Tüm bölümleri okuduğunuzdan emin olunnnn~
_________________Taehyun boyuttan çıktığında pansiyonun koridorundaydı. Telefonu çıkarıp saate baktı. Saat gece 1'di. Şu anda yüksek ihtimal tüm pansiyon ve nöbetçi öğretmenler uyumuştu. Telefonun ekranında farkettiği diğer bir şey ise Beomgyu'nun onu onlarca kez aramış olmasıydı. Çok endişelenmiş olmalıydı...
Ses çıkarmamaya çalışarak 216 numaralı odasına çıkıyordu. Bacağı topallıyordu ve yüzünde 10 metre öteden bile farkedilebilecek bir çizik vardı. Olayları nasıl toparlayacağını bilmese de düşünmeyi yarına erteledi. Koridorlar karanlıktı ve bu saatte Hyunjin ve Yeonjun'un uyanık olma ihtimali yoktu, Minho ise şu anda kamptaydı zaten. Lavaboya girip gelişi güzel bir pansuman yapar sonra da yatardı.
Odaya sessizce girdiğinde odanın ışığının yanık olduğunu görmüştü. Arkasına dönüp kapıyı aşırı sessiz bir şekilde kapattıktan sonra Beomgyu'nun sesini duydu.
"Taehyun saatlerdir arıyorum, öldüğünü düşünmeye başlayacaktım, nerelerdeyd-"
Taehyun kafasını Beomgyu'ya çevirince Beomgyu kaskatı kesilmişti.
"Taehyun... Noldu sana?! Bu halin ne?!"
"Sorun yok Beomgyu! Sadece düştüm o kadar."
Beomgyu ona yaklaştığında yaranın iyice ciddi olduğunu anlamıştı. Yüzünü bir şey bıçak gibi sıyırmış ve o yara aşırı hızlı bir şekilde kanıyordu.
"Benimle gel." dedi Beomgyu Taehyun'ı bileğinden çekiştirirken.
"Ne? Nereye gidiyoruz?"
Beomgyu kapıyı açtıktan sonra "Şştt!" diyerek onu susturmuş ve sürüklemeye başlamıştı.
201 numaralı kapının önüne geldiklerinde Beomgyu baskına gelen polis gibi kapıyı açmıştı.
Soobin ses ile yerinden sıçramış, Felix ise yataktan düşmüştü.
"Felix, Soobin yardımınız gerek."
Soobin gözlüğünü gözüne taktıktan sonra konuştu.
"Beomgyu gece gece ne yardımı? Bir şey mi oldu?"
Beomgyu arkasındaki çocuğu gösterdi. Felix yerden kalkmaya çalışırken konuştu.
"Taehyun bu hâl ne? Dayak mı yedin sen?"
"Onu bunu boş verin..."
Beomgyu kapıyı kapattı ve konuşmaya devam etti.
"...Pansuman gerek ama hemşire yok... Ne yapacağız?"
Soobin hızlıca ayaklanırken 3 şaşkın çocukta ona bakıyordu.
"Ben halledeceğim." dedi Soobin üstüne ceketini geçirirken.
Kapıdan çıktı ve telefonunun feneriyle alt kata inmeye başladı. O sırada Felix onlara oturmalarını söylemişti ve onlarda Soobin'in yatağına oturmuşlardı.
Beomgyu sakinleşmeye çalışarak sordu.
"Pekala nasıl bunun olduğunu anlatacak mısın?""Dedim ya düştüm."
Beomgyu göz devirdi. "Bu seferlik inanmış gibi yapıyorum Taehyun."
Taehyun susmuş ve elleriyle oynuyordu. Her şey eline yüzüne bulaşmıştı. Kısa bir süre sessizlikten sonra Taehyun soru sormuştu.
"Yeonjun ve Hyunjin? Onlar neredeydi?"
"Bizim odaya gelmişlerdi. Bende seninle takılmak için sizin odaya geldim. Senin olmadığını görünce beklemeye karar vermiştim sonra Jeongin beni aradı. "Bizim odayı hoca bastı Hyunjin ve Yeonjun burada kalacak sende gelme orada Taehyun ile kal." diye. Bende 10 dakikaya gelirsin sandım. Sonra uzun süre gelmeyince defalarca aradım. Açmadın tabii..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"216" - taegyu
FanfictionTanrı, bazı şeyleri alır ve bazı şeyleri verirdi. Ama Kang Taehyun veya gerçek adıyla Terry Kang, o Tanrı'nın sevmediği kullarından biriydi. Daha da önemlisi; o, öteki boyut ile gerçek dünya arasında sıkışmış melez bir çocuktu. 23.10.22 - başlangıç ...