Merhaba. Nasılsınız umarım iyisinizdir bomba gibi bir bölümle geldim umarım seversiniz finale çok kısa diyemem ama yakında finale doğru giriş yapacağız umarım severek okursunuz oy ve yorumlarınızı belirtmeyi unutmayın.🌺
İyi okumalar...
Medya: Eflal Duman
Maybe forever was a word meant for memories, not people.
(Belki sonsuza kadar anılar için bir kelimeydi, insanlar için değil.)
______________________________
Kazandığım yerde kaybetmiştim. Ya da ben öyle sanmıştım. Kendimi cehennemden kurtardığımda sonuçlarının olacağını biliyordum ama bu kadar ağır olacağını düşünmemiştim. Bir dakika bile hayatınızı altüst ederken dokuz yılın hayatınızı nasıl etkileyeceğini bile hayal edemezsiniz. Öyle ki yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştum, sanki her şey bir rüyaydı ben yine o evde yatağımda uzanmış hayal kuruyordum ve birazdan kalkıp o adamın yanına gidecekmişim gibiydi. Soğuk yerin vücuduma temas ettiği zamanın dışındaydım, sesler geliyordu, duyuyordum ama idrak edemiyordum, ellerim yerle temas ederken soğuktan uyuşmuştu, gözlerim acıyordu uykum geliyordu, gözlerim açılıp kapanırken demir bir kapının açılma sesini duydum.
Gözlerim aralanan kapıya kayınca yoğun ışık yüzünden kamaşmıştı içerisi toz olunca öksürmeye başladım. İçeri yüzünü görmediğim elleri ceplerinde uzun boylu ve yapılı bir adam girdi. Bir anda etrafı turuncu bir ışık sardığında adamın yüzünü daha net gördüm. Karşımda hiç beklemediğim kişi belirirken o sadece soğuk buz gibi gözleriyle bana bakıyordu. Olanlar yeni yeni aklıma düştüğünde yerimde doğrulup etrafıma baktım.
Depo gibi bir yerdeydim etrafta kutular vardı küçük pencereden yansıyan ışığa baktığımda sabah olduğunu anladım. Dün gece ben... Ben karakola götürülmüştüm hiç bir şeyi anlamadan açıklama bile almadan bir kadın geldi kolumdan tutup lavaboya götürdü sonra, sonrası karanlıktı. Karşımda ki adam bizim eve giren Sancar Kayıp'tı yine o koyu mavi gözleriyle bana bakıyordu. Eşsiz gözüken çene kasları yerini belli ediyordu. Elinin tekini cebinden çıkarıp kirli sakallarına götürdü. Önümde durdu ve diz çökerek benimle aynı boya indi.
"Hoş geldin Eflal Duman." Sert ses tonu depo da yankılanırken ellerini birbirine çarpıp kalktı. "Ya da başka bir şey mi demeliyim. Şimdi sen içinden neden burada olduğunu düşünüyorsundur. Tam iki gündür buradasın Eflal o kadar ağır bir uykun var ki uyanamadın." Ağzının içinden olumsuz nidalar çıkarıp bana üzülerek baktı. "Hayret ediyorum doğrusu biliyor musun? Nasıl halen daha acıkmadın diye. Ama merak etme senin için özel yemek hazırlattım tadına doyamayacaksın." İki gün... iki gündür buradaydım ve bu adamın elindeydim. Ayağı kalkıp etrafa bakmak istedim ama ayağı kalktığım gibi yere düştüm tekrar denemeye çalıştım ama sonuç aynıydı bacaklarımı hissetmiyordum. İçeri elinde bir tepsiyle geldi ve önüme bıraktı, az ötedeki sandalyeyi sürükleyip önüme oturdu. "Bacaklarımı hissetmiyorum."
"Ah, o mu? Bir şey değil sadece günün belirli saatlerinde ilaç alıyorsun ve bir süre felç kalıyorsun." Ayaklarını yere vurarak ritimli ses yapıyordu. "Neden buradayım? Beni tanıyorsun değil mi? en başından beri, eve girmen bile tesadüf değildi planlamıştın öyle değil mi?"
Bir süre yüzüme baktı sonra gülmeye başladı, gülmesi sinir ediyordu yerimde kıpırdandım ama nafile hiç bir şey yapamıyordum. "Çok akıllısın Eflal, ama seni neden alıp buraya getirdiğimi bilmiyorsun ve buraya girdikten sonra çıkmaktan korkacaksın. Çünkü burası böyle bir yer Eflal insanı korkutur, sana hissetmediğin şeyler hissettirir kalbinin en derinlerinde ki sevgiyi paramparça eder. Burası insanın düşmanı. Burası insanın dostu. Burası seni kırar döker parçalar ama yine burası seni yaşatır yardım eder seni ayağı kaldırır. Ve yine burası o kalbinde ki sevgiyi iyileştirir onu yeşertir ve ortaya çıkartır, burası insanın en büyük silahı ve en büyük ilacı. Birini burada öldürebilirsin ve birini burada iyileştirebilirsin. Bu yüzden seni buraya getirdim." Gözü bir yere kaydı ve bir süre oraya baktı. Artık buna bir son vermek istedim ve elimi şıklatıp bana bakmasını sağladım. "Ve şimdi Eflal , aynısını sende yaşayacaksın önce yıkılacaksın sonra ayağa kalkacaksın. Buradan çıktıktan sonra seni durdurmayacağım ne istiyorsan onu yapacaksın."
![](https://img.wattpad.com/cover/327157586-288-k650476.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Kayıp İzleri
ChickLitBir eve kaç ölüm sığar? Bir ev kaç çığlığı içine alır? Gözlerinde acı besleyen kadın, Acılarına acı katan babasının korktuğu yeşil harareleri. Tik... Tak... Tik... Tak... Zaman doluyor geçmişin karanlığı aydınlığa çıkıyor. Yıllar önce planlanmış bir...