|9|
Arşınladığım yolun nihayet sonuna geldiğimizde, kalabalık girişe ve dışarı kadar yansıyan yanarlı sönerli ışıklara yüzümüzü ekşittik, anlaşmış gibi aynı anda birbirimize döndük.
Arkadaşımın endişe barındıran siyahımsı gözleri bir süre kahvelerimde dolandı, sanki son anda vazgeçtiğimi söylememi ve içeri girmeden eve dönmemizi istiyordu.
Fakat ben kararımı çoktan vermiştim. Günün sonunda ağlasamda, gülsemde bu partiye katılacak ve doğru bir kadını kendine eş edindiği için Eunwoo'yla ne kadar gurur duyduğumu gösterecektim.
Ona kıymetli zamanımı ve solup gitmeye başlayan bir sevgi borçluydum, en azından bu kadarını yapabilmeliydim.
Kapıdan içeri attığımız ilk adımlarda bizi basık ve sıcak bir hava, yüksek seste çalan hareketli bir müzik karşıladı. Normalde ne ben, ne Yugyeom, ne de Eunwoo bu tür mekanlarda sık sık takılmazdık ancak bu sanki onun özgür olduğu son günmüş gibi kendini biraz dağıtma kararı almış, cafe- bar sahibi arkadaşlarından birinden rica edip bir günlüğüne mekanı kiralamıştı.
Bu yer sabah normal bir cafe gibi çalışıyor, akşamdan sonra ise bir şeyler içip tozutmak isteyen insanlara ev sahipliği yapıyordu. Şuan saat öğlen bir civarıydı ama Eunwoo'nun arkadaşının da izniyle bu gece içkiler bedavaydı.
İçerisi çok kalabalık değildi. En fazla kırk kişiydik, ben ve Yugyeom hariç neredeyse hepsi Eunwoo'nun iş yerinden arkadaşlarıydı. Mekan lacivert ve ten renklerine boyanmıştı, ahşap masaların üstünde eski moda lambalar nostaljik duruyordu ve her yere yerleştirilmiş rahat koltuk ve tabureler insanı oturup sohbet etmeye teşvik ediyordu. Kimi duvara asılmış farklı fotoğraflar ortama yumuşak bir hava katıyordu. Mekanın sahibi zevkli biriydi anlaşılan.
İnsanlar arasından barmene talimatlar vermekte olan Eunwoo'yu seçmeyi başardım ve az önce benim yaptığım gibi mekanı inceleyen arkadaşımı peşimden sürükleyerek yanına gittim.
Üstüne rahat kıyafetler giymişti ve bar kısmına özellikle uyan kot montu havalı duruyordu. "Selamlar zor günlerimin dostu, espirilerimin düşmanı! Biz geldik!" dedim biraz bağırarak, uğultu ve müzik sesimi boğsa da beni duymuştu.
Eğlenceli girişimle beni anında tanıyan güzel çocuk arkasını döndü, gülümseyerek kabaca sarıldı. Bu fırsatı pek fazla elde edemediğim için ben de kollarımı boynuna doladım, burnuma kadar gelen kokusu evleneceğini hatırlamadan önce bir parça mutlu olmamı sağladı. Benden ayrılıp bu sefer Yugyeom'a uzandı ancak o "Ben temas sevmiyorum." dedi huysuzca.
Gerçekten temas sevmiyordu fakat benim dokunuşlarımdan rahatsızlık duymuyordu, muhtemelen Eunwoo'dan haz etmediği için böyle davranıyordu.
Yugyeom'un huyunu az çok bilen Eunwoo bozmadığı gülüşüyle tekrar bana döndü, "Katıldığınız için teşekkür ederim, evleneceğim için benden soğursunuz sanıyordum da biraz."
Dudağımın sağı havalandı. "Abartma, Eunwoo. Alt tarafı eşin olacak, seni dışladığımız falan yok." Sırıtıp yumruklarımızı tokuşturduk, onunla çocuklaşmayı bile özlemiştim doğrusu.
Başımı hafif soluma çevirdiğimde arkadaşımın onaylamaz bakışlarını gördüm, benim için duyduğu endişeyi somut bir şekilde hissediyorken rol yapmak giderek zorlaşıyordu.
"Ee, burayı nasıl buldunuz?" diye sordu ellerini yanlara açan mavi gözlü dostum. Harelerimi bir kez daha mekanda gezdirdim. "Kesinlikle hoş bir yer. Ne zamana kadar kullanmamıza izin var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐀𝐣𝐭ó
Fanfiction''Neden ben?'' diye sorduğumda eşsiz gülüşünü duyar gibi oldum. Benden bu sesi sakınmaması ne hoştu. ''Çünkü güzel ağlıyordun.'' Bu hikayenin yazarı 'DreamTheater2024' olup hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir.