Sonunda gelmiştik lanet yere. Arabadan inip çantamı aldım ve Suho'yu beklemeye başladım. Suho da indikten sonra beraber adliyeye doğru yürürken birden telefonum çaldı durup telefonuma baktığımda bunun Jennie olduğunu fark ettim. Tam açacaktım ki Suho bana bağırdı.
"Jisoo mahkemeyi kaçıracağız! Çabuk gel!" Suho beni beklerken ben telefonumun sesini kısıp cebime attım ve koşarak Suho'nun yanına gittim. Suho ile adliyeye girdikten sonra bir yerlere sora sora sonunda mahkeme salonunu bulmuştuk. İçeri geçip arka sandalyelere oturmuş hakimi ve babamları beklerken telefonumun sesi kısık olsa da titrediği an bende titriyordum sanki.
Sonunda babamlar geldiğinde ayağa kalkıp onları izlemeye başladım. Bitik gözüküyorlardı. Her zaman güzel ve ihtişamlı olan annemin yüzü bile solmuştu. Babam bize bakıp gülümsediğinde göz devirip yerime oturdum ve hakimi beklemeye başladım. Hakim gelir gelmez telrardan ayağa kalktık ve hakim oturmamızı söyledi. Oturur oturmaz mahkeme başlamıştı.
****************
"Sanığın ve ortağının yaptığı ve bulaştığı suçlarının gereği ikiside müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır."
Gülümseyerek Suho'ya sarılıp babamlara döndüm. İkisi de bu sonu hakediyorlardı... Suho beni babamların yanına götürmek için çekerken her ne kadar istemesemde gitmek zorundaydım. Onların yanına geldiğimizde, ikisi de bana nefretle bakıyordu.
"Geçmiş olsun annecim ile babacım. Acıyorum size." Suho gülerek onlara baktığında ben ise bu ortamdan ayrılmak için sayı sayıyordum. Buraya sadece kız kardeşimizin ölüm videosu için sorguya gelmiştik ama bu mahkemeye de girmek istemiştik. Annem ile babanmdan görevli olan polisler bize seslendi.
"Beyefendi artık gitmeleri lazım yol verin."
"Yol sizindir." Suho samimiyetle yol verdikten sonra ben hâlâ kendimde değildim. Suho durumumu fark etmiş olacak ki yanıma geldi ve sırtımı ovalamaya başladı.
"Onlar hak ettikleri cezayı aldılar. Lütfen üzülme." Başımı kaldırıp ona bakmaya başladım.
"Bize kaç sene bakmış insanlar abi. Neden üzülmeyeyim ki? Onlar sayesinde büyüdük biz." Suho gözlerini kıstı.
"Ölen kardeşimizi hatırla tamam mı? Daha çok yolu olan ve hayalleri olan ama genç yaşında ölen kardeşimizi hatırla. Onun içim üzül fakat annemle üzülme. Tamam mı?" Aklıma tekrardan o video geldiğinden başımı sallayıp derin bir nefes aldım ve salondan çıktım. Sorgu odasını bulmak için koridorları gezmeye başladığımda Suho yanıma geldi.
"Başka çocukları olmadıkları için bütün mâl varlıkları bizim oldu." Onu duysam bile tepki vermedim. O benim o kadar parayla ne yapacağımı adı gibi biliyordu. Saklayacaktım.
"Jisoo sorgu odasına oradan gidilmiyor. Lütfen benimle gel." Suho beni sakince tutup merdivenlere yöneldiğinde sinirle gözlerimi kapattım. Sakin olmaya çalışsam bile çok zordu. Ailemle yaşadığım onca şey bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu sanki.
"Baban seni para için kaçırmış. Biliyor musun?" Çoktan sorgu odasına gelip ilk önce beni sorguya çektiklerinde komiser konuşmuştu.
"Bilmeme gerek yok. O her şeyi para için yapar."
"Kardeşini de para için öldürmüş. Dediğin gibi, bütün suallerinde cevap olarak para için yaptım cümlesini kullanmış. Baban bir paragöz yani." Başımı sallayıp komiseri dinlerken o sandalyeden kalkıp dosyaları düzeltmeye başladı.
"Şimdi bana bildiğin her şeyi anlat. Bu videoya nasıl ulaştın?"
**********************
"Sorgu kolaydı en azından."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Love You And Me / JenSoo
FanfictionTuvalete yanlışlıkla girip o mükemmel vücudu gören Jisoo, gözlerini o vücuttan alamadı. Hem vücuda hemde sahibine aşık olmuştu. /Duru