X-12

82 10 0
                                    

Size yazmayalı haftalar oldu. Bunca zaman ne yaptığımı, neden sürekli ertelediğimi merak ediyorsunuzdur. Yazmak istemedim! Tek sebep buydu. Ben yazmak istemedim. Çünkü fark ettim ki; size yazmaya devam ettikçe bu durumdan kurtulamayacağım. Tıpkı bir hayalet gibi odamın içinde dolaşmaktan, rüyalarıma hükmetmekten ve zihnimle oyun oynamaktan vazgeçmeyeceksiniz.

Ah, sizi suçladığım için özür dilerim. Esasında bunların tümünü yapan benim. Sizi rüyalarda görmek isteyen ve zihnimden uzaklaştırmak istemeyen...

Bir zamanlar bana gönderdiğiniz mektupları, gül yapraklarıyla süsleyecek kadar nahif biri olurken, şimdi de ruhunuzun beni rahat bırakmadığından şikayetçi olduğumu söyleyecek kadar kabayım!

O zamanlar bu gizemli kızı deli gibi merak ediyordum. Çünkü bu başıma gelen en tuhaf şeydi. Her hafta salı günü aynı saatte posta kutusunda bulunan siyah zarflar kimi heyecanlandırmazdı ki? Lâkin mektupların sonu gelmedikçe ve yazdıklarınız beni korkutmaya başlayınca önce gül yaprakları devri kapandı, sonra da kaçma eylemini gerçekleştirecek kadar uçarı oldum. Ben korktum. O zamanlar saf korkuyu bütün iliklerimde hissettim. Mektup sayısı arttıkça, hiç yaşanmayan şeyleri yaşıyormuşuz gibi hissediyordunuz ve dahası bunu bana da hissettiriyordunuz. Şüpheye düşüyordum. Hatta bir gün;

'Gerçekten böyle bir çocuk var mı? Ona bu çocuğu ben mi gönderiyorum? Kedi... hayalindeki kediyi kapısının önüne bıraktım ? Bağa mı gittik beraber? Ona bir mektup gönderdim. Hayır, mektup yok! Elini uzattı... üzüm bağındayken mavi bir gömlek giymiştim, sadece onu biraz daha etkileyebilmek için...'

Diye diye kafayı sıyıracak konuma geldim. Muhtemelen yerimde kim olsaydı da deliye dönerdi. Bu durumlara gelmişken, yapmadıklarımdan bile şüphe duyarken, gitmekten başka ne yapabilirdim ki?

Yine de size bir kediyi çok görmemeliydim. Size o boncuk gözlü kediyi göndermeliydim, Bayan Sızı...

Asıl mevzuya gelecek olursak, yazmadığım süre boyunca neler yaptığımı anlatmak istiyorum. Özellikle yalnız kalmamaya çalıştım. Eve eskisi gibi gelmiyor oluşum, annemi mutlu ediyordu. Bu bunalımdan kurtulduğumu sanmış olmalı ki, yeniden benim için kız aramaya başladı. Sanmış olmalı diyorum çünkü gerçek bu değil. Hâlâ sözünü ettiğim bunalımdan kurtulmuş falan değilim.

İçinde olduğum duygunun yoğunluğuyla baş edememek sarsıcıydı...

Çok çabaladım. Gerçekten eski 'ben' olabilmek için çok uğraştım. Ne yaptıysam olmadı. Yabancısı olduğum bir duyguyla savaşmak hiç de kolay değildi. Bir sonraki adımı bilmiyordum ve bu savaşın bitmesini beklemek, bilhassa umut etmek oldukça yorucuydu. Fiziksel olarak pek tabii hiçbir sıkıntı çekmiyordum. Keşke bu ağrı bedenimde bir yerde olsaydı da, en azından dermanını bulabilseydim.

Buna rağmen dayanmaya çalışıyordum. Tüm bu hislerin geçeceği günün gelmesini bekliyordum. Fakat söylemem gerekir ki, ben asla ölümünüze alışamayacağım. Bunları yaşayacağımı bilseydim, o an bir şey yapar mıydım? Sizi bu emellerinizden vazgeçirmek için karşınıza çıkar mıydım?

Yine kendimi düşünüyorum, değil mi? Ancak bunları yaşayacağımı bilseydim bir adım atabileceğimi söylüyorum. Ben korkunç bir adamım. Sevilmeye, değer verilmeye, bir gülümsemeye ve kalbinize layık olmayan biriyim.

Şu mektup işine ilk başladığımda, bizim birbirimize ait olmamız için ancak bir küreye hapis olmamız gerektiğini söylemiştim. Ancak bu şekilde size esir olabilirdim. Oysa o zamanlar kalbinize düştüğümden beri size ait olduğumu bilmiyordum. Bu bir hapis olma mevzusu değildi. Ben size aittim, Bayan Sızı ve bu gerçek şimdi de benim kalbimde hiç değişmeden yerini koruyacak.

Kavuşamasa da birbirine ait olan aşıklar tanıdım.

Size aşık olacağımı ve tam da o zaman artık çok uzaklarda olacağınızı söylemiştiniz. Hiç ciddiye almadığım sözleri, artık ruhumun en derininde hissediyorum. Neden... neden içimde cereyan eden hisler, siz varken peyda olmadı?

Yaşadıklarıma aşk diyemem. Lâkin tüm bunların bir yanılsama olmadığını da biliyorum. Birini her yerde aramaya, öldüğü hâlde görmek istemeye, yeniden hayatta olması için her şeyi yapabilecek konuma gelmeye ve tüm bunların sonucunda sadece kendini tüketmeye aşk demek kâfi midir?

Adını koyamadığım hislerin adını koyamaz mısınız?

Bu artık vicdan azabı olmaktan çıktı. Ben her geçen gün hiç görmediğim birine karşı özlem duyuyorum. Zaten artık bununla nasıl yaşamam gerektiğini bilmediğim için bu acıları yaşamıyor muyum?

Düşüncelerime saplanıp kalan intihar fikrini gerçekleştirecek olursam, bol yıldızların olduğu bir gecede bunu yapacağım. Çünkü ruhumun göğe doğru yükselirken bile ışığa ihtiyacı olacak. Böylesine korkak bir adama da ancak bu şekilde bir ölüm yakışır. Her şey son bulurken ardımda birkaç cümle bırakacağım.

'Geride kalanlardan tek bir isteğim var. Beni Bayan Sızı'nın yakınına gömün...'

Bu sayede belki... belki ancak binlerce yıl sonra parmak uçlarımız değecek birbirine...

⭐️

İntihar Mektupları - 2 [ Tamamlandı ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin