Elveda Güzel Yurdum

148 5 8
                                    

~25 Bahar Önce ~

Tılsım Hatun'un muştulara gebe çığlıkları tüm Gök Saray'ında duyulurken birileri bu sesin muştular değil lanetler getireceğini biliyordu. Belki de istiyordu.

"Biraz daha, biraz daha!" dedi ebe kadın. Han'ın en sevdiği hatununu doğurtmaya çalışmak yetmezmiş gibi öncesinde ölmüş balaların yerini alacak bir bala gelmezse kendisine ne olacağını düşünmekten kadının çığlıklarını duymuyordu bile. "Biraz daha!"

"Duydun işte az kaldı bacım, dayan biraz daha." dedi Çolpan Bike. Kandaşının acısını elbette hisseder gibiydi ama doğacak balanın sağlıklı olması için ettiği alkışlar daha önemliydi. Yoksa bacısı bir kez daha bu acıdan beterini yaşayacaktı.

"Gücüm kalmadı artık!"

Tılsım Hatun artık canıyla uğraşmaktan bıkmış ne olacaksa olmasını istemeye başlamıştı.

"Ebe kadın! Bellidir ki elin uğursuzdur. Yibek diğer ebe kadını çağır!"

Ebe kadın duyduğu emirle zaten bırakıp gitmek istediği odadan ok gibi fırlayacakken pençe gibi bir el tuttu kadını.

"Ya bacıma bir şey olursa?!"

Ebe Bike'nin sorusunun kendisine olmadığını anlayacak kadar bu saraydaydı.

"Çolpan Bike, kuma hatun biraz daha doğurmazsa alıştığımızın dışında sadece bebek değil kendisi de ölebilir. Hanımıza karşı yükünü alabilir misin?"

Genç ve toy Bike acıdan bayılmak üzere olan kandaşı ve Erlik Han'a evdeş olacak albızın arasında kaldı. Alpagu'yu umursamadı ama gel bela bunu da kaybedemem dediği kandaşını görmezden gelemezdi.

"Aydı o halde ne durursunuz!"
Ebe kadın ve Yibek farklı amaçlarla aynı hızla odadan çıktıkları vakit Çolpan Bike kandaşının yanına çöktü. "Bak birazdan bitecek. Gün bitmeden alacaksın balanı kollarına." Göz ucuyla köşede korkuluk gibi duran Ulu Ece'ye bakıp kadını biraz rahatlatmak istedi. "Ben de bu albızın yüzünü görmek için burda olacağım."

Tılsım Hatun acısına rağmen kandaşına gülümsedi. "Çolpan..."

"Söyle bacım."

"Eğer bu da yaşamazsa..."

"Yel alsın ağzından Tılsım!"

"Dinle. Eğer olursa beni öldür."

Genç Bike anneliği bilmese bile bu isteğin altında evlat acısı değil hanlığa bir bala verememenin baskısı olduğunu biliyordu. Gözlerinde biriken yaşı silip kandaşının saçlarını geriye itti. "Sana da balana da bir şey olmayacak. Böyle konuşup şu albıza söz vermeyesin bacım."

Konuşmayı bölen içeri girerek yerini alan ebe kadın oldu. Bikeler için asıl acı şimdi başlamıştı işte. Tılsım Hatun ne yapsa ebe kadın işe yaramadığını söyleyip canını daha çok yakıyordu.

Yeni ebe ise kadının onun için de çığlık atmasını diledi içinden. Kendi canı için daha doğmamış bir cana kıyması gerekiyordu.

"Han'ımız geldiler!"

Ebe artık zamanının geldiğini anlayıp doğumu engellemeyi bıraktı. Ve çok geçmeden de ellerinin arasında sesi çıkmayan bir bebekle perdenin altından çıktı.

Bozkırın Çocukları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin