14

72 8 4
                                    

Gözünü çalan telefonuna açtığında bilmediği bir numara onu arıyordu. Bilmediği numaralar konusunda tedirgin olsa da açtı. Neyse ki başvurulardan birinin geri dönüşüydü bu.

Çocuklar ve gençler için piyano dersi veren internet bazlı bir ajanstan aranıyordu. Çok da bilinen bir yer değildi ama iş aradığını göz önünde bulundurarak değerlendirmesi gerekliydi. Çocukları için ders isteyen ebeveynlerle piyano hocalarını eşleştiren bir siteydi bu. Kabul etmesi dahilinde bir kaç güne kadar başlayabileceği söylendi Wonwoo'ya.

Henüz mezun değildi. Yani hoca olabilecek kapasitede miydi emin değildi ama yeteneği ve azmi göz önünde bulundurulursa bir çok hocaya taş çıkaracağı bir gerçekti.
Bir kaç hafta içinde sınavlarını tamamlayacak ve mezun da olacaktı üstelik. Hayatının eski monotonluğuna dönüyor gibi hissediyordu.

Sıradan geçen bir kaç gün sonrasında ajansın eşleştirdiği birinden bir telefon almıştı sonunda. Genç bir kadın, 5 yaşındaki kızı için ders istediğini söylediğinde Wonwoo çok mutlu olmuştu çünkü çocukları hem sever hem de iyi anlaşabilirdi. Konum bilgilerini aldığında bedenini saran heyecana engel olamadı çünkü ilk kez birebir ders verecekti.

Konumdaki evi bulup zili çaldığında tam hayal ettiği görünümde bir kadın açmıştı kapıyı. Güler yüzlü ve minyon bir kadındı.
Wonwoo'yu içeri alıp piyanonun olduğu odaya götürdü. İçecek bir şey isteyip istemediğini sorduktan sonra beklemesini, kızını bir kaç dakikaya getireceğini söylemişti.

Wonwoo odayı incelemeye başladı. Bir piyanonun yakışacağı, nötr tonlu, çok da lüks olmayan bir odadaydı ve içerisi güneş alıyordu. Duvar kağıtları sararsa da odaya güzel bir hava katmıştı. Pencerenin önünü dolduran bitkiler çekti ardından dikkatini. Ceketini bırakıp dışarıyı izlemeye başladığında kapanan kapının sesiyle arkasını döndü. O an yaşadığı duygu şoktu.

Küçük kız değil, koca bir adam duruyordu önünde ve bu adam Bay Kim'in ta kendisiydi.

Wonwoo tek kelime etmeden ceketini ve çantasını alırken Bay Kim onu kolundan tuttu.

"Ne işin var burada? Yine istifa etmemi istiyorsan hiç gocunmam. O ajansa da dava açacağım."

"Sakin ol." Dedi Mingyu soğukkanlılıkla. "Küçük çocuğa ders vereceksin. Ama bir şartla."

Wonwoo gözlerine baktı merakla.
"Bana da ders vermek şartıyla."

Duyduğu saçma şeyle gözlerini kıstı.
"Ne saçmalıyorsun? Sen çalmayı biliyorsun."

"Bu ders almama engel mi?"

"Buna zorunda değilim. Şikayetçi olacağım ve sen sürüneceksin!"

Eşyalarını kolunun altına sıkıştırıp hızla kapıya yürürken onu durduran Bay Kim, bu sefer bunu elleriyle değil sözleriyle yapmıştı.
"Bu ajansın kuruluşunda yer aldım. Her yerde elim kolum var. Önünü kapatırım. Gerekirse mezun olmamanı sağlarım. İşte o zaman kim sürünecek anlamış olursun."

Wonwoo öfkeyle arkasını döndüğünde gözlerinden ateş fışkırıyordu.
"Bunu yapamazsın."

"Bana ders verirsen yapmam."

Wonwoo'nun kelimeleri tükenmiş , bu adamın ne kadar korkunç olduğunu anlamıştı.
"Saat ücretinin 4 katını teklif ediyorum."

Wonwoo hemen yanında bulunan berjere oturdu yavaşça. Başını iki elinin arasına aldı.
"Ne istiyorsun benden?"

"Biliyorsun. Bana ders vermeni."

Sessizlik büyümeye devam ediyordu. Bay Kim ondan cevap beklese de Wonwoo konuşacak gibi değildi.
"5 katı."

Bıkkınlıkla ayağa kalktı Wonwoo.
"Ne istiyorsun benden? Niye peşimdesin? Neden ailemi, düşmanlarımı tanıyorsun? Yoksa beni kurtardığını sandığım tarikatın bir oyunu falan mı bu?"

"Saçmalıyorsun Wonwoo. Hepsi tesadüf."

Wonwoo gerçekten de saçmalıyordu. Abisini tanıyor olması, o tarikata babasını kurban vermesi, sanatçı kişilikleri tamamen tesadüftü. Belki de onları bir araya getiren şeylerin hepsi de buydu.

"Sana güvenmiyorum."

"Sözleşme imzalayabiliriz."

"Sana ders vermek istemiyorum."

"Vermediğinde neler olacağını sana söyledim."

"Neden peki? Neden peşimdesin?"

Mingyu odanın içinde bir kaç adım attı.
"Benim yüzümden istifa ettin ve beni yanlış tanıdın. Sana yardımcı olmak istiyorum. Sadece bu."

Wonwoo alayla gülümsedi. Bedenindeki öfke patlamasının aksine yüzünde sinir bozucu bir gülüş vardı.
"Derdin bu mu? Bana kendini tanıtmak zorunda değilsin. Ve ben seni tanımak zorunda değilim."

Ardından dakikalardır çabaladığı şeyi yerine getirmek için bir kez daha kapıya doğru adım attı.

"Yarından itibaren hiç bir yerde çalışamayacaksın. Hatta yıllardır çabalayıp bitirmek üzere olduğun okula bile devam edemeyeceksin. Bunu bilerek çık bu odadan."

Wonwoo duyduklarıyla derin bir nefes verdi. Düşününce bunun ne kadar korkunç bir gerçek olduğunu farketti. Bunca zaman sanatı onun kaçışı olmuştu ama artık onu da yapamayacaktı. Zaten sanatı elinde olmasa çoktan yaşanmamış bir hayatı olurdu.
Bir kaç saat ders vererek hayatına olduğu gibi devam etmesi daha mantıklıydı. Zaten Bay Kim'in istediği tek şey buydu. Şu anlık.

THE PIANISTS | Meanie Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin