Vampir #9

1 0 0
                                    

Sabah ışığı göz kapaklarını aydınlattı, gözlerini yavaşça araladı karşısında hizmetli Bayan Amaris duruyordu.

Bayan Amaris: Prenses hazretleri sizin için bitki çayı yapmamı ister misiniz?
Prenses Lenora: Teşekkür ederim Bayan Amaris, lütfen bir fincan alabilir miyim?
Bayan Amaris: Elbette hemen getiriyorum.

Sonunda biraz rahatlamak için zamanı olduğu için seviniyordu, herkesin biraz dinlenmeye ihtiyaç duyduğu zamanlar vardır, olaylar karmakarışık bir hâle geldiği zaman bazen en doğru karar bir köşeye geçip olanları gözden geçirip biraz rahatlamak olabilir, her zaman savaşmak yorucu bir hâle gelir ve asla bir çözüm değildir.

Prenses Lenora: Uzun bir zamandır buna ihtiyacım vardı, çok teşekkür ederim Bayan Amaris.
Bayan Amaris: Rica ederim efendim bu benim görevim, size hizmet etmek.
Prenses Lenora: Kendimi yorgun hissediyorum Bayan Amaris.
Bayan Amaris: Buna sebep olan ne peki efendim?
Prenses Lenora: Bilmiyorum, son zamanda bir sürü olay oldu hangisi yüzünden bu kadar yorulduğumu bilmiyorum.

Kapı çalındı içeriye başka bir hizmetli girdi, saygıyla eğildi.

Hizmetli: Efendim birisi geldi sizinle görüşmek istiyor.
Prenses Lenora: Kim olduğundan bahsetti mi?
Hizmetli: Adının Ash olduğunu söyledi.
Vampir: Daha fazla beklemeye dayanamadım Prensesim.

Prenses ayağa kalktığı sırada hizmetliler dışarıya çıktı, vampir gülümsedi ve odanın gölge olan bir tarafına geçti, güneş doğruca prensesin üzerinde süslüyordu, vampir düşündü "Güneş ışığı üstünde dans ederken benim ona dokunma şansım bile yok, acınası bedenimde kalp bile yokken beni sevmesi ne kadar olanaksız?" daha sonrasında gülümsedi.

Prenses Lenora: Neden gülümsüyorsun? Gülünç mü duruyorum?
Vampir: Sadece düşünüyordum.
Prenses Lenora: Neyi?

Vampir söylemekte cesaret edememiş gibi duruyordu ama daha sonrasında biraz rahatlamış ve kararlı duruyordu birden ciddileşti ve aklından geçenleri söylemeye başladı.

Vampir: Sizi sevmenin ne kadar acı verici olduğunu düşünüyordum.
Prenses Lenora: Beni sevmek mi? HAHA! Şaka yapıyor olmalısın. Kalbi olmayan birisi aşkı hissedemez.

Tam düşündüğü gibiydi aklından saniyeler önce geçen cümle geldi "... acınası bedenimde kalp bile yokken beni sevmesi ne kadar olanaksız." Prensese kızamazdı haklıydı.

Vampir: Haklısınız ama sizi sevmek için bir kalbe ihtiyacım yok.
Prenses Lenora: Saçmalık tam anlamıyla saçmalık.
Vampir: Ruhum hâlâ bana ait sizi sevmem için yeterli bir neden.

Prenses duraksadı, vampir durduğu gölgeden bir adım ileri attı.

Vampir: Sizde bana ait bir şey var ve bende de size ait bir şey var.
Prenses Lenora: Ne saçmalıyorsun!
Vampir: Saçmaladığımı mı düşünüyorsunuz?
Prenses Lenora: Evet hemde fazlasıyla, sen bir vampirsin Ash bense bir ölümlü senin olmayan aşkın imkansız bir aşk hikayesi.
Vampir: Siz ulaşılmazın biraz üstü imkansızın biraz aşağısısınız, siz aşk kadar güzel ama bir o kadar acı vericisiniz, henüz bu durum için size layık bir isim bulamadım.
Prenses Lenora: İsim bulmakla boşa zaman harcama bu iş olmayacak.

Vampir bir adım daha ileri gidince tamamen güneş ışığının altında kaldı, prenses ne yaptığını anlamaya çalışıyor gibi duruyordu, vampir elini kaldırıp pencereye doğru tuttu.

Vampir: Lütfen yanıma gelin Prensesim.

Prenses ağır adımlarla vampirin yanına geldi, vampirin elinde bir desen belirdi bu desen güneşle ayın yanyana geldiginde oluşan görüntüsüne benziyordu bir yanda güneş bir yanda ise ay vardı, vampir prensesin elini nazikce güneşe doğru tuttu ve aynı desen onun elinde de belirdi.

Prenses Lenora: B-bu na-nasıl mümkün olabilir?
Vampir: Size söyledim birbirimize ait şeylere sahibiz ve ne olduğunu bilmiyoruz ama bu her neyse size aşık olmamı sağlıyor.
Prenses Lenora: Yanlış duygular içerisindesin ben seni üzerim Ash.
Vampir: Kalbin kemikleri yoktur bu yüzden kırılmak için bir yerden düşmesi gerekmez ama sizde söylediniz benim kalbim yıllar önce durdu.

Prenses vampire baktı ama buna hazır değildi bu yüzden yavaşça yanından uzaklaştı.

Vampir: Anlıyorum, hazır değilsiniz, ne olursa olsun sizi bekleyeceğim, aşk beklemektir.
Prenses Lenora: Hiç gelmezsem?
Vampir: Herkes bir gün eve döner siz benim ben sizin evinizim, bir gün gerçekten hiç gelemiycek olursanız evinizi size getireceğim toprağın altına taşınacağız.

Vampir gülümseyerek odadan saygıyla ayrıldı, prenses olduğu yere çöküp oturdu bir vampirin aşkına hazır mıydı? Vampirin aşkı onun hayatını nasıl etkileyebilirdi? Peki ya kehanet o ne olacaktı? Eğer vampire aşık olursa kehanetin gerçekleştiği zaman onu kaybedecekti bunu gerçekten istiyor muydu?

Prenses Lenora: Buna hazır değilim, buna hazır değilim, hazır değilim, ona aşık olup daha sonrasında kaybetmek istemiyorum, benim yüzümden ölebilir, o iyi bir vampir ona acı çektirmek istemiyorum, buna hazır değilim...

Elleriyle yüzünü kapatıp gözyaşlarının akmasına izin verdi, bu ne kadar sürecekti bilmiyordu ama en doğru karar şuan biraz ağlamaktı, hiç sevmeyerek kaybetmek mi yoksa severek sonunu bile bile kaybetmek miydi? Karar vermekte zorlanıyordu, göz kapakları ağırlaştı ve birkaç saatliğine de olsa uykuya daldı.

Lanetli LenoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin