"İlaçları çantanın içinde. Bir de kremi var ne zaman sürüleceği yazıyor, onu yüzüne sürersin."
Beomgyu, Minho'nun dediklerini dinleyip not aldı.
"Hyung, sen nereye gidiyorsun?"
Minho yavaşça arkasını döndü ve gülümsedi.
"Bende sevdiğimin yanına gidiyorum, Gyu."Beomgyu dolan gözlerini sildi ve zorlukla tebessüm etti.
"Selamını söyleyeceğim."
Minho'nun da odadan çıkmasıyla 216'da sadece Beomgyu ve duvarı izleyen bir Taehyun kalmıştı.
Soobin ikiliyi yalnız bırakmak için Hyunjin'i Felix ile beraber Changbinlere yollamış, Yeonjun'u da 201'e götürmüştü.
Beomgyu Taehyun'a baktı ve iç çekti. Zorlu bir gece olacaktı. Hem Taehyun için hem de onun için...
Yavaşça yatağın köşesine oturdu ve elini yumuşak saçlara attı. Onları okşarken bir yandan da şarkı mırıldanıyordu.
Taehyun hareketsiz durmaya devam edince Beomgyu uyuduğunu düşünerek kalktı ve masaya doğru ilerledi. Ama duyduğu burun çekişlerle adımları durmuştu. Yatağa doğru yönelip tekrardan yavaşça yanına oturdu."Taehyun?"
Taehyun yavaşça kafasını kaldırdı. Ama Beomgyu'ya bakmak yerine üstündeki yorganın desenlerini inceliyordu. Beomgyu çenesinden tutup yavaşça kafasını kaldırdı. Kan çanağına dönmüş gözlerine öpücükler kondurdu.
Beomgyu'nun hâlâ yatağın köşesinde oturduğunu gören Taehyun yatması için onu çekiştirdi.
"Anlatacağım. Her şeyi anlatacağım."
***
"Meleğim, ben geldim."
Jisung elindeki çiçeği mezarın üstüne bıraktı. Buraya gelmeyeli aylar oluyordu. Boşlamıştı sevgilisini.
"Özür dilerim, gelemedim. Ama sen beni anlarsın değil mi?"
Dolan gözlerini sildi.
"Hep anladın..."Minho bu hüzün dolu havadan kurtulmak için güzel anılar anlatmaya karar verdi.
"Bak ne aklıma geldi! Bir kere sen Beomgyu'ya beni anlatmıştın, henüz sevgili olmadan önce. Bende şarjım bittiği için Beomgyu'nun telefonunu istemiştim ama o senin mesaj atmaya devam edeceğini hesap etmemişti. Bende okuyup sana Beomgyu gibi cevap vermiştim..."
Gözyaşları arasından kıkırdadı.
"Her şey o gün başlamıştı oysa benim için...""Ah, sana olanları anlatmadım!"
Minho, sanki beş yaşında annesine o gün okulda neler öğrendiklerini anlatırmış gibi konuşmaya başladı.
Tanrı bu çocuklara düşmandı sanki. Hepsi kaybetmişti sevdiklerini, hepsi kusurluydu insanların gözlerinde fakat sevdikleri kusursuz hissettirirdi onlara.
Minho, sevgilisinin ikinci ölüm yıl dönümünde yine gitmişti o mezara, yine sevgilisiyle baş başa geçirmişti gününü.
Taehyun ise ne babasını öteki boyutta yakılmaktan kurtarabilmiş, ne annesini görebilmiş, ne de ablasının öteki boyuttaki mezarına gidebilmişti.
***
"Taehyun, konuşmalıyız."
Taehyun bıkkınlıkla önündeki kitabı kapattı.
"Yeonjun, eğer konu öteki boyutsa-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"216" - taegyu
Fiksi PenggemarTanrı, bazı şeyleri alır ve bazı şeyleri verirdi. Ama Kang Taehyun veya gerçek adıyla Terry Kang, o Tanrı'nın sevmediği kullarından biriydi. Daha da önemlisi; o, öteki boyut ile gerçek dünya arasında sıkışmış melez bir çocuktu. 23.10.22 - başlangıç ...