Her şeyden habersiz...
Tony gözlerini açmaya çalıştı ama sanki göz kapaklarının üzerinde büyük bir yük varmış gibi hissediyordu. Kısa bir süre bekledikten sonra kısık bir şekilde gözlerini açtı. Şansına odadaki ışıkları Peter düşük bir seviyeye getirmişti. Neler olduğunu anlamadı. Nerede olduğunu, neden kendisini berbat hissettiğini birde neden yanındaki bir makineden sürekli ses geldiğini çözemiyordu. Uyanmıştı ama sanki hala kafası yerinde değil gibiydi. Gerçi aylardır komada olan bir insanın bunları hissetmesi normal karşılanabilirdi. Etrafına bile bakmadan sadece tavana bakıyordu adam. Vücudunun her yerinde ağrılar kendisini belli etmeye başlıyordu. Etrafında olan hiçbir şeyi farketmiyordu kucağındaki oğlu da dahil. Bir süre öylece tavana bakıp tekrardan gözlerini kapadı. Her şey parça parça kafasına girmeye başlarken savaşı hatırladı. Korkuyla nefes alış verişi hızlandı adamın. Hatırlamaya başlıyordu yavaş yavaş. Thanos... Taşlar... Taşları kendisi kullanmıştı. Ya sonra ölmüş müydü? Belkide öyledir diye düşündü. Taki kucağındaki bir şeyin kıpırdanmasına kadar. Tony o ana kadar farketmediği oğlunu görmek için başını aşağıya doğru çevirdi. Peter'ı, oğlunu görmesiyle tüm parçalar bir bir yerine otururken gözlerinin dolmasını engelleyemedi. Yanındaydı... Beş yıl boyunca geri getirmeye çalıştığı oğlu şuan yanıbaşında ona sarılmış bir halde uyuyordu.
"P-Peter..."Boğazının susuzluktan kurumuş olmasıyla biraz canı acımış ve de sesi oldukça kısık çıkmıştı. Çocuğun uyanamayacağı kadar kısık. Tony o an ne yapacağını şaşırdı. Oğlu yanındaydı ama ne olmuştu? Korkmuyor değildi doğrusu. Üstelik aklına gelen anılarda pek yardımcı olduğu söylenemezdi. Daha da kötüleştiriyordu. Taşları kullandıktan sonra Peter'ın yanına gelip hıçkırıklar içinde ağlaması, gözlerini karanlığa kapatırken çocuğunun bağırış ve yakarışlar içinde kendisine gitme diye yalvarması. Gözlerini kapadı adam. Boğazına dizilen hıçkırıkları engellmeye çalıştı. Sonuçta bunlar geçmişte kalmıştı değil mi? Yani öyle olmalıydı eğer bir rüyanın ortasında değilse.
Titreyen elini korkarcasına çocuğa yaklaştırdı bunun bir rüya olmasını istemiyordu. O yokken yaşadığı krizlerden biri olmasını istemiyordu tek isteği bunun gerçek olmasıydı. Gözyaşları içinde elini çocuğun saçlarına daldırdı ama yavaşça onu uyandırmak istemiyordu. Oğlunun yorgun olduğu yüzünden okunuyordu çünkü. Kısa bir süre saçlarını okşayıp saçına uzun bir öpücük koydu. Şanslıydı ki çocuk oldukça derin bir uykudaydı. Gözyaşları yavaş yavaş dinmeye başlarken yüzünde uzun zamandır hem de çok uzun zamandır olmayan bir gülümseme vardı.
Gözlerini kısa bir süre ondan ayırıp perdesi açık pencereye baktı. Güneş daha yeni doğmaya başlıyordu. Hemen tekrardan oğluna dönerken birazcık daha sarıldı. Yüzündeki masum gülümsemesiyle öylece oğluna bakıyordu ve muhtelemende o uyanana kadar böyle kalacaktı.
.........
Yüzüne gelen güneş ışığıyla huysuzlandı çocuk. Hadi ama diye geçirdi içinden hala uykusu vardı. Ayrıca kalkıp perdeyi kapatmaya da oldukça üşeniyordu. O nedenle gözlerini açmadan yüzünü babasının omzuna doğru gömdü güneşten kaçmak için. Bir dakika... Orada babası olması gerekmiyor muydu? Ama yoktu hala gözlerini açmasada yanının boş olduğunu farketmişti. Babası neredeydi? Gözlerini açmaktan korktu çocuk. Biliyordu işte kesin yine bir kabusun içerisindeydi. Yavaşça doğrulurken gözlerini açtı korka korka. Hastane odasındaydı ama babası... O neredeydi ondan habersiz alıp götürmüş olamazlardı değil mi? Eli ayağına dolaşmış bir şekilde etrafına bakınmaya başladı.
"Baba? Hayır hayır yine kabus görmek istemiyorum hayır..."Peter'ın gözleri dolmaya başlarken nefes alış verişi oldukça hızlandı.
"B-bu gerçek değil. B-babam akşam yanımdaydı bu gerçek değil..."Kulaklarını eliyle kapatırken gözlerini kapadı zar zor kurtulduğu kabusları görmek istemiyordu. Biliyordu sonrasını hep aynı şey... Savaş alanı, babası...
Bacaklarını karnına doğru çekti kendisini uyandırmak istiyordu. Çocuğun o kadar çok psikolojisi bozulmuştu ki babasının uyanmış ve bunların gerçek olma olasılığını görmüyordu bile. Gözyaşları gitgide artmaya başlarken o sesi duydu.
"Peter?"Bakmaya korktu çocuk. Yine onu görüp elinden kayıp gidecekti. Adam yavaş adımlarla yatağa doğru yaklaşırken Peter onun kalp atış sesini duyuyordu. Ama... Ama kabuslarında da böyle oluyordu. Gözlerini açtığı anda kaybolup gidecekti babası.
"Peter benim evlat."Babasının sesi dahada yakınlaştı. Yanına oturduğunun farkındaydı. Çocuk kaskatı kesilmiş bir halde gözlerini açmazken kulaklarına bastırdığı ellerini tuttu adam. Yavaşça alnını oğlunun alnına dayarken yumuşak bir sesle fısıldadı.
"Kabusda değilsin oğlum. Ben yanındayım. Gözlerini açabilirsin."Peter duyduklarını sindirmeye çalışırken gözyaşları içinde açtı gözlerini. Tamam gözyaşları sebebiyle bulanık görünsede bu babasıydı. Önünde sapasağlam bir şekilde duruyordu. Bir dakika bunlar gerçekse o... O uyanmıştı öyle değil mi?
Çocuk her an patlamaya hazır bir bomba gibi titremeye başlarken gözleri büyüdü.
"B-baba..."Tony dolmuş gözleriyle gülümsedi. Peter konuşmak istedi hatta bağırmak istedi babası uyanmıştı ama ağzından tek bir kelime çıkmıyordu sanki kitlenmiş gibiydi. Titreyen eliyle babasına dokundu gerçek olduğunu kendisine kanıtlamak istercesine. Ardından sımsıkı sarıldı. Çok hem de çok daha sıkı bir şekilde sarıldı. Yüzünü babasının göğsüne gömerken Tony mutlulukla güldü ama bu buruk bir gülmeydi. Oğlunu iyice kollarının arasına alırken saçından uzun uzun öptü.
"Seni özledim evlat."Peter ağlasada kıkırdaması duyulmuştu. Gerçi sesi boğuk çıksada sorun değildi. Bir süre öyle kaldılar hatta bir süredende fazla. Bu muhtelemen onların rekor sarılma uzunluğu olabilirdi. En sonunda Peter istemesede geri çekildi. Yüzünde heyecan, mutluluk ve daha birçok duygunun karmaşası hakimdi.
"A-ama sen nasıl? Ne zaman...""Şşhhh tamam anlatacağım her şeyi öncelikle sakin ol tamam mı?"
Peter merakla başını salladı. Tony onun bu haline gülümserken başını hafifçe yana eğdi.
"Ben uyanalı bir süre oldu. Başta seni uyandıracaktım ama sonra yorgun olduğunu farkedince rahatsız etmek istemedim."Peter hafifçe kaşlarını çatarken düşünmeye başladı. Peki annesi onun haberi var mıydı? Ya da doktorların yoksa şuan sadece kendisi mi biliyordu uyandığını?
"Annemler senin uyandığını biliyor mu?""Yani doktorun haber vermiş olması gerekiyor. Muhtemelen şuan yoldadırlar."
Peter bunu duymasıyla istemsizce gülümsedi. Ailesi tekrardan eski haline mi dönüyordu?
"Peki nereye gittin? Uyandığımda yanımda değildin.""Ah öncelikle onun için gerçekten çok özür dilerim seni korkutmak istememiştim. Sadece üzerimi değiştirdim bilirsin hastane kıyafetleri rahatsız edici."
Peter gözleri parıldar bir şekilde babasına bakıyordu. Bu kısa sürede hayatı tekrardan anlam kazanmıştı. Her şeyden çok sevdiği babası uyanmıştı. Şu hayatta daha ne isteyebilirdi ki zaten öyle değil mi? Peter artık kahkaha atmaya başlamıştı. Olaylar garip bir şekilde komik geliyordu. Daha dün berbat bir haldeyken şuan her şeyin yolusn girmiş olmasına inanamıyordu. Hayat sağ olsun pek iyi davranmıyordu çünkü kendisine.
Tony anlamaz bir şekilde gülen oğluna baktı bir süre sonra kendiside gülmeye başlarken kapının kırılırcasına açılmasıyla ikili neye uğradığını şaşırdı. Saniyeler içerisinde oda tatlı bir savaş alanına dönmüştü bile.
Yeni bölümden herkese merhabalarrr. Nasılsınızz? Umarım her şey yolundadır.
Gözümüz aydınnnn her şey yoluna giriyorr. Buradan tüm olumsuzlukluklara kötülüklere ortaya çıkacak her soruna elveda edelimm. Artık sadece mutluluk, tatlılıktan düşüp bayılma, daha çok Tony ve çok çok daha fazla Tony varr.
Bölümü de erken atayım dedim. Yani 2 haftadır sizi bölümsüz bıraktığım için bir nevi kendimi affettirmek içinde olabilir belki ckslcpalclalxla.
Bölümü beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın bu beni çok mutlu eder. Gelecek bölüme kadar kendinize iyi bakın sevgiyle kalınn
HOŞÇA KALINNN...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stark Family
Fiksi PenggemarMay artık eskisi gibi değildir ve bu nedenle Peter'a kötü davranıp onu evden kovar. Tüm bunların üstesinden gelmeye çalışan zavallı Peter'ın ise tek dayanağı Tony Stark'dan başkası değildir... İlk hikayem o nedenle benim için anlamı çok büyük. Acemi...