⠀
Güne ikinci defa Altay'ın yatak odasında başlamak beklediğim bir sonuçtu. Dün gece koltukta gözlerimi kapatırken beni kendi yatağına taşıyacağını çok iyi biliyordum, nitekim yanılmadığım ortadaydı. Yerimde doğrulup etrafa bakındım. Yalnızdım. Yatağın soğuk tarafında şöyle bir göz gezdirdim. Altay'ın dün gece orada uyuyup uyumadığını anlamaya çalışıyordum ama pek dağılmış görünmüyordu.Galiba birlikte uyumamıştık.
Dudak büzdüm ve yataktan kalkıp banyoya yürüdüm. Yüzüme çarptığım soğuk su hiç iyi hissettirmese de sersem hâllerimi uzaklaştırabilmişti benden. Oradan çıktığımdaysa içeriden abim ve Altay'ın sesini işitmiştim.
Zaten Çağlar'ın bu kadar dayanabilmesi bile mucizeydi. Sırıttım. Üzerime Altay'ın ceketlerinden birini geçirip odadan çıktım. Koridoru aşıp mutfağa girdiğimde ikisi de kafasını çevirip bana bakmıştı fakat ben abimi es geçerek doğrudan Altay'a döndüm.
"Günaydın."
"Günaydın." diye karşılık verdi.
Altay'ın gözleri abim ve ben arasında gidip gelirken Çağlar'ın derin bir nefes aldığını duydum.
"Küs müyüz?"
Yerinden kalkıp bana doğru yürüdüğünde ona bakmayı inatla reddediyordum. Tezgahın önünde duran Altay'a yanaşıp yanında durdum ve ne yaptığına bakındım.
"Ne yapıyorsun?"
"Şş, sana diyorum."
Çağlar hemen ardımda belirmişti ben bunu söylerken. Omuz silkip Altay'ın diğer tarafına geçerek abimden kurtuldum.
"Biri mi konuşuyor? Çok iyi duyamıyorum da..."
Tepkim Altay'ı güldürmüştü. Geriye doğru bir adım atıp abimle aramdan çekildiğinde Çağlar'la ilk kez buluştu bakışlarımız. Gözlerimi kıstım ve kaşlarımı hafifçe havalandırıp kollarımı göğsümde bağladım.
"Sizi yalnız bırakayım." demişti Altay, ben bunları yaparken. Mutfaktan ayrıldığında Çağlar aramızdaki mesafeyi tek adımla kapatıp önümde dikildi.
"Yapma böyle Çağla... Babamı da çok üzdün."
"Ne yapıyorum?" diye sordum hiç beklemeden.
"Bizden uzaklaşıyorsun."
Derin bir nefes aldım çünkü bu anın geleceğini bildiğimden uzun bir konuşma hazırlamıştım.
"Siz benden uzaklaşıyorsunuz asıl... Artık seninle vakit geçiremiyoruz çünkü kız arkadaşından başka şey düşünmüyorsun mesela. Aile yemeğine o kadını da davet ediyorsun ama bana sorma gereği bile duymadan yapıyorsun bunu... Kulüpte sarhoş oluyorum, benimle ilgilenen kişi abim değil; Altay. Hiçbir kan bağımız olmamasına rağmen benim için sizden çok koşturuyor."
Bu defa sessiz kaldı. Başka şansı da yoktu zaten, tavrımda sonuna dek haklı olduğumu düşünüyordum. Belki abartıyordum ama bu beni ihmal ettikleri gerçeğine gölge düşüremezdi. Farkıma varmalarını istiyordum artık.
Bir müddet sonra abim bana yanaşıp elleriyle yüzümü kavradı. Dudaklarını alnım ve saçlarım arasında kalan bir bölgeye bastırıp geri çekildi.
"Özür dilerim." dedi teması henüz kesmemişken. "Öyle hissettirmek istemedik... Sen en kıymetlimizsin, biliyorsun."
"İkiniz de evleneceksiniz. En kıymetliniz olarak kalacağımı sanmıyorum."
Başını iki yana sallayıp güldü. Hâlâ yüzümden ayırmadığı parmaklarıyla yanaklarımı sıkıp sarıldı bana. "Kıskanç kardeşim..." diye homurdandı. Kollarım istemsizce onun gövdesini bulunca omzuna güçlü bir yumruk indirmeye çalıştım.