2

128 10 5
                                    

Wonwoo her zamanki gibi otelin önünde inip, zemin kattaki salona gitmek üzere yürüdü. Uzun koridordan geçtikten sonra içeride sadece küçük bir kaç dolap, ayna ve askılık bulunan küçük odaya girdi ve kabanını çıkarttı. Yağan yağmur yüzünden ıslanan saçları bozulmuştu. Saatine baktığında 8'e bir kaç dakika kaldığını gördü. Aceleyle odadan çıktığında çalışanlardan biriyle çarpışıyordu ki adam onu tuttu.

"Dikkat et Wonwoo! Hoşgeldin!" Adam yürürken cümlesine devam etti. "Otelin yeni müdürü bugün yemekte olacakmış. İyi şanslar!"

Wonwoo hızlı adımlarla devasa büyüklükteki yemek salonunun ortasındaki piyanoya yürürken bir el onu durdurdu.
Garsonlardan biri onun eline aceleyle bir kaç kağıt sıkıştırmıştı.
"Bay Kim, bunların bu gece çalınmasını istedi."

"O da kim oluyor?" Wonwoo kağıtlara göz gezdirirken garson kızın arkasından seslendi.
"Bunlar repertuarda yok!"

Garson kız mahcubiyetle omuz silkti ve yürümeye devam etti.
Wonwoo kağıtları bir araya getirerek piyanoya doğru yürüdü ve nota standında duran kağıtların arkasına sıkıştırdı. Salona hızlıca göz gezdirdiğinde onca insanın içinde sadece bir kaç kişinin ona baktığını, geri kalan herkesin yemeğiyle ve karşısındaki insanlarla ilgilenmeye devam ettiğini gördü. Açıkçası bu onu biraz olsa rahatlatmıştı. Koltuğa oturup çalacağı parçayı bulmaya çalışırken tam karşısında onu dikkatle izleyen bir çift gözle karşılaştı. Adam ona çevresindeki herkesin farkedeceği bir ciddilikle bakıyordu.

Adamın oturduğu masada bir kadın bir erkek olmak üzere iki kişi daha vardı ve Wonwoo'ya bakan adamla konuşmaya başladılar. Wonwoo üzerinden çekilen gözlerle eş zamanlı olarak parçayı bulmuş ve pozisyon almıştı.

Yavaş ve sakin parçayı çalmaya başladığı anda mekandaki insan sesleri biraz olsun azalmış, Wonwoo'ya odaklanılmıştı.
Böyle olurdu. Başladığında herkes onu dinlerken gecenin ilerleyen saatlerinde dinleyen sayısı neredeyse hiç olmaz, müzik kesildiğinde bile kimse farketmezdi.

Gecenin sonunda Wonwoo alışık olduğu gibi çalmayı bıraktı, insan seslerinin arasında yürüdü ve kimse onu farketmedi. Notalarıyla birlikte salondan ayrılırken salonda ona dik dik bakan adamla göz göze geldiler. Amacı hızlıca eve gitmekti ama bu adamın bugün onu göndermeye niyeti yok gibiydi.

"Bir dakikanızı alabilir miyim Bay Jeon?"

Wonwoo adamın yüzüne bakmasıyla eş zamanlı olarak durmuş ve dinlemeye başlamıştı.

"Kim Mingyu. Otelin yeni müdürüyüm." Dedi adam elini uzatarak. Wonwoo kendisine uzatılan eli sıktı.
"Sanırım ismimi söylememe gerek yok."

Bay Kim bu cümleyi görmezden gelircesine devam etti.
"Müzik için teşekkürler Bay Jeon. Oldukça yeteneklisiniz." Dedi gülümseyerek.

"Teşekkürler. Repertuara eklemek istediğiniz bir parça olursa bir kaç gün önceden söyleyin lütfen." Dedi Wonwoo son anda gönderilen notalara atıfta bulunarak.

Bay Kim onunla bir savaş başlatmak istercesine konuştu.
"Profesyonel davranmanızı beklerdim. Yoksa bunu yapamıyor musunuz?"

Wonwoo sahte bir gülümseme sundu ona.
"Repertuarın bütünlüğü için söylemiştim. Daha önce pratik yapmasam da gönderdiğiniz parçaları çalabilirim."

Bay Kim kaşlarını kaldırıp bir süre düşündü. Dudaklarını birbirine bastırdı.
"Deneyelim mi?"

Wonwoo kendine meydan okuyan bu adamın amacını anlayamamıştı ama yine de onu onayladı.
"Pekala."

Geri dönmek ister gibi salona döndü Wonwoo. Bay Kim onu durdurarak konuştu.
"Misafirlerin önünde yapabilecek misiniz? Başka bir yerde deneyebiliriz. Eğer uygunsa"

Wonwoo kendini küçümseyen bu adama karşı yavaş yavaş sinirleniyordu ama aldırmadı.
Eliyle işaret ettiği yoldan başka koridora geçmiş, biraz yürümüşlerdi. Bay Kim otelin kapılarından birinin önünde durduğunda Wonwoo da durdu ve Bay Kim'in anahtarla kapıyı açışını izledi.
İçerisi az önceye göre küçük ve karanlıktı. Bay Kim büyük avizeyle içeriyi aydınlatırken Wonwoo siyah bir piyano gördü.

"Burası kullanılmıyor. Yani bu piyano da. Akorunun olup olmadığından emin değilim."

"Şimdi anlarız."

Wonwoo notaları piyanonun üstüne bırakarak koltuğa oturdu ve bir kaç tuşa bastı.

"İyi görünüyor."

Bay Kim onu başıyla onayladı ve verdiği kağıtlardan birini çıkardı. Wonwoo konuşmaya ihtiyaç duymadan kağıdı alıp önüne koydu ve biraz göz gezdirdi.

Ardından parçayı eksiksiz ve doğru şekilde çalmaya başladı. Bay Kim ayağıyla ritim tutarken onu dikkatle izledi.
Wonwoo sonlara doğru ufak bir ritim hatası yaptığında gözlerini kapattı. Kendini kötü hissetmişti ve çalmayı bırakmıştı.
Bay Kim'in onu küçümsemesini beklerken Bay Kim onun yanına oturmuş, notaları incelemişti.

Wonwoo şaşırdı. Bay Kim ellerini yerleştirirken onu izledi. Parçayı çalarken Wonwoo ellerini çekmiş ve onu izlemeye devam etmişti.

"Siz..."

Bay Kim gülümseyerek parçayı bitirdiğinde Wonwoo hala şaşkındı.
"Beni şaşırttınız."

"Küçükken öğrendim. O zamanlarda öğrenmeyi hiç istememiştim ama şimdi iyi ki diyorum. En büyük tutkularımdan biri."
Tuşlara bakan gözlerini cümlesini bitirdikten sonra Wonwoo ile buluşturdu Bay Kim.

"Sanırım işimden oluyorum." Diyerek gülümsedi Wonwoo.

Bay Kim genişçe gülümseyerek konuştu "Burada olmanıza sevindim. Sizi özellikle dinlemek için geldim. Birbirimize bir şeyler katsak güzel olurdu."

Wonwoo dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı. "Tabii..."

Aralarındaki sessizlik büyümeye devam ederken Wonwoo saatine baktı.
"Ben gitsem iyi olacak."

Bay Kim onu onayladıktan sonra kapıya kadar eşlik etti.
"Yarın görüşmek üzere."

"İyi geceler Bay Kim."

Wonwoo günlük rutinini son anda değiştiren bu tatlı tesadüf sayesinde biraz olsun iyi hissetmişti. Otobüs onu evinin önüne bıraktığında hızlı adımlarla apartmana yürüdü.
Dairenin anahtarlarını cebinden çıkarırken başını dizlerinin arasına çekmiş bir şekilde oturan Seohyun'u gördü.

"Seohyun ne işin var burada?"

THE PIANISTS | Meanie Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin