Arabaya binip çoktan yola çıkmıştık. Herkes sessizdi ve bu sessizlik beni sinirlendirmeye başladı. Artık birisi konuşsun istiyordum.
"Ne bu sessizlik? Azıcık konuşun." Arabayı kullanan Sehun dikiz aynasından bana çatık kaşlarla bakmaya başladı. Ona göz devirip diğerlerine döndüm.
Felix, "Jisoo, biliyorsun ki gerginiz. Konuşacak halimiz bile yok." Dediğinde sıkıntıyla ofladım. Yarım saat geçmişti ve Jennie hâlâ beni aramamıştı. Ben mi arasam? Ya da uyanmadı mı hâlâ? Tüm sorular beynimin etini yerken telefonum çaldı. Herkes bana bakmaya başladığında cebimden telefonu çıkarıp telefona bakmaya başladım. Jennie arıyordu.
"Jennie arıyor. Bir şey yok." Cümlemi bitirir bitirmez telefonu açtım.
"Alo?"
"Nerdesin sen?!" Duyduğum hüzün ve korkutucu ses ile derin bir nefes aldım. Anlaşılan beni çok merak etmişti.
Jennie "Beni birde kendi yatağında bıraktın, bütün evi aradım ağlayarak ama sen yoksun!" Başımı eğdim.
"Nayeon vurulmuş. Hastaneye gidiyoruz. Haber vermediğim için özür dilerim Jennie." Bir süre cevap vermedi. Galiba pişman olmuştu bağırdığı için. Bende pişman oldum neden söylemedim diye. Kız çok üzülmüş ya. Hay aklıma tüküreyim.
Jennie "Ben... Ne diyeceğimi bilmiyorum. Özür dilerim bağırdığım için. Oraya geleyim mi?" Bir süre gözlerimi kapattım. "Hayır. Sen kal evimde. Ben hemen geleceğim."
"Nayeon vurulmuş diyorsun Jisoo. Gelmene gerek yok. Ben evde kalırım sen Nayeon'un yanında kal. Ben seni beklerim." Onun beni göremeyeceğini bile bile gülümsedim.
"Seni seviyorum." Arabadakiler birden bana bakmaya başladı. Doğru ya, onlara anlatmayı unuttum.
Jennie "Bende seni seviyorum. Hadi, geç kalmadan oraya ulaş. Sonra ararsın."
"Tamam," biraz bekleyip en sonunda söyledim. "Tamam sevgilim." Jennie'nin gülme seslerini duyduğum anda tekrar gülümsedim.
Jennie "Bekliyorum seni sevgilim." Gülerek telefonu kapattıktan sonra onlara döndüm. Dahyun öyle bir bakıyordu ki gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Ne var yani. Sadece sevgilim dedim.
Lisa "Sevgili oldunuz, değil mi?" Başımı eğdim. "Evet."
Dahyun "Bize söylemeyi unuttun, değil mi?" Başımı salladım. "Evet, unuttum."
"Bekle," Felix'in cümlesi ile ona döndüm. "Sen kal evimde dedin. Orası senin evindi değil mi? Peki, Jennie'nin senin evinde ne işi var?" Heh, bende ne zaman anlayacaklar diye bekliyordum zaten.
"Dün bende kaldı," biraz bekledim. "Şey yaptık..." Bütün hepsinin gözleri hem şaşkınlıkla hemde sevinçle açıldı.
"Yes yes yes işte bu!!" Lisa
Araba da birden dans etmeye başladığında gülmeye başladım.Dahyun "Lan keretaya bak bizde gece Jisoo neden yazmıyor kaçırıldı mı diye düşünüyorduk meğersem yenge getirmiş bize."
"Ay çok komik. Alt tarafı seviştik ya ne abarttınız!"
Felix "Burada sevişipte sevgili olamayanlar var, sıkıntı etme." Gözleri ile Jungkook'u gösterdiğinde Jungkook göz devirdi. Gülmemi durdurmak için gözümü kıstım.
Dahyun "Jungkook peçete var arkada istersen verebilirim?"
"Hay amına koyayım ya!" Jungkook birden kafasına vurmaya başladı. "Onu bunu geçinde. Aklıma bir şey takıldı."
Lisa "Söyle, bakalım. Umarım kötü bir şey değildir."
"Yok, değil." Dedi ve devam etti.
"Biz üçüncü olduk. Chaelisa dan sonra birde Jensoo. Taekook üçüncü oldu. Olamaz ya. İşte bunu diyecektim." Güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Love You And Me / JenSoo
FanfictionTuvalete yanlışlıkla girip o mükemmel vücudu gören Jisoo, gözlerini o vücuttan alamadı. Hem vücuda hemde sahibine aşık olmuştu. /Duru