18, düşünme kaybolursun.

1.9K 110 74
                                    


Çağlar'la görüşmeyeli iki gün oluyordu. O gün kendisi sinirden saçmalamaya başlayınca Defne arabadan inmiş ve olaya müdahale etmişti fakat sözlerini unutamıyordum. Abartı tepkisi aklıma geldikçe gözlerim doluyordu. Bazen gerçekten medeniyet görmemiş bir adam olduğunu düşündürtüyordu bana ve Altay'dan hoşlandığımı söylediğimde verdiği tepki de beni haklı çıkarmaktan öteye gidememişti maalesef.

Yüzüne bakmak dahi istemiyordum ama yine de evine gitmek zorunda kalmıştım.

Final haftamda bir de bunlarla uğraşmak mental olarak beni çok düşürüyordu. Her şey yeterince zor değilmiş gibi bir de Çağlar'ın evinde kalan anatomi atlası için yollara düşmüştüm. O olmadan dersi geçebilmem mümkün gözükmediğinden el mecbur sevgili abimin yüzünü görmeye katlanacaktım. Yine bin ton saçmalayacağını bile bile kapıyı çalıp beklemeye başladım.

O gün Altay'ı arayıp olan biteni anlattığımda beni telefonda teselli etmeye çalışmıştı. Yanıma gelmek istediğini ama takımı bırakamadığını biliyordum. Sonraki gün benim okul durumları girmişti araya. Bu yüzden geride kalan iki günde onunla görüşme fırsatı bulamamıştık ama abimin olayı bildiğinden haberdardı.

Kapı açıldığında ve Çağlar karşıma dikildiğinde derin bir nefes aldım.

"Atlasımı burada unutmuşum. Getirir misin?"

Ben öyle dümdüz konuşunca yüz hatları kasılmıştı. Çattığı kaşlarını mümkünmüş gibi biraz daha sertleştirip başını iki yana salladı ağır ağır.

"Getiremem."

Sinirle bir nefes verip onu kenara itmeye çalıştım.

"Çekil de ben alayım öyleyse."

"Hayır." dedi yeniden.

"Abi saçmalıyorsun gerçekten."

Elimi saçlarımdan geçirip sakin kalmaya çalıştım. Çağlar yeterince gergin gibiydi, ben de taşarsam burada hoş şeyler yaşanmayacağı için kendimi geri tutmaya çalışıyordum ki zeka küpü abim bir kez daha konuşarak sabrımı sınadı.

"Ben saçmalıyorum, öyle mi? En yakın arkadaşıma, yokluğumda seni emanet ettiğim adama duygularının olduğunu söylüyorsun ve burada saçmalayan kişi benim. Öyle mi, Çağla?"

"Öyle." dedim tek nefeste. Birkaç adım geri gittiğimde abim de evden çıkmış ve kapıyı ardından kapatıp karşıma geçmişti. Sinirden yanmaya başlayan gözlerimi birkaç defa kırpıp devam ettim. "Anlayamıyorum... Sen istediğin kişiyle olabiliyorken ben Altay'dan hoşlandım diye neden sorun çıkıyor?"

Bir süre sustu çünkü diyecek bir şey bulamamıştı. Bunu birkaç defa açılıp kapanan dudaklarından okuyabiliyordum. Kendisi de gereksiz tepki gösterdiğinin farkındaydı ama hâlâ üzerime geliyordu. Az önce yaptığım gibi parmaklarını saçlarından geçirdi ve sıkıntılı bir nefes verdikten sonra konuştu.

"O da senden hoşlanıyor mu?"

Pekala, biraz tehlikeli bir noktaya parmak basmıştı. Geride kalan iki günlük süreçte iletişim kurmadıkları sonucunu çıkarıyordum buradan. Altay, abimle konuşacağını söylemişti ama Çağlar muhtemelen hislerimden haberdar olup olmadığını kestiremediğinden ona bu konuyu açmamıştı. Bir noktada doğru seçim yapmış sayılırdı.

Çağlar'dan beklemediğim kadar ince bir düşünceydi bu. Kız kardeşinin platonik takılabileceği ihtimalini de yabana atmıyordu.

Öte tarafta ben araları bozulsun istemiyordum. Abimin söylediklerinden anladığım kadarıyla Altay'ın da bana karşı duygularının olduğunu bilse kıyameti koparırdı. Yine yalana başvuracaktım. Derin bir nefes alıp Altay'ın benden hoşlanmadığını, öyle bir karşılık almadığımı söylemek üzere dudaklarımı aralamıştım ki başka bir ses duyuldu.

lacivert | altay bayındırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin