Sabah tekrar uyanmamla birlikte deliğimdeki sancıyı da hissetmeyi es geçmemiştim. Hayvan gibi olan aletini içime sokmuştu ama o azgınlığa her şekilde değerdi. Onu hissetmek, onu arzulamak çok güzeldi.
Telefonumu elime alıp yatakta biraz doğrulduğumda saat 05:19 idi. WhatsApp'a girip Oğuzhan Hoca'nın mesaj kutusunu açtım. Ellerimi klavyeye götürmemle birlikte hemen sırıtmaya başladım.
-
Siz: Günaydın
-
Mesajı bırakıp yorganı üzerimden atmamla birlikte ayağımı soğuk zemine koydum. Soğuk, ayaklarımdan bedenime doğru yayılmaya başladığında ufaktan titreyip nefes verdim. Günlük rutinimi yerine getirip banyoda işlerimi hallettikten sonra saçımı da tarayıp düzeltmemin ardından çantamı hazırlamaya koyuldum.Sonunda işlerimi bitirip seri bir hareket yapacaktım ki deliğimin sızlamasıyla sendeledim. Ufaktan yüzüm ekşimişken telefonumu yatağımın üzerinden alıp cebime koydum ve çantamı da sırtıma takıp kapıyı açtım. Ayakkabılarımı giyinip anahtarı da aldıktan sonra kapıyı arkamdan kapatıp apartmandan çıktım.
Telefondan bildirim sesi geldiğinde hızlıca telefonumu cebimden çıkarıp bildirime baktım. Tam ilerlemekte yavaşlayacakken dün Oğuzhan hoca'nın yüzünden derse geç kaldığımı unuttuğumda normal bir şekilde yoluma devam ederek mesajları okudum.
-
Oguzhan Hocacim🥰: Sana da günaydın bebek,
Çıktın mı yola?
-
Bana bebek demesi tatlıydı.
-
Siz: tez vakitte yola çıktım Padişah'ım.
>>
Oguzhan Hocacim🥰: Boş yapma da yine geç kalma. Bugün yazılı var, kazanırsan ve kaybedersen ödül-ceza vereceğim ona göre.Siz: İki halde de seni kazanacak mıyım?
Oguzhan Hocacim🥰: Sen zaten benimsin Eren, kafanı başka şeylere yormayasın.
Siz: Beni çok etkiliyorsun.
Oguzhan Hocacim🥰: Neyse, sen yoluna devam et de beni diğer hocaların olduğu yerde azdırtma.
(Bu mesajı beğendiniz)
>>
-
Telefonumu cebime soktuğumda adımlarımı hızlandırdım. Oğuzhan'ın bu davranışlarından onun da beni uzun zamandır arzuladığını anlamam zor olmamıştı. Birkaç dakika sonra her zamanki gibi okul bahçesinden binaya doğru girip merdivenlerden ilerledim.Sınıfa girdiğimde neredeyse çoğu kişi daha gelmemişti ve sessizdi. Okulun sadece bu hissini seviyorum diyebilirdim. Çantamı sıramın sol farafına astıktan sonra sandalyeye oturdum ve telefonumu çıkardım.
İnsta'ya girerken sıkıntıdan plastik ve metal sandalyeyle kendimi öne-geri yapıyordum. Kaç defasında düşsem de hâlâ akıllanmıyordum tabii.
Oğuzhan Hoca'nın hikaye paylaştığını gördüm.Hikayeyi direkt açıp izlediğimde tekrar aşık olmamak mümkün değildi gibi. Oğuzhan, kaslı ve fit vücuduyla sırtını dönmüş bir şekilde denize doğru poz vermişti. Bu hem bir yandan beni azdırırken diğerlerini de azdıracağı fikri başımın ucundan çıkmayacaktı.
E Tabii sonuçta bu sınıfta onu arzulayan bir sürü kız vardı. Buna göz yumamazdım. Neyse, Eren, kendine gel. Sen kıskanç ve kibirli birisi değilsin ve asla olmadın. Kendimce gerekşi bir Süper Kahraman Motivasyonu konuşması yapıp hislerimi dindirmeye çalıştım. Ama olmuyordu!!
Sınıfın aptal kızı Sümeyye bu fotoyu gördüğünde ne yapardı kim bilir? Tüm bu düşüncelere dalmamın ardından Oğuzhan Hoca'nın sınıfa girmesiyle dikkatim dağılıp sandalyede denemi bir anlığına kaybettim. Hele şükür ki düşmeden ayağı kalkabildiğimde ilk derin bir nefes çekse de sonrasında ufak bir sırıtma sergilemişti.
"Oturun ve masanızın üstündekileri kaldırın."
Zaten bir şey olmayan masamın üstündeki silgi parçacıklarını iteleyerek zemine attım. Oğuzhan'ın gözüyle göz göze gelince aniden geri çekilme hissi gelse de resmen düşünce hızında bu isteğime karşı çıkıp istekle bakmıştım.
O bana bakmaya devam ederken dudaklarını yalayarak ıslatıp diğerlerine dönüp hal hatır sormaya başladı. Her hoca yapmazdı bunu.
"Ee, nasılsın Sümeyye?"
İşittiğim sözlerle buz kesilirken birden arkamı başında karanlık ve terleme animasyonu yapılan anime karakterleri gibiydim. Sümeyye mi? Hadi ama, daha demin onun hakkında endişelenirken ondan bahsetme!
"İyiyim Oğuzhancım sen nasılsın?"
Oğuzhan...
...Oğuzhancığım...
...bu kendini ne bok sanıyor amına koyayım? Gören de abi-kardeş sanacak. Sümeyye tekrar o lanetli ağzını açacaklen kapının tıklatılmasıyla Oğuzhan Hoca 'gir' diye seslendi.
İçeriye giren Eda'yla birlikte ona bu bok gibi olan anı bozduğu için bağırarak teşekkür edecektim neredeyse. 'Neyse, Eren, kendine gel. Sen asla kıskanç ve kibirli biri olmadın.' ..
Oğuzhan Hoca'ya saliselik baktığım anda onun da bana baktığını görünce gözümü direkt yanıma adımlanan Eda'ya çevirmiştim. Kıskançlığımı çok mu belli ettim? Sanmam. Lakin bu onu anlayabiliyor gibiydi.
Çantasını sıranın sağ tarafındaki tutacağa astığında bana baktı.
"Ne oldu lan?" Diye kısık sesle merak edercesine sorarken yüz ifadem haberim olmadan değişti mi diye sorgulamıştım,
"Hiç, geldiğin için sağ ol."
Eda benim ona neden teşekkür ettiğimi anlayamadığı için garip garip bakarlen tekrar önüme döndüm. Bu sırada Oğuzhan Hoca sohbeti muhabbeti bırakıp elindeki yazılı kağıdını ilk benim sıraya koydu.
"Tüm sınıfa dağıt Eren."
ne?
"Peki hocam.."
Çaktırmadan göz devirip tam kağıdı elime alacakken eda kendi kağıdını aradan sıyırıp almıştı. Sıra sıra diğerlerinin kağıdını da dağıttıktan sonra seri adımlarla yeniden sırama yöneldim.
Sandalyeyi çekip tekrar oturduğumda cebimdeki kurşun kalemi çıkarıp kağıda baktığımda soruları düşünüp çözmeye odaklandım. Birkaç dakika sonrasında üç soru çözmüşken diğer sayfaya da baktım ve boşluk doldurma tarzıydı.
Arka sayfadaki boşluk doldurma panelinde kelimelerin verilmediğini gördüğümde içimden 'ya sabır' diye çektiğim olmuştur. Derin bir nefes alarak tekrar sayfayı çevirip kaldığım sorudan devam ettim yazılıyı çözmeye.
-
Çoğu kişi kağıdını vermişken artık son soruyu da yapıp ayağa kalkmadan Oğuzhan Hoca'nın masasına uzanarak kağıdımı bıraktım. Kağıdı eline alıp incelediğinde bir noktada nefesi içine doğru çekti.
Arka sayfada olduğu içindi sanırsam..'Timur'u kim yenmiştir?'
sorusuna Constantinrpol yazdığım için olabilirdi. Diğer soruları da inceleyip son kişi de yazılıyı verdiğinde zil çalmıştı. Yazılıyı kesin orta şekilde tamamlamıştım ve Oğuzhan'ın bana ne yapacağından meraklanıyordum.Herkes seri adımlarla sınıfı boşaltırken kafamı sıraya koyup gözümü dinlendirdim.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öğretmen -BXB
Teen FictionTam ilerleyeceğim sırada önümde duran hocanın kolu ile durdum. Bakışlarımı ona çevirdiğimde kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Nereye?" Dediğinde afalladım. "Yerime geçecektim hocam." Deyip tekrardan yanımda duran hocaya çevirdim bakışlarımı. "Hem y...