Arabaya bindiğim sırada bir silah sesi duydum.Çok uzaktan gelmiyordu.
Gidip baksana...
Merakıma yenik düşüp az önce ki yaşlı kadının arkasındaki taşlı yola sürmeye başladım.Yaklaştıkça tiz bir çığlık duymaya başladım.Karşıma bir ev çıktığında hemen arabayı durdurup aşağı indim.Yavaşça eve doğru yaklaşmaya başladım.Korkuyordum.Ama çok merak ediyordum.Pencerelerde perde yoktu.Kapı demirden yapılmıştı.Kapının önünde bir kedi doğum yapmaya başlamıştı.O anda o kediyi alıp eve götürme isteği gelse de evde Camella vardı.Bir çığlık daha duyduğumda irktim.Arka cebim birden titremeye başlamıştı.Tabi ya!Telefonum!Addy arıyordu.Bir ağacın arkasına saklanıp telefonu açtım.
"Efendim?"
"Nerdesin?"
"Addy eğer önemli bir konu yoksa seni sonra arasam?"
"Bayan Flores aradı."
"Bayan Flores'ta kim?Addy!Yoksa sen beni aldatıyor musun?"
"Hayır!Senden başka kimseyi görmüyorum Coni!"
"Görme zaten!Neyse sen hala kim olduğunu söylemedin."
"Komiser Sandy Flores."
"Haa o zayıf olan kadın.Neden aramış?"
"Bir ipucu bulmuş!"
"Ne!?"
"Bizi merkeze çağırıyorlar orada buluşalım."
"Ta-tamam."
Hormonların beni alt ettiği bu telefon görüşmesini bitirdikten sonra merakımı bırakıp arabaya bindim.
Merkeze geldiğimde Addy arabasını park etmişti.Bende arabayı onun yanına park edip içeri girdim.
Addy ve o zayıf komiser konuşuyorlardı.Her ne konuşuyorlarsa bu Addy'nin gülmesine sebep olmuştu.
"Eee ipucu neymiş?"
"Hoşgeldin hayatım!"
Addy hala gülüyordu.Bana sarılmaya kalkışınca bir adım geri gittim.
"Sen gülmeye devam et burada biz bayan Flores ile içeriye gidelim.Sakın peşimizden gelme!"
Koridordan geçip en az on tane ekranın olduğu bir odaya girdik.Birinci ekrana görüntü verdiğinde Sam Helen'nın elinden tutmuş bir mağazaya giriyorlardı.Kayıtı 2 saat ileri aldığında ise ellerinde poşetlerle çıkıyorlardı.O sürtük Sam'e bir şeyler almıştı.
Tekrar Addy'nin yanına döndüğümüzde Addy telefonunda oyun oynuyordu.Beni fark edince de hemen telefonu kapatıp ayağa kalktı.
"Bitti mi?"
"Addy kendine gel!"
"Kendimdeyim zaten ben hayatım?"
"Sam,oğlum kaçırıldı!"
"O senin oğlun değil!"
"Onu ben büyüttüm!"
"Yine de onu sen doğurmadın!"
"Addy eğer Sam'i kurtaramazsak bu çocuğu doğurmam!"
"Saçmalama Coni!Herkes bize bakıyor bağırma!"
"Duysunlar!Senin ne kadar sorumsuz aşağılık biri olduğunu duysunlar!"
"Coni kendine gel!"
"Kendimdeyim ben!Asıl sen kendine gel!"
"Çocuğa zarar veriyorsun!"
"Zarar veren biri varsa o da sensin!O yüzden Sam bulunana kadar hiç görüşmeyelim!Eve gelmeyeceğim beni bekleme!"
Kapıdan çıkmamla ılık bir rüzgar yüzüme çarptı.Şimdi nereye gidecektim?Aklıma yaşlı kadın geldi.Arabaya binip anayola çıktım.Helen
Sam'i odaya kapattıktan sonra arabaya binip açık olan bir eczane aramaya başladım.Saat daha 10'du.Her yer kapanmıştı.En sonunda bir tane bulunca arabayı park ettim.
"Hoşgeldiniz!"
"Pamuk,yara bandı,cımbız,gazlı bez ve tentürdiyot alabilir miyim?"
Kadın istediklerimi bir poşete koyduktan sonra ücreti hesaplamak için herbirinin fiyatını bir kağıtta topladı.
"56 dolar 12 cent."
Parayı verdikten sonra arabaya tekrar bindim.Geldiğim yolu tekrar sürdüm.Evini kiraladığım kadının evinin önünden geçerken siyah bir jeep kadının evinin yanına park etmişti.Birde yalnızım diyordu!Sürtük!Kiraladığım evin yanına park ettikten sonra evin kapısının tam önünde doğum yapmış kediyi ezmemek için büyük çaba sarf ettim.Sonunda evin içine girmeyi başardım.Sam'in odasının kilidini açıp içeriye girdim.Acıdan kıvranıyordu.Poşetten çıkardım malzemeleri yere koyup içerden sıcak su ve bıçak getirdim.Önce bıçağı sıcak suyun içine sokup çıkardım.Ardından kuruladım.Sam sayıklıyordu.
"Biraz acıyabilir." dedikten sonra bıçağı etine batırıp bir çizgi çizdim.Tabi aniden çığlık attı.Pamuğa tentürdiyot sürüp yaraya bastırdım.Pamuğu çekince cımbızla mermiyi çıkarmaya çalıştım fakat olmuyordu!Ne kadar çabalarsam çabalayım ben her hamle yaptığımda mermi daha da geri gidiyordu.Yapamayacağımı anladıktan sonra cımbızı sıcak suyun içine attım.Elimin tersiyle yüzümde birikmiş olan teri sildim.
"Olmuyor ufaklık!" dediğimde yüzüme benden iğrenerek baktı"Salak!Neden bana ateş ediyorsun?" ardından yüzünü yine buruşturarak "Annemi istiyorum!" dedi.
Ne kadar senin annen benim demek istesemde diyemiyordum.Daha zamanı gelmemişti.Söyleyeceğim güne kadar sabırlı olmam gerekiyordu.