17

678 62 107
                                    

ohh badmintonun finalini yazdim
bir haftaya anca onu atsam bir hafta boyunca buna bolum yazmam lazim ki taslagim olsun kafasiyla fici 30a kadar goturdum finali yazdim hizimi alamayip QLWNDKJSOQJWKQHWKLQJSLD

<>

hastanenin tuvaletine girdiğimde "of herkesin işi var kitaplara kaldım yine" diyip mızıldanmıştım.

yüzümü yıkayıp çıkacağım sıra iki kadın birbiriyle konuşuyordu.

"delta burada stajyer olarak başlamış gördün mü?" dediğinde göz devirmiştim.

delta... delta... delta... iyi ki delta diye bir şey vardı gerçekten.

"evet görmedin mi nöbet önlüğünde ne kadar yakışıklı duruyor. fark etmemek mümkün değil"

evet yakışıklı duruyordu şimdi kabul-bir dakika ne?

"alfa bir sevgilisi var diyorlar"

az önceki dedikleriyle çatılan kaşlarım şu an düzelmişti. biliyorlar en azından 'deltanın' sevgilisinin olduğunu.

"olsa ne olacak? delta ile alfa sence beraber olabilir mi? delta eninde sonunda bir omega ya da vita ile beraber olur"

"doğru söylüyorsun. ondan sonraki delta kim olacak belli değil. en azından lider deltanın çocuğu olması gerekiyor."

"zaten mühürlenmemişler. kurtları birbirine bağlansa ne olur? delta bu çektiği acıya katlanabilir"

"olan alfaya olur yazık gerçekten."

"onlar ayrılmasa bile olan ona olacaktı"

"ne demek bu?"

"deltaların yüzyıllardır olan bir lanet. bu lanet çok güçlü olmalarına karşı verilmiş. neden her zaman sadece omega ve vitalarla eşlendiklerini sanıyorsun? alfa ya da beta ile eşlendiklerinde çocukları olmuyormuş. eğer olursa da ya insan ya kurt olurmuş ki insan olma olasılığı da düşükmüş. deltanın baskın genleri..."

ne demekti bu ya? delta laneti denen bir şeyi hiç duymamıştım.

"doğru olabilir miydi?" diyerek kendi kendime konuşmuştum.

daha fazla burada durmayarak hastaneden çıktığımda bu durum aklıma takılmıştı. otobüsü görmem ile hızla durağa koşup otobüse bindiğimde aklımdan çıkan bu konu yolda şarkı dinlerken geri gelmişti.

kendime gelmeliydim. ne de olsa çocuk sahiplenebilirdik değil mi?

eve gittiğim gibi annemin bugün boş günü olduğunu hatırlamıştım. hemen telefonla onu aramış bir süre sonra da telefonu açmıştı.

"alo anne?"

"kimsiniz sesiniz tanıdık gelmiyor da?"

"anne ya..."

"tamam tamam. açıklama yapmana gerek yok. riki benimle konuştu zaten ama seni çok özlediğimi de bil"

"sınav haftam başlıyor. burası okula daha yakın diye bir süreliğine gelemeyebilirim ama söz geleceğim tamam mı?"

"sen sadece çalış ve sakın hiçbir şeyin seni üzmesine izin verme bebeğim özellikle bir erkek için. ve sen de riki'yi üzme. seni çok seviyor. nöbet yapmaya başladığı için gelemedi ama telefonda ikimizden de defalarca izin istedi." dediğinde bilmediğim bu şeyler bana aşırı tatlı gelmişti.

"çok saygılı biri. senin sonsuza kadar yalnız kalacağını düşündüğüm için rahatladım açıkçası" diyerek güldüğünde "anne hadi ama ne demek yalnız kalırım. çok yakışıklı bir oğlun olduğunu unuttun herhalde?" dememle başta gülmüş ardından "evet yüzünü unutmuş olabilirim" demişti.

"söz geleceğim. güzel bir yerde yemeğe de çıkarırım sizi. bursumu harcayamayacak kadar dolu olacağım biliyorsun ki..."

"tamam daha fazla vaktini boşa harcama o zaman bebeğim" demesiyle telefondan ona öpücükler atmış ardından telefonu kapamıştım.

sınav stresinin üstüne o iki kadının söyledikleri takılmıştı ki en azından beni rahatlatan bir annem vardı.

kurtların yapısı hakkında bilgim vardı ama çok değildi. bu yüzden de böyle bir şey hiç duymamıştım. az bilgimin olması ve istisnai bir çift olmamızdan böyle bir şeyi bilmiyor olabilirdim.

daha fazla düşünmemek için elime ilk sınavımın kitabını aldığımda riki'nin geçen sene bir arkadaşından aldığı ve bana da işe yarar diye verdiği eski ders notlarına bakıyordum.

bu şekilde saatler geçtiğinde masamda yaptığım birkaç kahve bardağı birikmişti bile.

ensemde hissettiğim nefes ile kendime gelmiş arkama dönmüştüm.

ᴅᴇʟᴛᴀ-ᴊᴀʏᴋɪ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin