Prenses uyandığında gece yeryüzüne hakimdi, kendini hâlâ yorgun hissediyordu ama biraz toparlanması gerekiyordu bu yüzden biraz sıcak suyun iyi geleceğini düşündü. Kapı çalana kadar her şey huzurluydu.
Hizmetli: Prensesim, uygun bir zaman olmadığının farkındayım ama bir hanımefendi sizi görmek istiyor, daha sonra gelmesini söylememi ister misiniz?
Prenses Lenora: Hayır hemen geleceğim.Hizmetli gittikten sonra prenses biraz huysuzlaştı ve söylenmeye başladı.
Prenses Lenora: Bu nerrden çıktı şimdi, cidden dinlenmeyi hiç mi hak etmiyorum, TANRIM!
Üstünü giyip saçlarını kuruttuktan sonra prenses gelen hanımın yanına gitti, salonda oturuyordu omzuna kadar gelen mor ama siyaha daha yakın saçları, siyah ve mor birleşimi bir elbisesi ve arkasında prensesin anlam veremediği bir kapşonlu pelerin vardı.
Prenses Lenora: Hoşgeldiniz.
Hanımefendi: Rahatsız ettiğim için beni bağışlayın.
Prenses Lenora: Ben tanrı değilim.Hanımefendi kafasını aşağıya doğru indirdi ama daha sonrasında gülerek kafasını kaldırdı, prenses ne yapmaya çalıştığına anlam vermeye çalışıyordu.
Hanımefendi: Olmadığını biliyorum.
Prenses Lenora: Buraya neden geldiniz?
Hanımefendi: Adım Raven, kara büyücülerdenim.
Prenses Lenora: Bunlar buraya neden geldiğinizi açıklamıyor.
Raven: Küçükken lanetlenen prenses değil misiniz?Prenses birden duraksadı, aklına birkaç tahmin geldi, prensesi lanetleyen büyücü Raven olabilir miydi? Daha sonrasında Raven konuşmaya devam etti.
Raven: Laneti kontrol etmek için görevlendirildim, sizi temin ederim ki lanetleyip aydınlık ruhunuzu alan büyücü ben değilim.
Raven ayağa kalkıp prensesin etrafında gezindi, anlamsız şeyler söylüyordu, gözleri koyu mor bir renk almıştı ve aynı zamanda parıldıyordu, parmakları arasında bir ışık geziyordu.
Prenses Lenora: Ne yapmaya çalışıyorsun!?
Raven: Sus!Prenses oturduğu yerden öfkeyle ayağa kalktı, Raven şaşırmış gibi duruyordu ama saniyeler içinde yüz hâli değişip kendinden emin durmaya başladı.
Raven: Derdin ne senin?
Prenses Lenora: Etrafımda dolaşıp mantıksız şeyler söyleyen sen mi diyorsun bunu?
Raven: Kontrol için geldiğimi söyledim, öfken büyüdükçe içindeki güç ve lanet büyüyor.
Prenses Lenora: Kes zırvalamayı! Benden uzak dur! Beni lanetleyen büyücü sen değilsen kim? Sizi kim gönderiyor?
Raven: Hah! Sana bülbül gibi öteceğimi mi sanıyorsun küçük kız?O an prensesin hiç beklemediği bir şey oldu elinden bir akım Raven'ın üstüne doğru gitti ve Raven duvara çarptı, prenses sendeledi.
Prenses Lenora: Ne?
Raven: Konuşmak istediğin dil bu ise bana her türlü uyar güzellik.Raven ellerini prensese doğrulttu, ellerinin içi mor bir ışıkla doldu, prenses arkasına saklanmak için bir mobilya aramaya başladı. Raven prensesi vurmaya çalışıyordu prenses ise kaçamakla meşguldü.
Raven: HAHA! TIRSAK, KARŞIMA ÇIK!
Prenses Lenora: Tanrım iyi anlaşamadığımızı biliyorum ama yalvarırım beni bu durumdan kurtar.
Raven: Prenses ner-de-sin? Hadi ama saklambaç oynamak için doğru bir zaman değil.Raven'ın arkasından tanıdık bir ses duyuldu prenses görünmeyecek bir şekilde kafasını çıkartıp gelen kişiye baktı.
Prenses Lenora: Ash!
Raven: Kan emici! Üzgünüm bebeğim ama sana ayıracak zamanım yok daha sonrasında erteleyelim.
Vampir: Kan emici? Şimdi de bana böyle mi hitap ediyorsun? Bu hoşuma gitmedi.
Prenses Lenora: Onlar tanışıyor mu?
Raven: Oh! Vampircik üzüldü mü? Oww kıyamam.
Vampir: Raven buraya seni kim gönderdi?
Raven: Oturup seninle sohbet etmemi mi bekliyorsuPrenses yanlışlıkla ses çıkarttığı sırada Raven bunu fark etti, vampir Raven'ın prensesi tek bir hareketi ile öldürebileceğini biliyordu bu yüzden Raven'ı kolundan tutup kendine çekti ve hiç yapmak istemediği bir şey yaptı.
Vampir: Biliyorum çok iyi anlaşamıyoruz.
Raven: Koca oğlan şimdi buna zamanım yok.
Vampir: Raven dinle, gözlerinden okuyorum seni, gözlerin kalbinden geçenleri söylüyor bana.
Raven: Kalbimden ne geçiyormuş?Vampir duraksadı, Raven vampire odaklanmıştı, prenses ise saklandığı yerden olayları izliyordu prenses telaşlıydı.
Raven: Sanırım kalbim konuşmuyor, işime dönmeliyim romantik çocuk.
Vampir: Doğru kelimeleri seçiyorum.
Raven: Biraz fazla kaba ve yaramaz sanki ha?Raven alt dudağını ısırdı, prenses ilk kez vampirin yanaklarının hafif kızardığını farketti "Utanıyor mu?" diye düşündü sonrasında vampir konuştu.
Vampir: Biraz öyle evet ama birini delicesine arzuladığını söylüyor.
Raven: kim olduğunu da söylüyor mu?
Vampir: O kadar konuşkan değil.
Raven: Sana göstereyim.Raven biraz yükseldi vampirin dudaklarına yetiştiği sırada vampir bir adım geri çekildi, büyücü şaşkına dönmüştü.
Raven: Ne oluyor?
Vampir: Burası ne yeri ne de zamanı.Raven vampirin elinden tuttu köşke neden geldiğini unutup oradan uzaklaştılar, prenses saklandığı yerden çıktı ama anında yere çöktü ve göz yaşlarına boğuldu.
Prenses Lenora: Beni sevdiğini söylememiş miydi bu neydi şimdi? Kendimi aptal gibi hissediyorum...
O sırada içeriye Bayan Amaris girdi, prensesi yerde öylece oturup ağlarken ve etrafın dağınık olduğunu görünce şaşkınlığını gizliyemedi.
Bayan Amaris: Prenses hazretleri iyi misiniz?
Prenses Lenora: İyi değilim Bayan Amaris, hiç iyi değilim.
Bayan Amaris: Konuşmak ister misiniz?
Prenses Lenora: E-evet.
Bayan Amaris: Sizi dinlemek benim için onurdur prensesim.Prenses göz yaşları içinde olayları anlatmaya başladı bir yerden sonra Bayan Amaris de dayanamayıp ağlamaya başladı, prenses Bayan Amaris'e sarılıp ağlıyordu durumları beterden de beter görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanetli Lenora
RandomPrenses Lenora: Neden? Neden birlikte olamıyoruz Ash? Vampir: Çünkü tarih aşıklardan nefret eder efendim. Prensss Lenora: Seninle tarihin en nefret ettiği iki kişi olalım. Vampir: Eğer istediğiniz bu ise... Prenses vampirin sözlerinin bitmesine izi...