Love (27)

192 17 9
                                    

Jennie'yi evden alıp arabayla okula doğru gidiyorduk. İkimizde sessizdik ve bu sessizlik benim yüzümdendi. Eve geldiğimde Jennie çoktan kalkmış bir vaziyette bana bakıyordu. Olanları anlattığımda trip atmayacağına söz verdi fakat şimdi başını camın önünden kaldırmıyor. Ah, hep böyle yapıyor.

"Jennie lütfen böyle yapma." Sesim sandığımdan daha üzgün çıkınca ben bile şaşırdım. Jennie kafasını kaldırıp bana döndü. "Ne yapıyorum ki?" Dedi. "Birazcık uykum var sadece."

"Uykunun olmadığını ikimizde biliyoruz." Dedim ve direksiyonu sağa kırıp okula gitmek için uzun yolu tercih ettim. Jennie başka bir yolu seçtiğimi hemen anlamıştı. "Uzun yol burası." Dedi beni izlerken. "Bu yolu fazla kullanmazdın, bir şey mi oldu?"

"Bana neden böyle davrandığını anlat."

"Ah, tamam, yine güvensizlik konusu." Çocukca koltuğa geri yaslandı ve yolu izlemeye devam etti. "Güvensizlik konusu mu? Ben sadece sana soru soruyorum!" Dedim gözlerimi bir kaç saniye yoldan ayırıp ona bakarken. "Jisoo, önüne bak." Deyince onu umursamadım.

"Anlatmayacak mısın?" Dedim hâlâ ondan cevap beklerken. Sonra bir anda gözleri açıldı ve ben hemen önüme döndüm. Bir tır üstümüze geliyordu. "Yavaşla! Çok hızlı gidiyoruz." Tamamen frene bastığımda araba durmadı. Koca bir siktir çektim. "Araba durmuyor." Dedim el frenini de kontrol ederken. Tır bize çok yaklaşmıştı. "Nasıl durmuyor? O zaman arabayı sağa kırda uçuruma düşmeyelim!"

Arabayı sağa kırıp son anda ölümden dönmüşken sonunda durdurmayı başarmıştım o yüzden çarpmamıştık. "Atalar aşkına," Dedi Jennie sakinleşmek için arabadan çıkıp gökyüzüne bakarken. Ben ise arabayı kontrol ediyordum.

"Hiçbir şey yok. Ne oldu bu arabaya birden acaba?"

"Jisoo, bu bir tuzak olabilir mi?" Kafamı kaldırıp ona baktım. "Saçmalama, kim bu kadar ileriye gider ki?" İkimizde aynı kişiyi düşündüğümüzde kafamızı salladık. "Sende aynı kişiyi düşünüyorsun değil mi?" Hızlıca yanıma gelmişti, başımı salladım. "Ondan başka kimse bu şerefsizliği yapamaz."

Bir Hafta Sonra

Her gün içimde dolan öfke, kontrolü eline alıyordu. Kendimi kaybetmemem lazımdı fakat durduramıyordum. Okulun kapanmasına çok az kaldığı için bazı on ikiler eğlenmek için okula geliyor, bazıları da kalan dersleri bitirip meslek sahibi olmak için uğraşıyordu. Oyunculuk eğitimi alacağım için bir kaç derse katılıyordum sadece. Suho ile çalışmak istediğim için değildi, ben mesleğimi çoktan seçmiştim.

"Latte," diyen Sehun bardağı sıranın üstüne koydu. Gözlerim bu sefer latteyi buldu. "Şekerli seversin. Bizzat koydurdum." Hiçbir şey yapmayıp latteyi izlemeye devam ederken Sehun iç çekti. "Böyle yapma." Dedi. "Kendine zarar veriyorsun. Bu sıralarda daha da fazla alkol almaya başladın Jisoo. Okuldan çıkar çıkmaz içmeye gidilir mi? Gözün hiçbir şeyi görmüyor." Alkol yüzünden göz altlarım kararmış, bitkin ve halsiz görünüyordum. Ne kadar zararlı olduğunu bilsem bile bana şuan iyi gelen şey o zıkkımdı.

"Planımın alt üst olmasına izin veremem," diyerek ayağa kalktım ve çantamı alıp gitmeden önce Sehun'a döndüm. "Jennie'yi evine bırakın. Halletmem gereken bir kaç şeyler var."

"Bizsiz mi?" Diye sordu Sehun. Derin bir iç çektim, bu sefer onlarsız yapacaktım. "Sizsiz." Dedim, daha fazla uzatmayarak oradan ayrıldım ve arkamda benim için üzülen bir Sehun bıraktım. Onlar için en iyisi buydu. Benim yaşamam için onların yaşaması lazımdı.

Arabama binip çok geçmeden bodruma geldim. Suho'ya bir teklif sunacaktım. Bunu reddetmesi imkansızdı. Ama eğer reddederse, onu hiç tanımamış olarak kabul edecektim.

I Love You And Me / JenSoo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin