10. Bölüm: Susmak Zorunda Kaldıklarımız ve Kırıldıklarımız

74 15 6
                                    

Merhaba nasılsınız ben çok iyiyim ayrıca çok mutluyum bölüm sayımız çift sayılara geldi ne kadar küçük bir şey olsa da benim için çok önemli umarım severek okuyorsunuzdur .iyi okumalar diliyorum oy verip yorum atarsanız çok mutlu olurum 🌺

Tekrardan iyi okumalar...

Medya: Betül Karan
______________________________

Hayat bazen çok acımasızdır. Bazı olaylar vardır gazap yağmış gibi hissettirir, ne yapıp da böylesi bir lanete uğradığını sorgularsın. Bu soruya cevap vermek o an için öyle imkansızdır ki sadece kaderine küser, elini eteğini yaşamdan çekersin. Oysa hiçbir şey göründüğü gibi değildir bazen çok yanlış görünen şeyler harika sonuçlara ulaşır ve bazen de gözümüze çok güzel görünen çiçeklerin dikenleri acıtır.

Ve şimdi öyle hissediyorum ki aklımı kurcalayan, zihnimi yoran bu sorulara cevap bulamıyorum. Öyle ki bir doluya tutulmuş gibiyim. Elime değen dikenlerin haddi hesabı yoktu. Ben kaçmaya çalıştıkça daha da üstüme geliyorlardı. Ezilmemek için savaş verirken daha çok eziliyor, yaralanıyordum. Şimdi de olduğu gibi o çocuğun karşısında savaş verirken daha çok eziliyordum.

O çocuk karşımda şoka uğramış bir şekilde bana bakarken ben o, hariç her yere bakıyordum ortamdaki sessizliği bozan Öykü'nün sert ve sinirli çıkan sesiydi "senin burada ne işin var söylediklerin yetmedi bir de burada mı söyleme kararı aldın" çocuk Öykü'ye döndü ve alaycı bir dille cevap verdi "Aynen arkadaşınızı o günkü gibi tekrar çaresiz görmek için bir daha geldim açıkçası o suratı, o hali insana zevk veriyor"

Çaresizdim hiç olmadığım kadar ama çaresizliğim o çocuğa değil yaşadıklarımaydı, hayatım boyunca hep çaresizdim hep güçsüzdüm şimdi olduğu gibi. Çocuğun sözleri üzerine Aysu olaya el attı "bence de çünkü bizde senin müdürün karşısında sırf bu konu ailenin kulağına gitmesin diye yalvaran ifadeni görünce çok zevk almıştık" çocuk sinirden kıpkırmızı olunca ortamdaki gerginliği Meriç abi bozdu, "hava çok soğuk hepimiz içeri geçelim evde konuşalım hadi" sanki bunu duymak istiyormuşum gibi hızlı adımlarla eve girdim. İçeride Gül teyze oturuyordu gülümseyerek ona doğru ilerledim oda beni görünce ayağı kalktı ve sıkıca sarıldı "oyy kuzum benim nasılsın? İyi misin aslında kapıya gelecektim ama yaşlılık işte dizlerimde ki ağrı yüzünden gelemedim sen benim kusuruma bakma" Gül teyze o kadar tatlı o kadar iyi niyetli ki sevgi nedir bilmeyen ben onun sadece bir misafire hal hatır sorması gözlerimi doldurmaya, içimi ısıtmaya yetiyordu. İçeri diğerleri de girince herkes tamamlanmıştı. "Estağfurullah Gül teyze o ne demek hiç sorun değil hem genç olan benim, senin benim ayağıma değil, benim senin ayağına gelmem gerek. Ayrıca seni gördüm çok daha iyi oldum umarım sen de iyisindir" Gül teyze gülümseyerek başını sallayınca beni yanına oturttu.

Altay abi boğazını temizleyip bana döndü ve yüzündeki tebessümle konuya girdi, "öncelikle  hoş geldiniz Eflal seni görmek gerçekten çok güzel o günden sonra hiç haber alamayınca açıkçası merak ettik, tekrardan hoş geldin" kızlara dönüp onlara da hoş geldin deyince asıl konuya girdi ve Ilgaz'a döndü, "oğlum ben sana daha kaç kere diyeceğim kavga etme diye, ya siz arkadaşsınız küçük de değilsiniz ki size kavganın kötü bir şey olduğunu anlatayım şimdi söyleyin neden kavga ettiniz" Ilgaz o çocuğa sert bir bakış atıp Altay abiye döndü "abi biz bizimkiler ile maç yapıyorduk sonra Ozan geldi oda katıldı sürekli faul yapıyordu bunu ona söyleyince oda inkar etti öyle kavga çıktı" demek adı Ozan'dı

Bu sefer de Ozan konuşmaya başladı, "Altay abi ben faul yapmadım sırf takımı kazansın diye iftira atıyordu" "sensin lan iftiracı gördük işte neyin savunmasını yapıyorsun" Ilgaz da sesini yükseltince ortada bir kargaşa çıktı, "kesin sesinizi bu çocuk gibi hareketlerinizden bıktım artık kaç kere diyeceğim artık, Ilgaz 1 hafta cezalısın, Ozan senin de bu konuyla ilgili ailenle konuşacağım. İtiraz istemiyorum!" Altay abinin sesiyle herkesin put gibi sesleri kesildi. Altay abi tekrar bana döndü bakışlarını yumuşatarak konuştu, "Eflal bahçede neyden bahsediyordunuz siz Ozanı nerden tanıyorsunuz?" Altay abinin sorduğu soruyla söyleyip söylememek arasında kaldım kafamı Öykü ve Aysu'ya çevirdim ve onların onaylayıcı bakışlarını gördüm Altay abiye tekrar döndüğüm de kurumuş boğazımı yutkunarak yumuşattım,

Geçmişin Kayıp İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin