Jungkook'la Taehyung'un ilk karşılaştıları an.
Taehyung'un bakış açısı...
|24|
"Yani Taehyung Bey, Daegu FC için bazı planlarım var ancak yardımlarınızla daha kârlı bir iş yapabileceğim kanısındayım."
30'unu devirmiş adam heyecanlı gürültünün arasında söylenenleri tam duyamadığı için başını yan koltuktaki kırmızı-beyaz atkılı kişiye eğdi. "Ne dediniz?!"
"Dedim ki, şu an oynayan takıma sponsor olacağım!" diye bağırdı kaşlarını çatan diğer yaşlıca adam. Futbolu gerçekten sevdiğini gözler önüne serecek şekilde tezahürat yapmaktan beyaz sakalları terlemiş, üzerindeki takım elbiseye tezat atkısı ayağa kalkıp geri oturmaktan çözülüp gevşemişti.
"Duyamadım!"dedi Taehyung yeniden, bu karışıklıkta geçen her dakika daha çok canını sıkıyordu. Genellikle müşterisiyle bu tür sesli ortamlarda buluşmazdı, kimsenin olmadığı ve rahatsız edilmedikleri yerlerde iş konuşmak her zaman en doğrusuydu. Fakat Park Gıda Lojistik'in sahibi Minwoo Park onu aradığında ve bir buluşma için sahaya gelmesini rica ettiğinde, kaçırabileceği teklifler gözüne daha da can sıkıcı gelmişti.
"BU TAKIMA SPONSOR OLACAĞIM!!" diye geldi yaşlı adamın yanıtı, kendini duyurabilmek için yırtınmasının bir etkisi olarak sesi detone olmuştu ve yüzünü kırıştırmak isteyen Taehyung yalnızca başını salladı. "Anlıyorum, eğer iki hafta önce e-mail'inize gönderdiğim dosyaları imzaladıysanız bir sorun çıkmayacaktır!"
Minwoo Bey iki taraf da anlaşmaya vardığı için memnun bir şekilde sırıttı, deminden beri koluna çarpıp kolasıyla pahalı pantolonunu kirleten kızı boğma planları tamamıyla silinmişti. "Öyleyse, ortaklığımızın ve maçın tadını çıkartalım!"
Onu tanıyan ve tanımayan pek çok kişinin ölüp ölüp dirildiği tebessümlerinden birini takınan Taehyung, "Teklifiniz için gerçekten teşekkür ederim ancak yapacak işlerim, görüşecek kimselerim var. Ne yazıkki burada fazla duramayacağım." diye reddetti nazikçe. Planları tıkırında işlediğinden artık keyfini bozacak bir şeyi kalmayan Minwoo Bey onaylayarak gitmesine müsaade etti.
Telefonundan saatini kontrol eden Taehyung sahadan bu kadar hızlı çıkacağı için sevindi, ayağa kalkarken bacaklarının altındaki ayaklara basmamaya dikkat etti. Çok iri olmasa da yapılı bir vücudu vardı, bundan ötürü yanlışlıkla basacağı ayakların sonunun çok hazin biteceğini biliyordu. Birbirine paralel koltuklarda oturan binlerce insanın önünden geçerken rahatsız olanlar küfür etmek için ağızlarını açıyor, sonra Taehyung'un endamı ve çekici suratıyla karşılaşıp şaşkın bakışlar ve açık kalmış bir çeneyle yerlerine geri oturuyorlardı.
Arka arkaya oturan iki bayana çarparak özür diledi ve ardında birçok hayran daha bırakarak en yakınındaki çıkış kapısına ulaşmaya çalıştı. Kapıyla arasında birkaç metre kaldığında geniş göğsüne bir nefes çekti; hava patlamış mısır, ter ve yapay çim kokuyordu.
"Şimdide sayın izleyiciler, size buraya gelmiş olan çok değerli birinden bahsedeceğim."
Spikerin maç dışında kurduğu anlamsız cümleye kaşlarını çattı, ünlü birinin tanıtımının yapılacağını düşünerek yeşillerini tribünlerde gezdirdi. Saha direğindeki büyük ekranda iki erkek ve bir kadının görüntüsü belirmişti.
"Bu değerli kişi, bir gencin hayatına girerek ona verilebilecek en güzel hediyeyi verdi-"
Sessizleşen insanlar gibi görüntüsü verilen üç kişiye gözlerini kısarak baktı. Bu bir evlenme teklifiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐀𝐣𝐭ó
Fanfiction''Neden ben?'' diye sorduğumda eşsiz gülüşünü duyar gibi oldum. Benden bu sesi sakınmaması ne hoştu. ''Çünkü güzel ağlıyordun.'' Bu hikayenin yazarı 'DreamTheater2024' olup hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir.