Henüz bu hikayemi okuyan kimse yok, uzun süre kimsenin okumayacağını düşünerek bir kaç şey söylemek istiyorum. Bu yazma işini kıvırıyor muyum bilmiyorum açıkçası zamanla daha iyi olacağına inanıyorum. Bu yüzden okuyan insan bana bir şans verdiğin için teşekkür ederim.
Ve eğer sen yabancı bunu okuduysan artık benim için bir yabancı değilsin. Tanıştığımıza memnun oldum.
Bu bölümü yazarken arkada sürekli tekrarda: Lana Del Rey - Meet Me In The Pale Moonlight çaldı.
Keyifli okumalar ❤
Yalnızca ay ışığının aydınlattığı yatak odamda pencerenin pervazına yaslanmış gökyüzünü izliyordum. Olayın üzerinden iki gün geçmişti. Günce'yi güç bela Ankara'ya yollamış bu iki günde evden hiç çıkmamıştım. Belki çoğuna göre bencilce bir düşünce olsa da kendimi kulede muhafaza edilen bir soylu gibi değil daha çok bir savaş esiri gibi hissediyordum. Çünkü bu durumu zorunlu kılan şey benim eylemlerim değildi benim buna mecburiyetim tamamen babamın kızı olmamdandı. Yine de bir kaç gündür babama karşı daha yumuşak başlıydım. Eve geldiğinde onu görmek için aşağı iniyor yemek masasına kendiliğimden oturuyordum.
Bu kadar mı çaresizsin? Onun şefkatine bu kadar mı muhtaçsın?
Kin tutmak bu hayatta kötü olduğum şeylerdendi. Çabuk affederdim. Babamın yıllardır vermediği sevgiyi bir sarılma ile unutacak kadar iyi niyetli ya da saf değildim ama yine de içimden bir şeylerin aktığını inkar edemezdim.
Birisinin omzuma dokunması ile irkildim. Başımı çevirdiğimde Ayşe teyzenin endişeli bakışlarını gördüm. Bakışlarına eşlik eden ses tonu ile, "Kızım, iyi misin kapıyı çaldım seslendim duymadın. Niye karanlıkta tek başına öyle kuş gibi dışarıyı izliyorsun? Ah yavrum benim..." diye konuştu.
Ayşe teyze bu hayatta nazlanabileceğim bir kaç insandan birisiydi. Bana karşı daima şefkatli olmuştu. Yine bir anda gelen bu şefkati gözlerimin dolmasına neden oldu görünce üzüleceğini bildiğimden saklamak istedim. Dikkatini işi şakaya vurarak dağıtmak istedim, "Aşığımı bekliyorum Ayşe Sultan kaçırsın beni diye ."
Söylediklerim onu şaşırtmış olacak ki bir kaç kez gözlerini kırptı ve "Tövbe tövbe deli kız benimle maytap geçmeye utanmıyor musun sen bakayım hı?" dedi.
Elimi göğsüme koyup alınmış gibi, "Aşk olsun Ayşe Sultan o kadar mı imkansız birisinin beni isteyip kaçırmaya çalışması? Alındım vallahi." dedim.
Elini aman boş ver der gibi salladı, "Neyse neyse baban aşağıya çağırıyor kızım Cihan Bey gelecekmiş kahve için."
Tek kaşımı kaldırıp sorgular gibi baktım, "Ayşe Sultan babam bu Cihan'ı evlatlık mı aldı acaba o uğursuz olayın olduğu günde buradaydı. İş ortağı güya benden çok benim evimde valla bu adam."
Ayşe teyze de bu durumu tuhaf buluyor olmalı ki gözlerini kıstı, "Kız ben orasını bilemem valla ay lafa tutma beni dünya kadar işim var ikramlık hazırlayacağım daha." diyerek aşağı koşturmaya başladı.
Belki kafamı dağıtırım diye Ayşe teyzenin peşine takıldım.
-----
Ayşe teyze kısa süre içerisinde bir kurabiye hamurundan üç farklı aromalı kurabiye yapmıştı. Bende yanında oturup yaptığı her şeye salça olup onu illallah dedirtmiştim. Kurabiyelerin üzerine koyayım diye verdiği damla çikolata kavanozundan bir avuç daha çikolata attım ağzıma, "Ayşe teyze bu kurabiyeler falan çok değil mi ya ordu mu doyuracağız?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çoban Matı
RomantizmBaşımı koltuğun sırtına yaslayıp gözlerimi kapattım. Yorgunluktan kısık çıkan sesim ile, "Bana bir masal anlat." dedim. Bir masal anlatırsa uyuyabilirdim. Uyku erişebildiğim en iyi kaçıştı. Başını koyduğu dizlerimde rahatsızca kıpırdadığını hisset...