-25-

78 15 1
                                    


|25|





Oturduğum lacivert deri koltuğun birleşim yerleri yırtılmıştı. Üstündeki yemek kırıntıları iğrendirdiği için montumu kucağıma koymuş, koltuğa hiçbir şekilde değmemesi için kollarımla iyice sıkıştırmıştım. Hemen yanımda oturan sırık arkadaşımla önümüzdeki masada oynanan bilardoyu izliyorduk.

Onun yanındaki masada da oynanıyordu fakat önümüzdekiler tecrübelilerdi. Istakayı tutuşlarından tek vuruşta üç topu hareket ettirişlerine kadar bunu ilk kez yapmadıkları açıktı. Dört kişilerdi, uzun saçlarını at kuyruğu bağlamış olan aralarındaki en iyi oyuncuydu. Sadece iki atışla dört topu deliğe sokmayı başarmıştı.

Buraya Yugyeom getirmişti beni. Muhtemelen Eunwoo'nun düğününe gelmeyeceğini söyleyip beni bir parça zor durumda bıraktığı için üzgün hissetmişti, özür niyetine de bowling oynamaya alışveriş merkezine sürüklenmiştim. Aslında ona kızgın değildim fakat uzun zamandır bowling oynamamıştım, bu yüzden benim ona kırgın olduğumu düşünmesine izin verip zevkle teklifini kabul etmiştim.

İki katlı oyun salonunun ilk katı çocuklar ve konsol oyunlardan oluşuyordu. Parayı ödeyip üst kata çıktığımızda ise ortam birden bire değişmişti. Geniş oda, köşesinde yer alan tuvaletler hariç kısmen karanlıktı. Bowling alanının uzağında kalan üç bilardo masası 17 ve üstü gençler tarafından istila edilmişti. Nedendir bilinmez, labutların dizildiği mekanik bölgenin üstünde beş plazma televizyon vardı ve açık saçık klipleriyle birlikte bası abartıya kaçmış yabancı remix parçalar çalmaktaydı.

Bowling oynayan iki geniş aile vardı ve ufaklıkların meraklı bakışları videolardaki göt baş sallayan kadınlardaydı. İlgi alanıma girmese bile kadınların bu tür şeyler yapması-alet edilmesi ziyadesiyle midemi kaldırmıştı; burada çalışan herkese, videoları açan kişiye ve o kadınların bunu kendilerine yapışına kadar tüm utancı ben yaşamıştım resmen. Ne iyiki dakikalar süren rahatsız halim görevlilerin sanki sessiz kınamamı duymuşlar gibi müzikleri değiştirmeleriyle son bulmuştu. Şimdi oturmuş, bowling hakkının bize gelmesini bekliyorduk.

"Çok iyi oynuyorlar." dedi Yugyeom yanımdan, koyu gözleri oradan oraya kayan bilardo toplarındaydı. Oyunlarının yarısında gelmiş olsak da beklediğimiz süre boyunca hep önümüzdeki gençleri izlemiştik, bilardo hakkındaki yetersiz bilgime rağmen ben bile oyuna ne kadar hakim olduklarını görebiliyordum.

"Gerçektende..." dedim ağzımın içinden, bilardo kolay görünen ancak denenince ne kadar dikkat ve el becerisi gerektirdiği ortaya çıkan oyunlardan biriydi. Gençlerden at kuyruklu olanın saçını toplayışı bir karakteri andırıyordu ama ismi çıkaramıyordum bir türlü.

"Şu Çocuk Avatar'dan Sokka'ya benziyor."

İsabetli tahminiyle beni şaşırtan arkadaşıma çevirdim kafamı. "Evet! Sahiden ona benziyor!" Gözlerim daha bir ilgiyle oyuna kenetlenmişken montumun cebinden cılız bir piyano sesi geldiğini duydum, telefonumu alıp mesajı hızlıca okudum, kısa ama öz bir cevap vererek tekrar cebime yerleştirdim.

"Ama Sokka'dan daha yakışıklı." diye mırıldandı Yugyeom.

Böyle garip bir yorumu neden yaptığını anlamak için çocuğu tekrar süzdüm, uzun boyuyla belini büküp ıstakanın ucunu büyük elinin üstünde hizalıyordu. "Öyle." dedim.

"Şu an sevgilini mi aldatmış oluyorsun?" diye sordu birden bire bana dönerek. Yüzünde beni yakaladığına dair yayvan bir sırıtış vardı. Amacını anlamıştım, ona katılıp katılmadığımı görmek için çocuğa yakışıklı demişti.

𝐀𝐣𝐭óHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin