Love (8)

591 49 28
                                    

Sonunda kendime gelmiştim. Başımın ağrıması ve mide bulantısı yüzünden yüzümü buruşturduğumda gözlerimi açtım. Jennie elinde ki havlu ile yüzümü siliyordu.  Yüzünde bir perişanlık vardı sanki. Çok yorulmuş ve uykusuzmuş gibi.

"J-Jennie..." Kafamı kaldırmaya çalıştığımda o eliyle beni durdurup tekrardan yatmamı sağladı.

Jennie "Ayağa kalkmıyorsun. Ayağın hala geçmedi biraz daha yatman gerekiyor."

"Kaç saattir uyuyorum ki?"

Jennie "1-2 saattir felan..."

Tekrardan başıma giren ağrı yüzünden inleyerek bir elimi kafama götürdüm ve okşamaya başladım.

Jennie "Başın mı ağrıyor?"

"Evet."

"Bekle," havluyu bir kenara bırakıp odadan çıktı. Kısa bir süre sonra elinde buz ile geldi. "Biraz kafana sürelim, diğerleri gelince belki hastaneye gideriz."

"Hastaneye gerek yok," dedim emin bir sesle. "Bir doktor gibi ilgilendin zaten benimle."

Gülümsedi. O gülümsemesini çok özlemiştim. Burnumda sadece Yasemin kokusu vardı. Odamı bu koku ile doldurabilirdim. Bunun içinde onun benim odamda biraz durması lazımdı. Ben şişelerde olan Yasemin kokusunu istemiyordum, onun üstünde duran kokuyu istiyordum. Hayır, sapık değilim. Bakın benim yerimde olsaydınız onun kokusunu alıp bayılırdınız hatta boynuna sarılırdınız. Ama ben gene de sabırlıyım. Hemde, çok sabırlıyım.

"Jisoo?"

"Ulan bunun odası neredeydi ya!"

Duyduğum seslerle tekrardan gözlerimi açtığımda onlar gelmişti. Jennie başıma sürdüğü buzu masaya bırakıp kapıyı açar açmaz Rosé karşısına çıktı ve Jennie ile çarpıştı. Jennie yerde kafasını okşarken Lisa ise panikle Rosé'yi yerden kaldırdı.

"Ya siz manyak mısınız?" Dedi Jennie hâlâ başını okşarken. "Az dikkatli gelsenize..."

"Valla özür dileriz!" Sehun Jennie'yi yerden kaldırıp gülerek Felix'in yanına geçti. "Biz baya sakarızdır."

"Onların sakarlığı bana geçti işte." Kısık sesle konuştuğumda Nayeon yanıma ışınlanmıştı.

Nayeon "Abi yemin ediyorum vuruldu sandım bunu görünce. Kızım sen gerizekalı mısın camları neden kapatmıyorsun kocaman ev! Suho'yu arayıp adam göndereceğim buraya valla!"

"Ya ne adamı Tanrı aşkına bana bir koruma yeter."

Felix "Kanka bir koruma kime yetiyor yapma ya." Gözlerimi devirdim.

"Ben öyle sevmiyorum fazla koruma. Bana dışardakiler yeter. Sanki çok ünlüyüm he!"

Jungkook "Tabii ünlüsün kızım sen Kim Jun-myeon'un kardeşisin. Herkes seni tanıyor."

"Suho kadar tanımıyorlar. Tanımasınlar zaten."

Dahyun "Sende Suho gibi oyuncu olsana ya. Böyle abi kardeş felan çok iyi olursunuz. Hem Suho çok sevinen birisi sende de öyle potansiyel var."

"Daha meslek seçmedim yani bakarım ona da."

Jennie "Konu nereden nereye geldi. Neyse Jisoo istersen bu gece yanında kalayım. Ayağın fazla kötü gibi." Sen istemesen ben yalvarırdım zaten Jennie.

"Sana da zahmet olmasın?" Çok güzel yalan atıyorum ya diğerlerinin de dediği gibi oyuncu olmam lazım benim.

Jennie "Yok ne zahmeti hem yardım etmiş olurum." Yanımda uyu Jennie hayatının yardımını etmiş olursun.

"Tamam o zaman. Çok iyi olur."

Herkes gitmiş, evde sadece Jennie ile ben vardık. Sanki hiç öpüşmemişiz gibi davranıyorduk birbirimize. Rahat, huzurlu ve sakin. Aslında ben hiç sakin ve rahat değildim. Onun beni istemediğini ve beni istemediğini hissediyordum. Kesin beni sevmiyor... Bekle, ben onu seviyor muyum? Hayır daha çok erken. Biraz daha geçsin zaman böyle olmaz...

"Ben kendim kalkabilirim Jennie merak etme." Kız tuvalete tek gitmeme bile izin vermiyordu. Bana bebek gibi davranıyor resmen!

Jennie "Olmaz, hâlâ kanıyor görmüyor musun?"

"Ya merak etme bir şey olmaz." Bok olmaz. Tuvalete giderken ayağımı burktum ve çığlık atarak yere düştüm. Jennie panikle geldi ve beni kaldırıp tuvalete götürdü.

"Bok olmaz..." Güldüğümde o bana döndü. Bunu sessizce ve benim duymayacağımı düşünerek söylemişti ama benim keskin kulaklarım onu da duydu.

Jennie "Dışımdan mı söyledim?"

"Hayır ama ben duyarım." Gülerek önüne döndüğünde biraz hızlı yürümeye başladık.

"Jennie bari tuvaletimi yalnız yapabilir miyim?"

Jennie "Yapabilecek misin?" Güldüm.

"Bebek değilim Jennie merak etme."

Jennie "Tamam ben kapının önünde bekliyorum." Gözlerini benden ayırmayarak ve yavaşça tuvaletten çıktı. İçimden güldüm ve işimi yapmaya başladım. Bir kaç saniye geçmeden o konuştu.

"Bitti mi?"

"Hayır!"

"Bitti mi?"

"Tabii ki hayır!"

"Şuan bitti mi?"

"Bitti Annecik."

"Annecik mi?" O tuvalete girdiğinde ben çoktan işimi bitirmiş ve hazırdım. Gülümseyerek onun koluna girip beni tutmasını sağladım.

"Evet çünkü bana annem gibi davranıyorsun." Gülümsediğini görebiliyorum.

Jennie "Hoşuma gitti. Her zaman de." Hoşuna mı gitti? Cidden mi? Lütfen yanlış düşünme, lütfen yanlış düşünme...

Odaya geldiğimizde beni yatağıma yatırdı ve yanıma oturdu. O yatağa bakarken ben ise onu izliyordum. Konuyu açsa mıydım? Ya konuyu değiştirmek isterse? Ya bunu unutmamızı söyleyip evden giderse? Galiba bunu kaldıramayacağım...

"O gece," diye başladım utanarak. O bana döndü. "Hani öpüşmüştük ya..."

Jennie "İnkar mı edeceksin?" Kaşlarımı çattım. Ben o geceyi tekrar yaşamak isterken Jennie inkar edeceğimi mi düşünüyordu?

"Hayır ben senin inkar edeceğini düşündüm. O geceyi unutmamı söylersin, utanç verici olduğu söylersin diye düşündüm..."

"Söylemem," dedi ve elimi tutmaya başladı. Ona şaşkınlıkla bakarken o etkileyici bakışını bana sundu. "Ben o geceyi tekrar yaşamak isterken, utanç verici olduğunu söylemem."

Şaşkınlığım 10 kat artarken o gülümsedi ve alnımı öptü. Elini benden ayırdı ve kapıya geldi. Işığı kapatıp bana döndü.

Jennie "İyi geceler bebeğim. Rüyanda anneciğini görmeyi unutma."

Bölüm kısaymış ama benim bir suçum yok. O zamanlar bölümü çok kısa yazıyormuşum. Şimdi hepsini daha uzun yazmaya çalışıyorum.
Bölümü beğendiyseniz oy vermeyi unutmayınn;))

I Love You And Me / JenSoo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin