2.2 ~ Gidiş

44 9 3
                                    

Beomgyu'dan

Taehyun, bugün gidecekti.

Hayatımı kurtaran çocuk bugün bilmediğim bir yere gidecekti.
Ve ben buna engel olamıyorum... kahretsin ki olamıyorum.

Bana ayrılmalıyız dediği günden beri üç saatten fazla uyku uyuyamıyorum, onun kokusu var diye nevresimlerimi yıkayamıyorum, hiçbir zaman kendimi 'belki mesaj atar' umuduyla telefona bakmaktan alıkoyamıyorum.

Kabuslu günlerim geri geldi. Belki de hiç geri gitmemek üzere.

Kirpiklerine satırlar yazabileceğim çocuk, beni her öpüşünde titrediğim, her zaman onunla yatarken onun uyumasını beklediğim, yine kabus görür diye korktuğum çocuk bugün ellerimden kayıp gidiyor ve ben hiçbir şey yapamıyorum.

Şu anda bavullarını yan odasında topluyor ve en fazla bir saate her şeyi geride bırakıp gidecek.

Hyunjin bir gece boyunca ağladı, bunu duydum, kızlar hâlâ ani gidişinin şokunu atlatamadı, Changbin ve Minho hyung ruh gibi geziyor, Soobin ve Felix ise yurttan çıkış işlemlerini yaparken az daha ağlıyordu.

Herkese aynı yalanı söyledi. "İyi olacağım."

Günlerdir gözündeki morluklardan dışarı çıkamayan ve yemek yemeyen çocuk söylüyor bunu.

Tamam ondan bir farkım yok.

Ama o sözde 'mutlu olabileceği' bir yere gidiyor ben ise çöküşe.

Yeonjun "Atlatacaksın." diyor.

Ben ise onun bana son sarılışının ve öpüşünün etkisi gitmesin diye günlerdir yıkanmıyorum.

Otelden yurda geri dönüşümüzden beri benimle bir kez konuşmadı. İnandım. Benden hoşlanmama ihtimaline inandım. Ama onun çökmüş hâline rağmen bana parıltıyla bakan gözleri bu fikrimi tepetaklak yaptı.

Sarılmak istedim. "Gitme." demek istedim, yine. Ama dinlemeyecekti. O zaman dinlemediği gibi yine dinlemeyecekti.

Bunları düşünürken odamdan çıktım. Hava almaya ihtiyacım vardı. Boğuluyordum. Yemin ederim ki kendi düşüncelerimin içinde boğuluyordum.

Yurttan çıktım ve önceden Taehyun'ın beni sakinleştirdiği banka oturdum. Bazı anılar kalıcıydı. Bunun gibi...

Kulaklıklarımı takıp sesi uyarı vermesine rağmen fulledim. Umrumda değildi. Kulaklarım sağır olsa bile umrunda değildi.

Şarkıyı mırıldanmaya başladım, hâlim olsa haykırırdım.

Gözlerim kapalıydı. Yanımda birinin varlığını hissettim. Sadece bir his olduğunu düşündüm ve gözlerimi açmadım. Ama his geçmedi.

Gözlerimi açtım. Onun bakışlarını gördüm.

Bana yaşama sebebiymişim gibi baktı.

Her zamanki gibi...

Parçalandım, kırıldım, boğuldum ve öldüm. Onun o bakışları beni öldürdü. Elinde bavulu ve diğer eşyalarıyla bana bakarken ağlamak istedim.

Ve ağladım. Kendimi tutamadım. Veya bunu yapacak gücü kendimde bulamadım.

Banktan kalkıp yurda geri koştum. Nefes alamıyordum ve içeri girmek bana şu an hiç yardımcı olmamıştı. Lavabo tabelasını görür görmez içeri girdim. Yine düşüncelerim yüzünden o boğulma hissi oluştu. Midemi bulandırdı.

Arkamdan gelen onun varlığını hissettim. Lanet olsun ki yine hissettim. Ama şu an midemin bulantısı daha ağır basıyordu.

Midemin bulantısı birden iki katına çıktı. Henüz onun elleri saçlarımı ve sırtımı bulmadan kusmaya başlamıştım.

"216" - taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin