Sarışın genç, parmaklarının arasındaki sigaradan derin bir nefes daha çekip dumanı havaya üflerken henüz yarısına gelebildiği sigarayı istemeye istemeye yere attı. Eğer hislerinde yanılmıyorsa, şimdi durup sigara içmenin ne yeri ne de zamanıydı. Takip ediliyor olabilirdi.
Üzerindeki ince montun kapüşonunu kafasına geçirip pek de kalabalık olmayan sokakta hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Gerçekten takip edilip edilmediğini anlamanın basit ama etkili bir yolu vardı. Tabii birden fazla kişinin radarına girmişse o zaman işin rengi değişirdi. Yine de ona bahşedilen formalite hayatın bu zamana dek aldığı riskler üzerine kurulu olduğu gerçeğini düşününce birazdan alacağı risk, devede kulak bile değildi.
Geniş bahçeli apartmanın köşesinden sola sapıp kaldırımda yürümeye devam etti. Olay basitti; karşısına çıkan ilk 4 yol ayrımından sola saparak küçük bir daire çizecek ve başlangıç noktasına dönecekti. Peşindeki kişi bu basit numarayı yemeyecek kadar zeki olabilirdi fakat sarışın genç, yeterince hızlı davranırsa kafa karışıklığı yaratabileceğini biliyordu.
Karşısına çıkan ikinci yol ayrımından sola saparken göz ucuyla arkasına bakmayı ihmal etmedi. Hızlı adımlarla ilerlediği sokakta, yalnızca kendi istikametinin tersi yönde sallanarak yürüyen biri dışında kimse yoktu.
Sarışın genç, duraksamadan yürümeye devam ederken öylece önüne bakıyordu. Giderek kendine yaklaşan bedenle bir an çarpışacak gibi olsalar da omzunu sıyırarak yanından hızla geçmişti. Birkaç adım daha atmıştı ki kolunu sıkı sıkıya kavrayan el sayesinde durmak zorunda kaldı.
"Pardon!"
Kendini durduran kişiye bakmak için hızla arkasını dönerken refleksle elini cebine sokarak metal çakıyı kavradı ama meydana çıkarmadı.
Kendini durduran çocuğa diktiği ela irislerden resmen huzursuzluk akarken yüzünde ne olduğunu sorar gibi bir ifade vardı.
"Cüzdanını düşürdün."
Karşısındaki çocuk konuşana kadar kendine uzatılan cüzdanın farkına varamamıştı bile. Kaşları istemsizce çatılırken önce karşısındaki çocuğa, ardından ısrarla kendine uzattığı cüzdana baktı. İyi, hoştu da kendisi cüzdan kullanmıyordu ki..
"Dostum.. Ben cüzdan kullanmıyorum. Bence o cüzdan senin."
Bu defa kaşları çatılan taraf, karşısıydı.
"Bir saniye.." diyerek aceleyle cüzdanı eline tutuşturduktan sonra ceplerini aramaya koyulduğunda sarışın genç anın gerçekliğini sorguluyordu. Cüzdanı açıp içine bakmak yerine ceplerini araması nedense komik gelmişti. Yüzüne oturttuğu belli belirsiz gülümsemeyle karşısındaki çocuğu izlerken bakışları, çocuğun gerisinde kalan bir noktaya takıldı.
Az önce geçtiği sokağın başındaki karartıyı fark etmişti. Fakat sokağın başındaki kişi her kimse kendini görünce panik yaparak çıktığı yere tekrardan sinmişti. Sarışın genç, takip edildiğine o an net bir şekilde kanaat getirdi.
"Sahiden benimmiş.. Dalgınlık işte, kusura bakma."
Ela irislerini tekrar karşısındaki çocuğa dikip onu kısaca süzdükten sonra cüzdanı uzattı. Bir insanın kendi cüzdanını tanıyamayacak kadar alık oluşunu fazlasıyla garipsemişti.
Mütevazi bir tavırla gülümseyip tekrardan sokağın başındaki noktaya baktı. Kimseyi göremese de daha fazla burada durarak zaman öldürmeye lüzum yoktu. Kendine mahcubiyetle bakan çocuğa "İyi akşamlar." dedikten sonra cevap vermesini bekleme gereği duymadan aynı hızla sokağın sonuna doğru ilerlemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ritalin (bxb)
General FictionSıradan bir kağıt bile en fazla yedi kez katlanıyor, sekizinciye izin vermiyordu. Ben ise bu günlere gelebilmek için o kadar çok şeye katlanmıştım ki, çevremdeki diğer her şeyin arasında ufacık kalmıştım. Bir kağıt kadar incelmiş fakat kimsenin parm...