🏜️Soner'in mezarlıktan çıkıp gitmesini bekledikten sonra Toprak beni holdinge bıraktı. Bir iş gününde yapacağım şeyin işe gitmek olduğunu varsayarak hareket etmiş, benimle konuşmamıştı. Konsola bıraktığım telefonunu alıp cebine koyarken de benimle konuşmadı. Plazanın önüne yanaşıp inmemi beklerken de.
Toprak benimle konuşmadı.
Keskin bir süratle asfaltı ezen tekerleklerin kapıdan uzaklaşmasını izlerken, çantama uzandım. Toprak'ın benimle konuşmadığı süre zarfında telefonum birkaç kez çalmıştı. Susmak bilmeyen gürültünün sebebinin çoğunlukla Hüma'nın mesajları olduğunu tahmin ediyordum. Mesajlarla beraber yolladığı görseli açıp detayları okudum ve yukarı kata çıkarken BJ'i aradım.
"Davetiye işi tamam."
Telefonunun ucunda BJ'in teşekkürünü değil, homurtularını duyuyordum. Anlaşılır bir ses çıkarması saniyeler aldı.
"Davetiye diyorum. Müzayede için. Bağış yemeği. Soner'in Londra'daki gizemli sevgilisi! Alo!!!"
BJ'in sessizliği, arkadan gelen plaza kalabalığının gürültüsüyle karışınca daha da tekinsiz bir hal aldı. "BJ... Sen beni duyuyor musun?"
"Bahar sen saat kaç farkında mısın?"
Değildim. Saat burada sabah dokuz bile değilken orada yedi bile olamazdı.
Yedi bile olmayan saatte BJ'i arayıp ne halt ettiğimi bilen yoktu, varsa da o ben değildim.
"Kusura bakma... Uyandırdım. Afyonun patladıysa sana haberlerim var. Müjdelerim daha doğrusu."
"Gözaltı torbaları için sihirli bir değnek değilse duymak istemiyorum," dedi, poflayarak. Yataktan kalmış ve tuvalete doğru seri bir seyahate koyulmuş olmalıydı. Sifonla nihayete eren türlü çeşit dış sese dayanarak yaptığım bu rasyonel tahminin zannımca gerçekten pek uzak değildi. İşediğini de duyduğuma göre artık bana biraz vakit ayırırdı.
"Geldin mi kendine?"
"Seni sormalı. Karga bokunu yemeden hayırdır?"
"Karga bokuyla oynasın, sen 10 bin poundluk bir yemek yiyorsun bu akşam!" dedim, beni sorduğu kısmı es geçerek. "Bugün detox yap istersen, akşama ziyafet var."
BJ Soner'in o dönemki ev arkadaşı Alan ile samimiyeti ilerletmiş ve Soner'in o dönem beraber olduğu kadın konusunda çemberi daraltmıştı. Kadının hangi büroda çalıştığını öğrenmiştik ve bu hafta sonu nerede olacağına dair bir tahminimiz vardı.
Bürosunun sponsoru olduğu bir derneğin bağış organizasyonunda.
"Bilet mi buldun?" dedi BJ, merakla.
"Aynen öyle. Hüma bizim Londra ofisten Tim'le konuştu," dedim. "Tim de araya birtakım tanıdıklar soktu. Özetle, o organizasyon için bir davetiye ayarlıyoruz sana. İstersen iki kişilik de olabilir. Nasıl istersen."
BJ iftiharla sırıttı, en azından ses tonundan bunu yaptığını çıkarabiliyordum. "Çalışırken yalnız olmayı severim şekerim! O gece de radarımdaki tek insan, o gudubet Soner'le aşk yaşamayı midesi kaldıran kadın olacak."
"Dikkatli olman lazım BJ. Soner'i uyarmasını falan istemeyiz. Tabii hala iletişimdelerse..."
BJ teessüflerini, ahizenin içine üflemek suretiyle sundu bana. "Dünkü çocuk değilim herhalde. Kadını gerecek bir şey yapmam merak etme. Sonuçta başka kimseyi kıllandırdım mı şu ana kadar? Soner gelip sana hayırdır, beni uluslararası istihbarat malzemesi yapmışsın falan dedi mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cemre Düştü | TAMAMLANDI
General Fiction"Sanırım bu gece sana biraz daha fazla zarar vermezsem iyi olacak." Sıkamadığı elime bir süre bakakaldıktan sonra, çaresizlikle kendi ellerini iki yana açtı. "Toprak ben." Evreni bembeyaz bir ışık sardı. Şimşeğin geceyi inleten sesi işitilene dek...