-21-

88 17 3
                                    


|21|







"Senden iğreniyorum."

"Kes be! Bir yerde ayna falan gördün sanırım, iğrendiğin şey senin görüntün."

"Mantıklı cümleler kuramayacak kadar bebeksin."

Alayla bir nefes alan çocuk 'şuna bak' der gibi ellerini kaldırdı ve zaten izlemekte olduğum iş arkadaşımı gösterdi. "Duydun mu Jungkook abi, kendine moruk dedi resmen."

Düz saçlarında mor şeritler olan kız bir hışım kasadan kalktı ve öfkeyle Minjun'un üzerine yürüdü. "Seni öldüreceğim!" Bir yandan Roza'yı zaptetmeye çalışıyor, bir yandan da sohbet halindeki müşterilerin rahatsız olup olmadıklarını kontrol ediyordum.

Sessizce "Sakinleşin biraz." diye uyardım onları.

Bugün özel gün olduğu için işler yoğundu, insanlar evlerine gelecek misafirler için alışverişe çıkıp dinlenmek için kafelere uğruyorlardı. Tüm müşterilerle başedemediğimizi gören Şef'de destek için oğlunu çağırmıştı. Minjun liseye gidiyordu ve sabahçıydı, en çok kişiyle uğraştığımız vakitlerde evde olduğundan hemen aşağı inip kafedeki yerini almıştı ama olay şuydu: Roza'yla ikisi ne zaman bir araya gelse hunharca kavga ediyorlardı ve ayırmak bana kalıyordu.

Yaşlı olmakla itham edildiği için belirgin şekilde kırılan arkadaşıma baktım, yaşlanmak yaşayan her şeyin geçirdiği doğal bir evre olmasına karşın bu, onun için çok ağır bir şakaymış gibi görünüyordu. Derin bir nefes alarak "Aslında," dedim dikkatleri çekmek için.

"Japonya'da 30 yaşına basıp henüz hiç ilişki yaşamamış olanların üstün güçlere sahip olacağı söylenir." diye bilgilendirdim somurtan ikiliyi. "Hatta büyücü olduğunu iddia eden pek çok 30 yaşında insan hâlâ mevcut." Bir umut moraller yerine gelir diye de gülümsedim, verdiğim bilgi kesinlikle doğruydu.

"Hah!" dedi Minjun kollarını göğsünde bağlayıp. "Ben demiştim bu karı büyücü diye."

Kaba söyleminden ötürü attığım sert bakışı gram umursamayan çocuk Roza'ya dil çıkarıp devam etti. "U-cu-be."

"Seni..." Şiddetle çıkmak için çırpınan sözlerini yuttu Roza. "Çok konuşmasan iyi olur bebe."

"Çünkü ben bir büyücüysem eğer," Gözlerini kısıp pişkin pişkin dil çıkaran çocuğa öldürücü bakışlar attı. "O kalkık götünle başının yerini değiştiririm."

Bir uyarıda daha bulunmak için ağzımı açtım fakat kelimeler daha havayla buluşamadan Minjun atıldı. "Sen önce kendini insan yap, sonra beni değiştirirsin."

"Seni öyle bir şeye çevireceğim ki-"

"Yeter!"

Birkaç kişinin dikkatini çektiğimi anlayıp özür babına kafamı indirip kaldırdım, eğer patron onların bu hallerini görürse hepimizin ağzına sıçardı. Çakmak çakmak kahvelerim yaptıkları hatalardan dolayı oldukları yerde büzülmüş ikiliyi haşladı. "Ya kavganızı sessizce edin, ya da ağızlarınızı masalardaki peçetelerle tıkarım. Anlaşıldı mı?"

Eş zamanlı başlarını salladıklarında iç çektim, "Pardon, bakar mısınız?" diye seslenen üniversiteli arkadaş grubuna doğru raks ettim.

"Maymun." diye mırıldandığını duydum Roza'nın tam arkamdan.

"İşte, ne yaparsın? Bir büyük olarak ben de sana özeniyorum." dedi asla altta kalmayan Minjun.

Kalem tutan elimi kaldırıp dudaklarımı örterek kıkırtımı gizledim. İflah olmuyorlardı.

𝐀𝐣𝐭óHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin