Plan #5

2 0 0
                                    

Prenses ormandan uzaklaştığı sırada kurt adam ve vampir şaşkınlıkla birbirlerine baktılar hemen sonrasında ise surat asıp başlarını diğer tarafa döndürdüler, herkes kendi yoluna ayrıldı, sabah olurken prenses çok dinç bir şekilde uyandı, camından içeriye süzülen güneşi selamladı ve yatağından kendini dışarıya fırlattı, üstünü değiştirirken kapı çalındı.

Hizmetli (Bayan Amaris): Prenses hazretleri aileniz geldi...
Prenses Lenora: NE! BU SAATTE Mİ?
Hizmetli (Bayan Amaris): Hazır olmadığınızı söylememi ister misiniz?
Prenses Lenora: Hayır, hemen geleceğimi söyle.

Aceleyle giyinip hazırlandı, kapıdan çıkarken bütün çocuksu duygularını odada bırakıp aklı başında yaşından hayli olgun genç bir bayan olarak çıktı, annesinin ve babasının onun nasıl her şeyle başa çıktığını göstermek istiyordu, ailesinin yanına geldiginde yüzünde olgun bir ifade duruyordu.

Prenses Lenora: Hoşgeldiniz, davetimi kabul ettiğiniz için teşekkürlerimi sunarım.
Kraliçe: Köşkü güzel toparlamışsın gün ışığım.
Kral Kendrick: Görmeyeli çok büyümüşsün güneşim.
Prenses Lenora: Çay ister misiniz Bayan Amaris!
Hizmetli: Efendim Prenses hazretleri.
Prenses Lenora: Lütfen çay yapar mısın?
Hizmetli: Elbette, elbette tabii ki hemen yapıp getiriyorum.

Prenses'in yıllar sonra gözünün içi gülüyordu ailesini özlemişti, bir çocuk gibi mutluydu, bunları bir köşeye bırakıp ciddileşti, gözlerinde ki gülümseme yerini öfke ateşine bıraktı.

Prenses Lenora: Sizi buraya bir konuyu tartışmak için çağırdım.
Kral Kendrick: Konu nedir?
Prenses Lenora: Prens Douglas!
Kraliçe: Onunla görüşüyor musunuz?
Prenses Lenora: Kendisi buraya geliyor.
Kral Kendrick: Ama bu yasak, yasalara göre sürgün edilen kişi ailesi dışında görüşmemeli.
Prenses Lenora: Prens Douglas mücevheri çaldı ondan geri alacağım ama yardımınızı istiyorum lütfen krallığın kapılarını kapatmayın...
Kral Kendrick: SEN NE İSTEDİĞİNİN FARKINDA MISIN?

Prenses şaşkınlığını gizledi ve ayağa kalktı Kral'ı ve kraliçe'yi de ayağa kaldırdı onları peşinden sürükleyerek mücevherin bulunduğu odaya getirdi, etraf dağılmıştı duvarlarda kan izine benzer bir leke vardı, kral ve kraliçe şaşkınlıkla etrafa bakıyordu.

Prenses Lenora: Bu duvardaki kanlar benim de olabilirdi! Bunun olmasını mı isterdin? O mücevherin ne kadar güçlü olduğunu biliyorsun "son gözyaşı damlası" mücevheri; bir kişinin ruhunu alabiliyorken bir başkasına hayatını geri verebiliyor ve yanlış ellere düştüğünde ise bu durum çok daha kötü bir hâl alıyor. Dersine çalışmamışsın baba!

Kral Kendrick fal taşı gibi olmuş gözleriyle etrafa bakıyordu annesinin gözleri dolmuş ağlamamaya çalışıyordu. Prenses ise dik ve kendinden emin bir şekilde duruyordu, kral bir şey söylemek istedi ancak susmayı tercih etti.

Kraliçe: B-buradan gitmeliyiz.
Prenses Lenora: Kapının nerede olduğunu biliyorsunuz! Baba?
Kral Kendrick: E-efendim?
Prenses Lenora: Hepinizin canını yakacağım, kehanet gerçekleşiyor buna engel olamayacaksın.

Kral Kendrick ve kraliçe orada bir saniye bile durmadan hemen gittiler, Prenses Lenora'da sadece gidişlerini seyretti, hikaye saati için çocuklar geldiğinde Prenses biraz daha sakinleşmişti ve kaldığı yerden devam etmek için eline kitabı aldı.

Prenses Lenora kazanamayacağını bildiği bir savaşın içinde bulmuştudu kendini, ailesi ve arkadaşları ona yardım edemeyecek kadar uzağındaydı, Prens Douglas, Prenses Lenora'nın zayıf bir yönden alt etmeyi düşünüyordu ama unuttuğu bir şey vardı Prenses Lenora hiçbir şekilde açık vermeyecek biriydi. Prens Douglas ve Prenses Lenora bir gün bahçede karşılaşmışlardı. Prens Douglas "İyi günler dilerim Prenses Lenora" dedi buna karşılık olarak "İyi günleri sizden kurtulduğum zaman görebilirim Prens Douglas." dedi.

Chester: Prenses Lenora ne kadar acımasız.
Prenses Lenora (Bayan Elenor): Bazen şartlar insanı acımasızlıga iter Chester.
Darla: Her şeye rağmen Prenses Lenora iyi birisi.
Mabel: Yanılıyorsun Darla, Prenses Lenora büyülü mücevheri aldıktan sonra kendini güçlü hisseti ve bu güç onu zehirlerdi.

Prenses çocukların aralarında geçen diyalogdan rahatsız olmuştu herkesi susturmak için gür bir sesle hikayeye devam edince çocuklar da susmaları gerektiğini anlamıştı.

Prens Douglas gülümsedi gözlerinde tutku ve aşkın ateşi yandı, Prenses bu duruma anlam vermeye çalışıyordu o sırada Prens Douglas konuştu "Üzgünüm Prenses ama sizinde bildiğiniz gibi her güneşli günün ardında karanlık bir gece vardır." Prenses bu cevabı bekliyormuş gibiydi "Bende o karanlık gece de bütün mumlarımı yakarım ve karanlıktan eser kalmaz." Prens Douglas bu sefer bir adım öndeydi "Gölgeniz, o da karanlık." Kral Grant gülerek yanlarına yaklaştığı sırada her iki tarafta bunu farketti Prens Douglas babasına döndü ve onu selamladı Prenses Lenora ise bundan geri durdu.

Hizmetli: Bayan Elenor sürenin sonuna geldiniz.
Çocuklar: Ama en heyecanlı yerinde kaldık...

Prenses Lenora çocukları bir şekilde göndermenin yolunu buldu ve ormana gitti alması gereken bir mücevher vardı ve vampire de bir kan sözü vardı, orman her zamankinden daha sessizdi ama bu Prenses'e engel olamazdı bir süre bekledikten sonra iki farklı boyutlarda silüet gördü.

Prenses Lenora: Nihayet planımıza başlayabiliriz.
Kurt Adam: Siz geride durun Prenses cici kıyafetleriniz temiz kalsın.
Prenses Lenora: Cici kıyafetlerimi istersen sen giyip geride durabilirsin.

Vampir kahkaha patlamıştı kurt adam da bu duruma gülüp geçti, Prenses Lenora onlara gizli çıkışların yerlerini açıkça anlattı, dağılarak ilerleyeceklerdi kapıda ki muhafızları bir şekilde oylamaları gerekiyordu bu işi kurt sürüsü halledecekti.

Prenses Lenora, Prens Douglas'ın mücevheri nerede sakladığını öğrenememişti işi şansa kalmıştı ama Prens Douglas olsaydı mücevheri nereye koyardı diye düşünmeye başladı.

Konuşma sesleri çok yakından geliyordu Prenses saklanacak bir yer bulamaya çalıştığı sırada, iki tanıdık ses kulağına çalındı.

Prens Douglas: Mücevheri almak bir bebeğin şekerini almak kadar kolaydı
Kral Grant: Prenses Lenora bu işin peşini bırakmayacaktır.
Prens Douglas: Bu yüzden mücevher karanlık tarafta değil, Prenses öyle olduğunu düşünüyor sadece.
Kral Grant: Asıl mücevher hâlâ aydınlık tarafta ama ulaşabileceğimiz bir yerde, aferin evlat iyi iş çıkarttın.

Prenses Lenora hızlıca oradan uzaklaştı.

Kral Grant: Onu hâlâ seviyor musun?
Prens Douglas: O karanlık tarafımımın gün ışığı baba.
Kral Grant: Evlat bizim güneş ışığına alerjimiz var.
Prens Douglas: Ben beni öldürecek olana aşığım alerji beni korkutamaz.
Kral Grant: Yanlış kişiyi seviyorsun.
Prens Douglas: Bende doğru kişi değilim.

O sırada Prenses Lenora aydınlık tarafa gitmişti mücevheri arıyordu, uzun bir süre geçmesine rağmen sonuç yoktu bu yüzden vampirleri ve kurt adamları toplayıp gitmeye karar verdiği sırada birinin onu izlediğini farketti...

Lanetli LenoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin