3. Bölüm: Yuvaya Muhtaç Kalmak

78 20 1
                                    

Merhaba 3. Bölüm geldi umarım keyifli okursunuz oy ve yorum yapmayı unutmayın sizi seviyorum🌺

Medya: Sezen Aksu - Kurşuni Renkler
_____________________________

Altay abi hızlı adımlarla Meriç polise yaklaştı ve sarıldı Meriç polis de ona karşılık verince sıkıca sarıldılar, ben hala neler döndüğünü anlamıyordum yada anlamak istemiyordum o adamlar babamın adamları olabilirdi hatta o arabaların içinde belki babam vardı düşünemiyordum. Altay abi her şeyin farkına vardığında hızlıca bana döndü yanıma geldi ve önümde diz çöktü "Eflal iyi misin bir şeyin var mı? Korkma tamam mı şimdi buradan çıkacağız hadi gel benimle" gitmek istemiyordum otobüsten indiğim an alırlardı beni ama burada durmaya da niyetim yoktu hem burada polis olduğu için yanıma gelemez bende o arada kaçardım, Altay abi, Meriç denen polis ve ben otobüsten indik, biraz ilerde polisler diğer adamları tutukluyorlardı gözüm babamı aradı gözükmüyordu ama hissediyordum beni bulmuştu iyi de nasıl kimsenin haberi yoktu telefonum da kapalıydı beni bu kadar hızlı bulması imkansız, düşüncelerimi bölen ses ile o tarafa döndüm, Altay abi "Eflal tanıdığın biri var mı arayabilir misin yada gidecek bir yerin" ne diyecektim ben şimdi var desem beni bırakırdı o sırada da babam beni bulurdu, hayır anlamında kafamı salladım Altay abi düşünür bir ifade ile "peki, İzmir'e daha gelmedik buradan başka bir otobüse bineceğiz istersen beraber gidelim otogara oradan bilet alırız" tekrar bilet alacak param yoktu yemeye içmeye yetecek kadar vardı, çaresizdim hem de çok, ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde kalmıştım ne gidebileceğim bir liman ne de güvenebileceğim bir insan vardı, olmuyordu başaramıyordum kurtulamıyordum bu lanetten ruhuma kazınmış bir dövme gibiydi silinse bile izi kalıyordu. "Bilet alacak kadar param kalmadı" dedim çaresizlik içerisinde, birine muhtaç kalmak nasıl bir duygu biliyor musunuz işte şuan yaşıyordum, muhtaçtım bir kuşun uçabilmesi için birinin yardımına ihtiyacı olduğu kadar muhtaçtım kanatlarım vardı ama kırıktı ezilmişti çalışmıyorlardı. Altay abi üzgün bir bakış attı acıma duygusu değildi bunu anlıyordum sadece üzülüyordu, Meriç polisin yanına doğru ilerledi yüz ifadelerinden ciddi bir şey konuştukları belliydi yaklaşık bir kaç dakika sonra Altay abi yanıma geldi " o zaman benimle geliyorsun ufaklık biletini ben alacağım şuan benimle gelmen daha doğru sonrasında ne yapacağımıza bakarız anlaşıldı mı?" Şaşırmıştım benimle bu kadar ilgilenmesi canımı yakmıştı annemden sonra beni düşünen biri olduğu canımı yaktı gidip gitmemekle kararsızdım ama o bir polisti onunla gidersem babamın beni bulma ihtimali düşüyor bu yüzden kabul ettim.

Otogara gelmiştik Altay abi biletleri almıştı daha vaktimiz olduğu için bir markete girdik yarısı market yarısı lokanta olan yerde Altay abi yiyecek bir şeyler alıyordu ben de onunla birlikte ilerlerken kulaklıkların olduğu bölüm dikkatimi çekti gidip beğendiğim bir kulaklığı aldım, kasaya gelince kulaklığın parasını ödeyecekken Altay abi benden önce davranıp parayı ödedi "benden sana küçük bir hediye olsun" deyip göz kırptı. Otobüse bindikten sonra saat 13.15 idi çok uzun bir gündü o yüzden Altay abi uyumuştu, uyumadan önce de acıkırsam poşetten bir şeyler alıp yememi söyledi, bir tane kek alıp kulaklığımı taktın sim kartını çıkartıp kırdım telefonu da sıfırladım böylece babam beni bulamazdı, Sezen Aksu'nun şarkısını dinlemeye başladım ( şarkıyı burada açabilirsiniz)

Bir sabah saçlarımı, okşayıp da rüzgar
İzlerini sürüp de, gidecek beyaz beyaz
Ve güneş aynaya baktığımda çizgilerden
Yeni bir yüz gösterecek, üzülerek biraz

Yok olmaz erken daha, biraz geç kalın ne olur
Hiç hazır değilim henüz
Ne olur baharlarımı, bırakın bir süre daha
Tanıdık değil bana güz

Yok olamaz dur dur, gidemezsin
Gözlerimin rengi dur, bulutlara dönemezsin
Yok alamazsın beni deli zaman, dur
Ömrüme o kurşuni renkleri süremezsin

Geçmişin Kayıp İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin