|26|
Yugyeom
Belki de kırkıncı kez okuduğum manganın artık ezbere bildiğim sahnelerini hızlı hızlı atlıyor ve parmağımı ekranda aradığım kısma ulaşmak için sabırsızca kaydırıyordum.
Aslında oldukça klişe bir çifti konu alan manganın ilgimi çekmesinin arkasındaki sebep; kızın tatlı, ana erkeğin de mükemmel bisepslerinin olmasıydı. Çizer, vücutları öyle ustaca çizmişti ki bende olması için neler vermeyeceğim kol ve bacak kaslarına bakmaktan ağzımın suyu akıyordu. Ki erkek karakterlerin bedenlerini incelemek, Kunpimook'la tanıştıktan sonra edindiğim bir alışkanlıktı.
Okuduğum klasik bir aşk mangasıydı. Kızımız okulda her seferinde sövdüğüm çocuklar tarafından zorbalığa uğruyor, öğretmenlerden medet ummak yerine de her şeyi içine atıp sürekli kaçıyordu. Yine zorbalarından kaçtığı bir gün bir tekvando kulübünün önünde nefeslenirken camdan dövüşmekte olan iki genci görüyor. İçlerinden en kaslı olanıyla, bu ana erkeğimiz, göz göze gelince kız ona vuruluyor. Daha sonrasında kızla erkeğin birbirini tanıması, kızın onun peşinden koşması, çocuğun soğuk yapması ve bir süre sonra huyundan vazgeçip kızla birlikte olmasıyla olaylar gelişip son buluyordu.
Aradığım şey hayallerimde kullanmak için referans aldığım romantik sahneler değildi, hedefim büyük oranda sansürlenmiş bile olsa ne yapıldığı anlaşılabilen yatak sahnesiydi. Böylesi sahneleri okumak hoşuma gidiyordu, hem potansiyeli olan bir genç için bilgilenmek önemliydi. Erkekler olarak fiili bir şey yapamıyorduysak da en azından bu tür şeylere bakabiliyorduk.
Önce canı yanan sonra zevkten gözyaşı döken kız karaktere bakarken yüzümü buruşturmadan edemedim. Ben onun yerinde olsaydım korkardım bir kere.
Boru gibi bir şey içime girecek ve ben yerimde duracağım öyle mi? Hayatta olmaz!
Cinsiyetim farklı olsaydı ve evlenmiş olsaydım bile kocam beni o yatağa sokamazdı. İzin vermezdim. Zaten acı eşiğim düşüktü. Bana yükseldiği ilk an çığlığı koparır, mutfağa koşup elime aldığım tencereyle Rapunzel çizgi filmindeki gibi bir tane geçirirdim kafasına.
Kadınların işi zordu. O yüzden saygım büyüktü onlara.
Gerçi şimdi düşündüm de, Jungkook'un da işi kadınlarınki gibi zordu. Masum bir gay olarak gireceği ilişkide alan taraf olma olasılığı da vardı. Yani boru gibi bir şey ona da-
Gözlerimi yumup çok şey okumaktan tetikte bekleyen zihnimi susturdum. Hayır, canım arkadaşımı o şekilde hayal etmeyecektim. Herkes biraz mahremiyeti hak ediyordu.
Dikkatimi toplayarak elimdeki telefona döndüm. Beş sayfa kadar süren yatak sahnesini yavaşça okudum, açı alt bölgelere çevrildiğinde hafifçe gözlerimi kıstım ve istemsizce bakışlarımı kaçırdım. Sonra aniden fikir değiştirip mangayı kapattım. Telefonumdaki not alma uygulamasına girip alt alta yazdığım manga adlarına baktım.
Bugün inanılmaz özel bir gündü. Myeongdong
Myeongdong Çarşısı denilen bu mekanda dört stat kurulmuştu, yaklaşık yarım saat sonra da statların her birinde manga satışı yapılmaya başlanacaktı. Bu etkinliğin reklamı bildirim kutuma düştüğünde kafayı yiyecek gibi olmuştum, almak istediğim o kadar çok manga vardı ki eleye eleye beş mangaya düşmek ölüm gibi bir şeydi.Koyoharu Gotouge, Hajime Isayama, Horikoshi Kōhei, Kōji Ŏji ve Tadatoshi Fujimaki beşe indirdiğim mangaların ünlü yazarlarıydı.
Hepsini alabilmek için özellikle erkenden gelmiştim alana, hayvan gibi uzun olacak kuyruk oluşmadan önce öndeki yerimi almalıydım ancak güç bela bana eşlik etmesini sağladığım Sarışın Bad Boy'umu beklememek de olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐀𝐣𝐭ó
Fanfiction''Neden ben?'' diye sorduğumda eşsiz gülüşünü duyar gibi oldum. Benden bu sesi sakınmaması ne hoştu. ''Çünkü güzel ağlıyordun.'' Bu hikayenin yazarı 'DreamTheater2024' olup hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir.