ya ben yorumlardan sonra fark ettim ki jakehoonu fice eklememisim
AGLICAMQLQJSKDJSKSJSKSJKSJSKS<>
"yüzün gülüyor bakıyorum-" jungwon kapıyı açtığı gibi söylediği şey ile "jungwooon~" diye bağırarak ona sarılmıştım.
"sonunda mutlusun gerçekten. ikinizin kahrını da bir tek ben çektim"
"abartma"
"abartmayayım mı? aç telefonu riki ile konuşmalarını oku istersen"
"tamam sus"
jungwon göz devirirerek içeriye geçtiğinde jay de koltuğa kendini atmıştı.
"ya da susma ne oldu anlat niye bana üç gün boyunca ağladın"
"okula gitmek istemiyorum" diyip kalkmıştı.
"delirdin herhalde?"
"of jay bana laf atmadan dinleyecek misin artık?" kahve yapmaya gittiğini gördüğüm için koltuktan kalkmadan sırıtarak ona cevap vermiştim.
"mantıklı konulara geçince evet hayatım"
"o gün ben sunoo ile karşılaştığımda tuvaletten çıkmıştım galiba ya da tuvaletteydik tam hatırlamıyorum. sürücü çağıracaktım ve ben feromon yaymaya başladığım için reddetti. en azından tanıdığım biri ile gitmem daha güvenli olur diye düşündü herhalde"
"ama onu da tanımıyorsun ki niye sunghoon'u aramadı"
"şey ben abim sarhoş bir şey yapamaz dediğimden olabilir"
"ah jungwon ah... neyse devam et o zaman"
"işte sonra arabasına bindik ve buradan sonrası aklımda o kadar net ki utançtan ölmek istiyorum"
"ne yaptın demeye çok korkuyorum"
<>
"aslında haklı bak gerçekten o an feromonlarımdan dolayı kendini tutamamış olabilir ki ben de o an doğru düşünemiyordum. buraya kadar sorun yok"
"bunlar sorun değilse sorun ne bayılcam yeter artık"
"kurdum tüm kızgınlığımda sunoo'yu istedi"
"SİKTİR GİT ŞAKA YAPIYORSUN"
"bağırmasana be"
"neden geldim ben o zaman? hem buna bağırmayayım da neye bağırayım"
"tamam haklısın... off hem abimin tepkisinden korkuyorum hem de onun bir şey olmamış gibi davranmasından"
"çünkü sen de bir şey olmamış gibi davranacaksın?"
"evet yani ne yapabilirim? gel tekrar boynumdan öp ya da ben senin piercingini emebilir-of çok utanıyorum deliricem"
"alt sınıflara yakışıklı alfalar gelmiş diyordun. götüne girdi bu heyecanın"
"hiç sorma... ne yapacağım ben?"
"yani sunoo kaçıncı sınıf"
"abimle aynı yaşta"
"işte şansına? riki bugün staja gitti. o da gitmiştir. zaten okulda çok denk gelemezsiniz"
"abim de gitmiş bugün annem söyledi"
"sen kızgınlıktayken annenlerde mi kalmış? eve asla gitmez o"
"bence jake ile sevgili oldular. jake abimin ben kızgınlıktayken kaldığı arkadaşını sevmiyordu"
"olabi-" kapının çalması ile jungwon elindeki kupaları bana vermişti.
"ne yani ben varken birini mi çağırdın won" diyip onunla uğraştığımda "hiçbir fikrim yok. abim belki bir şey lazım diye geldi yoksa akşam gelecekti." onu onayladıktan sonra kapının açılma sesini duymuştum.
bir süre ses gelmeyince kafamı o tarafa çevirmiş partideki çocuğu görmüştüm. kıkırdayarak kupaları bırakmıştım. öksürerek yanlarına gittiğimde sunoo keskin bakışlarıyla bana baktığında komiğime gitmişti.
galiba riki ile benim gibi kurtlarını benimsemişlerdi ve beni jungwon'un yanında olan alfa -tehdit- olarak görüyordu.
şaşırmamıştım çünkü beni en son ağır makyaj yaptığım deri ceket giydiğim halimle gördüğü için doğal olarak tanımamıştı.
"park jay. jungwon'un yakın arkadaşıyım" dediğimde boşluğuna gelip az önceki sert yüz ifadesi boşluğuna gelip gülümsediğinde buna kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum.
büyük ihtimalle jungwon bunun farkında bile değildi. kaskatı durduğu da bu düşüncemin doğruluğunu kanıtlıyordu.
"ben de kim sunoo. parti çok kalabalık olduğu için o gün tam tanışamamıştık" dediğinde tokalaşmıştık.
"bunun için gelmiş olamazsın herhalde? tabii hoş geldin ama..?" diyip kenarıya çekildiğimde hala bakıştıkları için jungwon'u da kapının önünden çekmiştim.
içeriye geçtiği gibi jungwon'a bakarak konuşmuştu.
"ben oturmayayım bile. bir hastanın dosyası sunghoon'daydı ama şu an nöbette. ben de yeni nöbetten çıktım onu alıp geri döneceğim"
"istersen ben bırakabilirim sen dinlen" diyen jungwon ile daha fazla imalı bakış atmamak için kendimi zor tutuyordum.
"benim sevgilim de hastanede şu an isterseniz ben götüreyim. hem jungwon daha yeni kahve yaptı. bu teklifimi düşünmeden önce güzel kahve yaptığını da göz önünde bulundur" diyip göz kırpmıştım.
ikisi de bana baktığında jungwon sunoo fark etmeden bana öpücük attığında kabul edip etmediğini sorarcasına kaşımı kaldırarak sunoo'ya dönmüştüm.
"olabilir aslında çok yorgunum. araba kullanacak kadar dinlensem yeter" dediğinde ben de çoktan belgeyi bulup çantamı almıştım.
arkamdan jungwon gelmiş "bana her şeyi okula geldiğimde anlat tamam mı? seni çok seviyorum çokk" dediğinde sarılmış ve "bana bi kahve borçlusun bak" dediğimde kıkırdayarak beni onaylamıştı.
ona sarılıp ayrıldığımızda otobüs kartımı yanıma aldığım için çok mutluydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴅᴇʟᴛᴀ-ᴊᴀʏᴋɪ ✓
Fanfictionriki: bebeğim jay: ne var? riki: bebeğim olduğunu kabul ettin jay: ya delirtme beni orospu çocuğu