Selam bence artık bize bir isim bulma zamanı geldi bir sembolümüz olabilir benim fikrim menekşeler 🌺 sizin de fikrinizi almak isterim.
Yeni bölüm geldi bakalım Eflal için neler bekliyor hikaye yavaş yavaş başlıyor okuyup görelim.
İyi okumalar sizi seviyorum satır içi yorum yapmayı unutmayınız 🌺
Multi Medya: Ilgaz Karan
______________________________Karanlıktan daha siyah
Aydınlıktan daha beyaz
Hayatımı temsil eden cümle buydu. Kaderim ne karanlık ne aydınlık, gri rengine bulanmış vasattı. Ne bir masaldı benim hayatım ne de bir öykü. Kaderim iplerini boynuma örmüş zamanı kolluyordu. Bense o iplerden kurtulmaya bile çalışmıyordum. Ya şimdi ya da hiç bir zaman sadece anı yaşıyorum...Hala hareket edemiyorum tesadüfün de böylesiydi. Sabah az daha araba ile bana çarpan çocuk karşımdaydı, o da aynı benim gibi şaşkın bakıyordu. Çocuk zar zor konuşarak "S-senin burada ne işin var?" Dedi. Altay abi bir daha seslendi bize "çocuklar size diyorum duyuyor musunuz? Ilgaz, Eflal bu gece bizim misafirimiz olacak bazı nedenler yüzünden bu yüzden misafirimize güzel davran". Demek Ilgaz buydu Altay abinin kardeşi kumraldı kıvırcık ve önüne gelen saçları onu çok başka gösteriyordu uzun boyu ve hafif kasları ile tamamlıyordu. Yüz hatları belirgindi tatlı bir yapısı vardı. "Bakıyorum da süzmelere doyamadın". Ilgaz'ın sesiyle ne yaptığımı fark edince gözlerimi kaçırdım, hayır yani çocuğu niye o kadar çok inceliyorsun ki. Ilgaz beni takmayıp hayvanca yemeye başladı bende fazla ilgilenmeyip bana verilen odaya çıktım. Ne yapacağımı bilmiyorum yarın nereye gidecektim nerde kalacaktım. Daha fazla düşünmemek için duşa girdim ama su sadece yaralar olan bedenimi rahatlatıp uyuşturuyordu kafamın içindeki düşünceleri yok etmeye yaramıyordu. Duştan çıkınca kıyafetlerimi alıp giydim saçlarım ıslak olduğu için kurutma makinesine ihtiyacım vardı ama bir türlü bulamıyorum. Betül ablaya sormak için aşağı inecektim ki merdivenlerden yukarıya çıkan Ilgaz'ı gördüm. Önce yüzüme sonra saçlarıma bakıp "saçlarını kurut hasta olacaksın, seni düşündüğümden değil hasta olup abimin tekrar senin için uğraşmasını istemiyorum o kadar." Tam ağzımı açıp açıklama yapacaktım ki yukarı Betül abla çıktı bizi görünce " Heh, Eflal ben de tam seni çay içmeye çağıracaktım ne yapıyorsunuz siz burada?" Yine cevap verecekken bu sefer de araya Ilgaz girdi. Hayda niye benim lafım sürekli bölünüyor "Hiç bende Eflal'i çağırmak için geldim Betül sultanım" Betül abla Ilgaz'a göz devirip aşağı indi. Ilgaz da hiç bana bakmadan Betül ablanın peşinden gitti. Hiç düşünmeden aşağı indim zaten burada ki son gecem bir daha onu görmeyeceğim
...
Çaylarımızı içtikten sonra Gül teyze uyumaya gitti sadece dördümüz kalmıştık havadan sudan konuşuyorduk. Saat daha yeni sekizdi Altay abi silahlı patlama olduğu gün orada bulunan Meriç abiyi çağırdı. Uzun yıllar arkadaşlarmış ikisinin de kardeşlikten öte bir bağları varmış ama Meriç abi babasını kaybettiği için şehrine geri dönmek zorunda kalmış, Altay abi de işi yüzünden gidememiş. Bazen keşke benim de bir kardeşim yada abim/ablam olmasını istiyorum. Ama bazen de iyi ki bir kardeşim yok diyorum olsaydı belki benim çektiğim acıları oda çekerdi.
Kapı çaldığında Betül abla kalkacakken "dur Betül abla ben bakarım" dedim. Sonuçta bana evlerini açtılar orada merdivende soğuktan ölebilirdim de o yüzden onlara çok minnettarım yaptıkları iyiliklerin karşılığını ödeyemem ama en azından yardım edebilirim. Kapıyı açtığımda beklediğimiz üzere Meriç abi gelmişti bana anlamsız ve boş gözlerle bakıyordu. "Hoş geldin" içeri geçince Altay abi ile sıkı sıkı sarıldılar "hoş geldin kardeşim" "hoş buldum, uzun zaman oldu görüşmeyeli" "evet öyle oldu, ama bakıyorum da yıllar seni yaşlandırmak yerine gençleştirmiş" sen de fena değilsin" son sözü Meriç abi söyleyince Betül ablayla selamlaştı "nasılsın yenge" "iyi diyelim iyi olsun sen nasılsın var mı birileri" "yok be yenge işten kendime vakit ayırır mı oldum ev-iş öyle geçiyor" "olur, olur elbet sana da bir kısmet çıkar" "hayırlısı be yenge". Anlaşılan Meriç abi gerçekten bu aileden biri gibiydi. Meriç abi Ilgaz'ı görünce " naber lan kerata nasıl gidiyor" "valla nasıl gitsin be abi öyle böyle idare ediyoruz" "lan sanki ne yapıyorsun şuan senin yaşında olmak için nelerimi vermezdim, var ya iyi yaşa bu yaşlarını gelirsen benim yaşa görürsün o zaman hayatı" Ilgaz gülüp geçti ve geri yerine oturdu. Meriç bana baktı daha sonra Altay abiye kaş göz işareti yaptı, Altay abi "bu Eflal hani o gün otobüste yanımızdaydı ya" "Meriç abi hatırlamış gibi bana döndü. "Kusura bakma bi an hatırlayamadım" "önemli değil." Altay abi " Meriç bu gece burada kal istersen yarın sabah beraber evden çıkar işe geçeriz hem Eflal'i de bırakırız" dedi. "Eflal nereye gidecek ki" bir de bu var değil mi yarın ne yapıp edip gitmem lazım babam şuan İzmir'de her yerde beni arıyordur. "Yarın arkadaşının evine gidecek arkadaşının işi çıkmış bu yüzden gece burada kalacak" Meriç başını sallayıp onaylayınca, Ilgaz "Hadi film izleyelim ya çok sıkıldım" Betül abla da "aynen film izleyelim biz de Eflal ile gidip bir şeyler hazırlarız sizde filmi seçersiniz" dedi.
Koltuklara oturup filmi başlatacakken Ilgaz "Eflal bu korku filmi korkarsan değiştirebiliriz" dedi. Yüzünde hem dalga geçen bir ifade var hem de ciddi bir ifade var, bilmiyorum ama bu çocukta bir şeyler var gibi, içim de bir his var sürekli bana onun burada olduğunu hatırlatıp duruyor ya da ben öyle zannediyorum. "Merak etme korkmam artık açta izleyelim" Ilgaz filmi başlatınca izlemeye başladık.
![](https://img.wattpad.com/cover/327157586-288-k650476.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Kayıp İzleri
ChickLitBir eve kaç ölüm sığar? Bir ev kaç çığlığı içine alır? Gözlerinde acı besleyen kadın, Acılarına acı katan babasının korktuğu yeşil harareleri. Tik... Tak... Tik... Tak... Zaman doluyor geçmişin karanlığı aydınlığa çıkıyor. Yıllar önce planlanmış bir...