Sana gitme demeyeceğim.
Ama gitme Lavinia.
~Özdemir Asaf
♬ (Ayfer Vardar - Turnam Gidersen Mardin'e) ♬"Ay resmen yakacak adamı Belinay!" diye bağıran Kübra'ya uzun uzun baktım. Bazen bazı şeyleri çok abartıyordu. Ne yakması canım, alt tarafı bacaklarından yukarı elektrik verecekler. Belki aklı başına gelir de bizi fotoğraflamaktan vazgeçer Kadir beyimiz.
Nerde miydik? Eğitim sahasında. Saat henüz öğlen civarıydı. Dün gece yaşadığım masalımsı şeyden sonra sabaha kadar orda uyumuştuk Uyuz efendiyle. Kokusuna sarılarak uyuduğum ilk geceydi. İki mayıs gecesi...
Uyandığımda yanımda yoktu beyfendi. Gerçi bende orda değildim. Ne ara odaya getirmişti beni hiçbir fikrim yoktu. Ama gözlerimi odada açmıştım. Minderime sinen kokusu orda benimle uyuduğunu apaçık belli ediyordu. Ne kadar da mutlu olmuştum bu küçük ayrıntıya.
Kahvaltı ederken telefonuma gelen mesaj bildiriminden sonra oldu her şey. Adar beni sahaya çağırmış ve nedenini güzel kelimlerle (!) açıklamıştı. Kadir'in yediği haltı da anlatınca bayılacağım sandım. Bu çocuk iflah olmaz bir deliydi.
"Komutanım voltajı düşürsek mi azıcık?" diye sordu Kadir bacaklarına bağlanan kablolara bakarken. Adar ise tam karşısında durmuş ve ellerini cebine sokmuş bir şekilde onu izliyordu. Çok rahat, çok profesyonel.
"Bi kablo daha bağlayın." dedi Adar bu itirazın üzerine. Güldüm hemen. Bu adamın duru yoktu gerçekten. Bazen çok acımasız olabiliyordu. "Komutanım öldürecek misiniz beni?" diyen Kadir ve kendisine bağlanan yedinci kabloya dehşetle baktı. "Keşke..." dedi Adar güler bir ses tonunda. Neredeyse tüm askeriye kapıdaydı bugün. Bir dayımlar yoktu sadece. Onlar da evdelerdi. Selim Onbaşı ve eşi Elif abla bugün ziyarete geleceklerdi. Eski günlerin yadî vardı anlaşılan.
"Komutanım söz veriyorum bir daha böyle bir şey yapmayacağım. Çözelim şunları gözünüzü s-" Kadir tam konuşuyordu ki Adar aniden şarteli kaldırınca sözleri yarıda kaldı ve oturduğu yerde titrerken gür bir nida döküldü dudaklarından.
"Çok manidar bir yerde bıraktı cümlesini." dedi Tamer gülerken. Kimi askerin elinde çekirdek vardı, kimisi ise keko oturuşu yapmış izliyorlardı. Kaan da bunlardan biriydi. Şaka amaçlı yanına yaklaşıp "Bi liran var mı?" diye sordum. Anında kahkaha attığımızda "Elli kuruş var." dedi zar zor konuşarak.
"Komutanım yapmayın!" dedi Kadir gözleri kan çanağına dönmek üzereyken. Bunu yapmamasını söylemiştim Uyuz'a ama dediğine göre bordo bere eğitimi alırken zaten böyle bir kısımdan geçmişler. Ve Kadir'in bu konuda dayanaklı olduğunu söyledi. Baya dayanaklı gerçekten. Birazdan başından ateş çıkacak. Şarj aletimi taksam anında yüzde yüz olur telefon.
"Kadirciğim ben seni çokça kez uyardım değil mi evladım?" diye söylendi Adar nazikçe. Ama sesinde oldukça yoğun bir ima vardı. "Komutanım vallahi tekrarı olmayacak." dedi Kadir fakat Adar bir kez daha indirdi şarteli. Kimi asker gülerken kimi de sanki kendi canı yanıyormuş gibi yüzünü kırıştırdı Kadir'i izlerken. Ben ikinci kısımdaydım. Benim canım yanmıştı sanki. Acımasız odun!
"Uyuz bence bu kadar yeter. Ölecek çocuk." dediğim an Adar şarteli indirdi. Başıyla onayladı beni. Eğilip Kadir'in ayağındaki kabloları çözerken büyük bir sakinlikle konuştu. "Bir daha olur olmadık yerlerden çıkıp insanların özel hayatlarına karışırsan bu elektrik kablolarını götüne sokarım Kadirciğim. Sabaha kadar titretirim seni. Anlatabiliyor muyum canım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERZAH
ChickLitBir kelebek uçuyor, yeşil kanatlarında siyahlar var. . . . Okulunda yaşanılan cinayet yüzünden okulu tatil edilen Belinay bu tatili bir fırsata çevirmek ister ve Albay olan dayısı ziyaret etmek için yola çıkar. Bu yolculuk onu hayallerine götürmekle...