"Abla geliyor musun?"Arabayı hastanenin otoparkının ücra bir köşesine çekip aşağı indim.
"Sana konumu atmıştım."
Acil kapısından içeri girdim ve asansöre doğru yürüdüm.
"Biz geçiyoruz görüşmeye. Geleceksen ses et!"
Alıp alabileceği tüm cevapları peşinen ve çarçabuk talep etmek Ahu'nun mesleği için makbul bir meleke olabilirdi. Ama sabırsızlığı bana sökmezdi, belli ki unutmuştu.
"Merhabalar!" dedim.
Ve belli ki kapısı henüz kapanmış olan toplantı odasına dördüncü birinin girmesini bekleyen de olmamıştı.
"Serap ben."
Bir Serap'ın girmesini bekleyense, hiç.
Masanın başına geçmek üzere olan orta yaşlı adam, yerine yerleşmeden yanıma geldi. Elimi sıkarken ihtiyatlıydı. "Hoş geldiniz, Serap Hanım," derken de düşünceli. "Ben Tansu. Böyle buyurun lütfen."
Ahu'nun yanındaki, Toprak'la Tunç'un karşısındaki boş sandalyeye oturdum. Ahu yüzüme alık, Tunç ise kuşkulu gözlerle bakıyordu. İkisinin de bugün buraya gelmemi beklemedikleri açıktı ve yüzlerindeki hoşnutsuz ifadeye bakılırsa, buraya gelip ne yapmaya çalıştığımı anlamak bile istemiyorlardı. Toprak'ın ise buraya gelmemi beklemediği herkesten daha kesin olan bir durumdu zira bunu beklemiş olsaydı, burada olmazdı. Burada olmayacağımı düşündüğü için buraya gelmişti ve buradaki herkesin aksine bana bakmıyordu. İfadesi ifadesizdi; bana dönük olmayan bakışları donuk, yanık toprak rengi gözleri yanık toprak rengi değil, toprak rengi bile değil, saydamdı.
Vasat bir dram filminin çalakalem yazılmış iki boyutlu kahramanına benziyordu.
Gecikmeli teşrifim sonucu yerine ancak yerleşebilen Tansu Bey, hastanenin yeni CEO'su olmalıydı. Yanında oturan ve beni karşılamak için hareketlenmediği gibi yüzüne dökülen küllü sarı saçlarını bir kenara çekmek için de hareketlenmeyen kadın ise, herhalde sekreteri.
"Bir misafirimiz daha olduğunu bilmiyordum."
Bilgiç ve işgüzar bir sekreter.
"Serap Hanım bağımsız denetçimizdir," dedi Toprak. Beni es geçmiş, dosdoğru sekretere bakmıştı. Bu normaldi zira Serap olmadığımı ve bağımsız denetçileri de olmadığımı bana açıklamasına gerek yoktu, artık sadece suratsız sekreterleri kandırabilirdi.
Vasat dramalara yakışacak türden, artistik bir rol kabiliyetiyle.
"Görüşme teklifimizi kabul ettiğiniz, bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz Tansu Bey," diye söze devam etti Tunç. "Sizinle iki sene kadar evvel görüşmüştük, hatırlarsınız. O dönem bize verdiğiniz bilgiler yatırım sürecimizde bize çok yol gösterici olmuştu."
O kadar yol gösterici olmuştu ki sahtekarın biriyle ortak olmak üzere olduğunuzu ruhunuz duymamıştı.
Ahu'nun gözleri bir anlığına bana çevrildi istemsiz. Boğazımın derinliklerinden yükselen homurtuyu duymuş ve mealini de anlamıştı, öyle mi? Yüzümdeki ifadeyi mi beğenmiyordu? Ben de tek satır cümleye peş peşe dizilen yalanları beğenmiyordum. Yine de Tunç'un başka çaresi olmadığı malumdu. Adama açık açık Soner Mutafoğlu hastanenize ortakken yapılan yolsuzlukları hasıraltı edip bizden saklamış olabilir misiniz? diye soramazdı.
"O dönem sizinle ve grup başkan yardımcınızla görüşmüştük. Finansallar konusunda siz bize bilgi sağlamıştınız. Hatırladığım kadarıyla o dönem CFO'nuz izindeydi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cemre Düştü | TAMAMLANDI
Ficção Geral"Sanırım bu gece sana biraz daha fazla zarar vermezsem iyi olacak." Sıkamadığı elime bir süre bakakaldıktan sonra, çaresizlikle kendi ellerini iki yana açtı. "Toprak ben." Evreni bembeyaz bir ışık sardı. Şimşeğin geceyi inleten sesi işitilene dek...