I Love You And Me / JenSoo

Love (28)-(Final)

Şuan Lisa'nın evinin önünde mal mal hareketler yapıp kendini ruh hastası gibi gösteren Taehyung'u izliyorum. Suho ve mal akradaşlarının sohbeti sarmayınca kendimi burada bulmuştum. Felix ve Sehun Tae'yi Lisa'nın kapısının önünden çekmeye çalışıyorlardı ama olmuyordu.

Rosé balkondan dehşetle olanları izliyor, Lisa kapının önünden Taehyung'a küfürler yağdırıyor, Dahyun Lisa'yı zorlukla tutuyor, Felix ve Sehun Tae'yi durdurmaya çalışıyor, Tae ise onların elinden kurtulmaya çalışıp birde Lisa'ya bağırıyor. Ben ve Nayeon ise en sevdiğimiz tuzlu çekirdeği elimize almış olanları dizi izler gibi izliyoruz.

Jungkook hala ortalıkta yok ve telefonlarımızı açmadığı için bir yandan da onun için endişeleniyordum, yolda başına bir şeyin gelmesi oldukça yüksek bir seviyeydi. "Tae birazdan Felix'i dövmezse bende Nayeon değilim kardeşim." Nayeon'u dinlemek istiyordum ama şuan o kadar dalgındım ki kulaklarım onu hiç dinlemiyordu. "Jisoo, beni dinliyor musun?"

"Ha?" kendime geldiğimde soluma dönüp çekirdeğini bitirmiş ve bana doğru avucunu atmış Nayeon ile karşılaştım. "Biraz, dalmışım. Sorun ne?"

"Çekirdek, yarım saattir çekirdek istiyorum."  benden bir daha çekirdek istemesin diye elimde ki paketi Nayeon'a verdim hızlıca ve önüme döndüm. "Daha yemiyorum ben, midem bulandı." Derin bir nefes alıp hala kavga eden arkadaşlarımıza baktım. "Bunlar ne zaman duracak acaba?"

"Jungkook gelene kadar durmazlar, izlemeye devam." dedi Nayeon ve iç çekti. "Gerçekten, benimde canım sıkılıyor." gözlerimi bir saniyeliğine yola çevirdiğimde arabadan inen bir Jungkook ile karşılaştım. Taehyung'a göre gayet sakin ve iyi görünüyordu. Ona bakmaya devam ederken o tebessüm ederek onların yanına geldi, Tae'ye baktı. "Taehyung, ben geldim."

Sehun ve Felix burası film çekimiymiş gibi aralarından ayrılırken Tae gözlerini Jungkook'a çevirdi, iki saniye bakıp sonra gözleri yine doldu.

Bu iki maldan hangisi seme acaba?

Jungkook Taehyung'un yanına yaklaşıp ona sarıldı ve saçlarına bir öpücük kondurdu. "Günlerdir bize almak için uğraştığın Amerika'ya olan iki bileti kaybettiğini biliyorum sevgilim, lütfen kendini üzme." elimde ki çekirdekleri yemeye devam ederken Nayeon'a döndüm, bir kaç saniye mal mal birbirimize baktık. Bu muydu oğlum abarttığınız şey? Lisa sinirle alnına vurup onlara bir bakış attı. "Gerizekalısınız, gerizekalı!" diye bağırdı onlara karşı. "Siktirin gidin evimden götler, bunun için mi sevişemedim ben sevgilimle?"

Tae ve Jungkook birbirlerinden ayrıldılar, yanlarında ki bizleri aldırış etmeden yiyişiyorlarmış gibi öpüşmeye başladıklarında Nayeon ile aynı anda gözlerimizi kapattık. "Reklam nerde lan? Çocuklar izlese ne olacak acaba?" dedi Nayeon elini gözümün üstüne koyarken, benim elimde onun gözlerinin üstündeydi. "Biz bence gidelim buradan, bunlar yiyişsinler sokak ortasında." Jungkook'un eli Taehyung'un bölgesinin üstüne gelince yüzümü buruşturup ayağa kalktım. "Dayanamıyorum ben, Jennie'mi özledim bunlar yüzünden anasını satayım."

Oradan ayrıldıktan sonra Baek ve Kai ile havaalanına geldik. Mal İrene ile ailesi uçağa girerken Suho'da uçak sahibi en yakın arkadaşı olduğu için bir şeyler konuşuyordu. İrene'in gözleri bana döndü, sırıtarak orta parmağımı gösterdim. Ardından bana bakarak gözünü kırpmadan uçağa girdiğinde Seulgi'nin ailesi de onlara katıldı. Mal Seulgi'de gidiyordu, Suho hepsini götürüyordu valla.

Uçak yavaşça kalktığında istediğim olmuştu, düşmanlarım gidiyordu. Bugün kutlama yapmak adına evimde parti verecektim ve partinin en güzel kızı tabii ki de benim sevgilim olacaktı, zaten öyleydi.

Suho uçağın sahibiyle vedalaşıp yanımıza geldiğinde onun boynuna atladım ve sıkıca sarıldım. "Teşekkürler abim." Suho da bana sevecekler karşılık verdiğinde Baek ve Kai de bize sarıldı. "Yaşasın Kim Kardeşleri ve onların enayi arkadaşları!" diye bağırdı Kai kulağıma doğru, hızlıca Suho'dan ayrılıp kulağımı kanattığı için beraber tüm havaalanını koşturmaya başladığımızda Suho bizi durdurdu. "Lan ne yapıyorsunuz gene?"