Tehlikeli Görev

996 48 4
                                    

"Doruk ! Oğlum çok özledim seni !!"
Aradan bir hafta geçmişti. Sevdiğim kızın ölümü çok koymuştu bana ama dayanıyorduk işte ne yapalım. Bugün annemi görmeye gittim.
-"İyice büyümüşsün sen Maşallah oğluma. Çok özlettin kendini "
-"Bende seni özledim anne. Babam nerde ?"
-"Onun bir işi varmış."
Benden bir şey saklıyor gibiydi. Biraz tedirgindi annem. Düşüncelerini dinleyesim vardı ama onu yapamayacak kadar yorgundum. Cemre'm vahşice öldürüldüğünden beri hiçbir şeyi düzgün yapamıyordum. Birimdede çok iş yaptırmıyorlar anlayışla karşılıyorlardı. Cemre'yi kimin öldürdüğünü bulmak için benden yardım almamışlardı. Katilin kim olduğu benden sır gibi saklanıyordu ama oradaki herkes biliyordu ki istediğim zaman bunu öğrenebilirdim.
Annemle vedalaştıktan sonra birime gittim. Bir hafta sonra doğum günümdü. Zaman ne kadarda çabuk geçmişti. 18 olduğumda okulu bırakacaktım.
Departmanın önünde biraz bekledim içeri girecektim fakat 6.hissim oraya gitmemem konusunda beni uyarmıştu. Bende oradan evime gittim.
Bu gece yine rahat uyuyamadım yine! Her gece beni rahatsız ediyorlardı. Bunlar bazen kabuslar, bazende sizin üç harfli diye adlandırdığınız varlıklar...

Sabah olmuştu uyanmıştım. Departmandan çapırmışlardı . Acil bir şey olduğunu söylediler. Yine bir kaç ipucu vardı ve onlarla iletişim kuracaktım. M beden bir hırkaydı bu . Açık sarı renkteydi. Üzerinde bir kaç damla kan vardı.
Elimi koydum. Ondan çıkan tüm bilgilerin saklandığı ışığı düşüncelerime aktardım. Etraf karardı ve vizyonu görmeye başlamıştım. Ah hayır bu Cemreydi. Ve yanındada Murat vardı yani sevgilisi. Sarı hırka Cemrenin üzerindeydi. Murat Cemrenin yanına geldi ve "ahhh hayır pislik herif " vücudum yanıyordu vizyonu izlerken ona pis elleriyle dokunuyordu. Cemre ise sadece ağlıyordu. Yüreğimde acı hissettim . Sonra Murat ona saatlerce bunu yaptı ve onu öldürdü. Çık kötü bir şekilde onu öldürdü. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Hemde hiç. Sonra bir kağıt aldı ve üzerine bir şeyler yazdı. Kağıtta yazılanları okumak için odaklandım. "Ölüm aniden gelir.Öfkenin DORUKlarındayken bir şey yaptığında bedelini illaki ödersin. Bu bana yaptıklarının intikamı dostum"
Son ses bağırarak uyandım. Korkmuştum. Delirmiştim. Neyseki rüyaymış. Bu neydi böyle.Cemreyi ben mi öldürdüm?

Gece saat 3.45'ti. Evet cinlerin en çok gezindiği etrafta koptuğu saatler.. Bu saatte kalkıp atış çalışmak için odamın gizli yerine gittim. Oradan klasik bir tabanca aldım. Oda sesi dışarıya çıkarmıyordu. Olabildiğince ateş ettim. Hedef çalışmaktan çok , sinirimi ve korkularımı attım bununla. Saat 6'da Ufuk abi aradı.
-"Doruk , umarım artık bu işe iyice alışmaya başlamışsındır. Ve şunu söylemek isterim ki işinde bölüm atladın. Artık en iyisin ve bunun için sana çok önemli bir görev vereceğiz. Telefonların dinlenme ihtimali çok yüksek olduğun birime gel. Seni bekliyoruz."

Alo bile diyemeden kapadı telefonu. Ne kadar soğuk bir sesi var diye düşündüm. Kıyafet odama girip , koyu mavi bir tişört ve altına siyah pantalon giydim. Tişört biraz dar olduğundan kaslarımı iyice belli ediyordu. Bu görevi öğrenmek için çok beklememe gerek yoktu. Düşünce gücümle direk öğrenebilirdim bunu. Fakat canım istemiyordu ve bunu uzun zamandır kullanmadığım için yeteneğim körelmeye başlamıştı bir şeyler yapmalıydım ama hiç hevesli değildim bu konuda. Telefonumu inceleyerek dışarı çıktığımda kapıda yeni şoförüm vardı.
Günaydın dedim. Good morning diye cevap verdi.
"Of ya yine mi yabancı ! Bir kişiyle dertlerimi rahatnrahat paylaşamayacak mıyım ben " diye sitem ettim.
-"Bak ben senin yeni şoförünüm. Adım Onur. Türk'üm. Ve seninle İngilizceni geliştirebilmen için İngilizce konuşmam gerekiyor. Şu andan itibaren Türkçe konuşmayı bırakıcam."
Neden güzel Türkçe'miz varken başka dillet ha ? Of ya sıktı bu iş beni. Hep bir baskı altındayım .

Düşüncelere daha yeni dalmışken birime gelmiştik. "SOYLU KURSLARI " . Milleti kandıriyisınız.
İnsanların kurs sandığı binaya girdik. Onur abi fazla devam etmedi ve dikkat çekmemek için benimle asıl gitmem gereken yere gelmedi. Yine kursların olduğu koridorun sonundaki kapıya geldik. Kapı açıldı ve aşağıya doğru inmeye başladım. Işıklar bu sefer fazla açılmıştı ve normalde olduğundan daha kalabalıktı. Ufuk abiyi bulmaya çalıştım . Cidden çok kalabalıktı ne olmuştu buraya ? Bir çoğunun üzerinde çok güzel bir üniforma varsı ve harika tasarlanmıştı. Siyahtı. Bayanlarda pantalon vardı.
Ufuk abiyi bulamayınca onun genellikle takıldığı tere gittim . Evet ordaydı . Beni görür görmez elindeki bir sürü dosyayla yanıma geldi. Ve konuşmak için başka bir yere götürdü.
-"Biliyorsun bu çok önemli bir görev ve fazla detayı var. O yüzden sana bunları şuan anlatamam . Bu dosyaların hepsini okuman gerekiyor !"
-"Orda en az elli tane beş santimetre kalınlığında dosya var dalga mı geçiyorsun ?"
-"Boş yere uğraşma eninde sonunda okuycaksın. Ve bu teklifi reddetmezsen çok sevinirim. Unutma bu görevi kimse bilmeyecek çünkü sende ASBD'sin. "

Ömrüm boyunca okumadığım kadar yazıyı okumam için bana bir gün süre verdiler. Beynim yanıyordu sanırım. Eve gitmeyip birimdeki ofisime gittim. Bu ofis harikaydı. Beni asıl evimdeymiş gibi hissettiriyordu. Büyük koltukların birine uzanıp okumaya başladım. Okudum okudum. Güvenlikle alakalı olanı okudum. Kimseye söylemem gerekiyo falan filan. Görevin detayları ki hiç detaylı değildi bence. Saçma sapan görev arkadaşlarınun isimleri ve fotoğrafları. Görev arkadaşlarıma dikkat etmiştim. Nerdeyse hepsi otuzlarındaydı. Sadece bir tane benim yaşımda biri vardı. "Osman Bayraktar" . Onu hiç departmanda görmemiştim. Ama yüzü tanıdık geliyodu . Doğru dürüst okula gitmediğim ve okulda olan kavga yüzünden hiç arkadaşım kalmamıştı. Belki onunla arkadaş olurum diye düşündüm. Ne zaman aklıma okul gelse Cemrede geliyordu ve benim yüreğim yeniden paröalara bölünüyordu . Ama artık o yok. Ve elbet bunun intikamını alıcam . Şu görev bir bitsin.

O kadar çok yazı vardı ki okurken uyuyakalmışım. Uyandığımda başımda kahe saçlı kahve gözlü çok güzel bir kız bana bakıyordu. Harika giyinmişti. Gözleri biraz küçüktü. Ve hafif tehditkar bakışları insanı onun bağımlısı yapıyordu. Onu görünce ilginç olarak çok heyecanlamıştım. Neden bilmiyorum.
-"Doruk sen olmalısın. Ben Nazlı. "
Hiçbir şey diyemedim . Karşısında mal gibi kalmıştım hafiften masum gülümseyişimi atıp elini sıktım. Teni çok beyazdı .
-"Hadi gel Doruk. Umarım kararını vermişsindir. "
-"Bunu nerden biliyorsu?"
-"Bende görevdeyim çünkü bakmışsındır diye düşünmüştüm "
Ah! Gece yazıları karışık karışık okuduğum için onu fark etmemiş olmalıyım.
-"Görevi kabul edicek misin ?"
Bu görevde sen olduğun için kesinlikle kabul edicem. Sana yakın olabilmek için her şeyi yaparın ben.
-"aaa. Şey sanırım . Bilmiyorum emin değilim aslında , düşünücem."
-"Daha düşünmedin mi?"
-"İşime karışmasana sen !" sesimi biraz yükseltmiştim. Ve bundan etkilenmişti . Aslında şuan onun düşüncelerini okumak istiyordum. Ama yapmıycam bir süreliğine bundan uzak kalıcam . Gerekirse görev için kullanırım.
Koridorda bir grup insan toplanmıştı. Görev arkadaşlarım ??? Galiba onlardı. Arlarından sadece Osmanı fark edebilmiştim. Diğerlerini hiç hatırlamıyorum. Yanlarına gittik. Konuşmalarını çoktan bitirmişlerdi. Ve Ufuk abi onlara üniformalarını dağıtıyordu. Banada bir tane verdi . Gerçekten çok güzel. Hatırladığım kadarıyla görev ayın 29 undaydı. Yani..... İki gün sonra. Of . Hava çok sıcak bunları giymek zorunda mıyız diye sızlanıcaktım ki
Osman benim yerime dedi. "Kes sesini " diye bağırdı içlerinden biri . Korkmuştum. Artık gidip Osmanla arkadaş olmaya çalışabilirdim. Ama yapmadım. Eve gittim ve göreve gitmek için çağırmalarını bekledim..

PARAPSİKOLOJİ  [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin