Aradan baya zaman geçti ama yine de hatırlatmakta fayda var. Bir önceki bölümün bildirimi sizlere gelmemişti. Gözden kaçıran varsa önce o bölüme göz atmanızı rica ediyorum.
Keyifli okumalar <3
* * * * *
"Abi Allah için konuşun ama kız çok güzel değil mi?"
Tam karşımızda duran Emir, elindeki telefonun ekranını bize doğru çevirdiğinde fotoğrafı daha rahat görebilmek için hafifçe doğruldum. Fakat Yağız, hepimizden hızlı davranarak fotoğrafa bakmamıza fırsat vermeden Emir'in elindeki telefonu çekip almıştı.
"Allah'ı karıştırma lan, pezevenk!"
Bir süre telefona gözlerini kısarak baktıktan sonra parmak uçlarını ekranın üzerinde gezdirip beğeniyle ıslık çaldı.
"Ulan sıfatına tükürdüğüm, kızın neresini zoomluyorsun sen!?" Emir sinirle söylenerek Yağız'ın ensesine sağlam bir tokat geçirdikten sonra telefonu çekip aldı.
Yağız, elini ensesine götürüp Emir'in vurduğu yeri ovuşturdu. "Kalite kontrol yapıyoruz oğlum, kızma hemen. Shop var mı yok mu ona baktım." Ardından ellerini ceplerine sokup omuz silkti. "Ayrıca benim de adım Yağız'sa bu hatun sana bakmaz Emir. Mümkün değil."
Emir, Yağız'a burun kıvırarak baktı. "Beni kıskandığını bu kadar belli etme yavrum, kudurma." Üstten bir tavırla konuşmayı sürdürdü. "Hem sen ne anlarsın kadın ruhundan? Cahil cühela herifin tekisin."
Arda, bahsi geçen kıza bakmak için elini Emir'e uzattığında, Emir itiraz etmeden telefonu Arda'nın eline bıraktı.
"Kadın ruhundan anlamak için senin gibi her çiçekten bal mı alayım kardeşim?"
Emir ve Yağız ikilisi yorulmak bilmeden atışmaya devam ederken yanaklarımı şişirip sıkkın bir nefes verdim. 'Aşk adamı' olmakla hovardalık arasındaki o, gayet kalın çizgide bir sağa bir sola yalpalayan Emir ve onun haftalık ilişkileri; aramızda dönen fiks sohbetlerden yalnızca biriydi.
Arda, telefonu Uraz ve benim de görebileceğim şekilde, ortada tuttuğunda fotoğraftaki kıza dikkatle baktım. Gerçekten güzeldi.
Arda beğeniyle konuşarak telefonu Emir'e uzattı. "Yalnız kız cidden güzel. Allah sahibine bağışlasın." Arda'yı onaylarcasına başımı salladım. Güzele de güzel denirdi şimdi.
Uraz ise telefona göz ucuyla baktıktan sonra tepkisiz kalmayı tercih ederek parmaklarının arasındaki zippoyu -öğretmen görür endişesine kapılmadan- çevirmeye devam etmişti. Hani geçen sene doğum gününde hediye ettiğim; bir tarafında benim forma numaram (9), diğer tarafında ise Uraz'ın forma numarasının (6) yazılı olduğu siyah kaplama zippo.
"Yani bana." Emir, telefonu cebine koyarken keyifle gülümsedi. "Yakında yengeniz olacak inşallah."
"Sayende ilçenin yarısı yengemiz oldu zaten amına koyayım. Çorap değiştirir gibi manita değiştirdiğinden, kafamı nereye çevirsem bi' yenge! Gözün doysun artık."
Emir umursamaz bir tavırla omuz silkip üniformasının yakasını düzelttikten sonra egoist tavrını saklama gereği duymadan konuştu. "İlçe az, hedefim tüm Ankara. Anan da senin turşunu kursun Yağız."
İkilinin arasında geçen konuşma hepimizi güldürürken tam anlamıyla olmasa da geri yaslandım. Okul banklarının normal banklara kıyasla daha küçük olduğunu göz önünde bulundurunca Arda, Uraz ve benim gibi üç iri kıyımın sıkışarak da olsa tek bir banka oturabilmesi takdire şayandı. Ama benim ortaya oturmam hiç de iyi bir fikir değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ritalin (bxb)
General FictionSıradan bir kağıt bile en fazla yedi kez katlanıyor, sekizinciye izin vermiyordu. Ben ise bu günlere gelebilmek için o kadar çok şeye katlanmıştım ki, çevremdeki diğer her şeyin arasında ufacık kalmıştım. Bir kağıt kadar incelmiş fakat kimsenin parm...