Feda

263 18 0
                                    

Başımdan aşağı kaynalar sular döküldü lafı gerçekmiş . Gerçekten de öyle bir an yaşadım haberi görünce. Ellerim titremeye başladı. Kim teslim olduki benim yerime , kim feda etti kendini benim için ??

Karşımdaki camda yansımamı gördüğümde korktum. Yüzüm bordo renk olmuştu. Haber spikeri konuşmaya devam etti.

"YARIM SAAT ÖNCE KARAKOLA GİDEREK TESLİM OLAN UFUK SOYLU GÖZALTINA ALINDI!"

Sanırım bayılıcam. Etraf kararmaya başladı. Naptın sen ufuk abi ???
Hangi akla hizmet böyle bir şey yaptı bilmiyorum ama ona yardım etmem lazım.

Kahvaltıyı bırakıp otel odama döndüm. İnsanlar yüzümden bir şeyler olduğunu anlamışlar ki odama çıkana kadar bi garip baktılar.
Yatağın kenarına oturup mantıklı düşünmeye çalıştım. Elimi pantalonumun ceplerine koyup düşünmeye devam ederken sağ cebimde bir kağıt olduğunu fark ettim. Kağıdı açtığımda üzerinde sanırım bir adres yazılıydı. İngilizce yazıyordu fakat gergin olduğum için onlar bana çince gibi geliyodu . Yazan adres New Yorkta br yerden bahsediyor sanırım dedim kendime.
Ama şimdi bunun sırası değildi.

Ufuk abiyi aramak mantıklı değildi . En iyisi annem ve babam. Babamı aradım. Ses yok . Annemi aradın telefonu kapalı ! Ne yapmaya çalışıyorlar. Acaba ufuk abi öldürenin ben olduğunu aileme söyleyipte mi teslim olmuştu ?
Öyle garip saçma sapan bir an ki bu . Ne yapıcağım konusunda hiçbir fikrim yok. Ufuk Abininde böyle bir olayda sağlam kalıcağını sanmıyorum . Öldürdüğüm başkan çok sevilen biriydi. Eğer kimi öldüreceğimi bilseydim böyle yapmazdım. Aslında Ufuk abi bunu hak ediyor. Beni kullanmaması gerekirdi. Yine yardın etmeliyim sanırım. Belki de cebimdeki kağıdı o koymuştur . Belki bir plan yapmıştır ve bu planın içinde bende varımdır belli olmaz şuan yapabileceğim tek şey bu . Adrese gitmek.

Sakin görünmeye çalışarak odamdan çıktım açlıktan ölmemek için karşı pastaneden bir poğaça alıp yiyerek yolun sonuna doğru yürüdüm. Orda bir taksi vardı. Adama kağıdı uzattım. Berbat ingilizcemle bir şeyler söylemeye çalıştım. Taksi şöforu kafa salladı tamam anlamında.
Nerdeyse yirmi dakikadır gidiyoruz ve hala bir yere varamadık. Şehrin dışına çıktık sanıyorum. O kadar gittik ki artık yeşil bir alanı ortadan ikiye bölen bir yolda ilerlemeye başladık. Karşıdan dağlar görünüyordu. Korkmaya başladım çünkü burası New York !! Yalova değil ki . Adam seri katil falan mı acaba ?? (๏_๏)

Tamam , şu mütüş psişik yeteneklerimi kullanarak adamın manyak olmadığını tespit ettim. Ama yinede yol bitmiyordu. Bindik bir alamete gidiyoz kıyamete resmen. Sonunda durdu. Adresin yazılı olduğu kağıdı şoför bana uzattı ve kafasıyla karşıdaki değişik tipli binayı bana gösterdi. Teşekkür edip parayı uzattım. 2 haftalık yemek parasını taksiye vermiş olmak koydu tabi biraz.

O binaya doğru yürümeye başladıkça oranın bir gözlem evi olduğuna karar verdim. Merdivenlerden kapıya kadar geldim. Ne yaptığım ya da nerde olduğum konusunda hiç bir fikrim yoktu. Sadece şunu söyleyebilirim ki şuan kapısında olduğum yapı , mükemmel bir yerdeydi . Dağlar , yeşillik , toprak kokusu... Tam istediğim gibi bir yer. Şuraya bir çadır kurup gösterişten uzak temiz bir hayat yaşayabilirim diye geçirdim içimden . Kapının solundaki zile bastım.. Bir adam açtı kapıyı. Kafasıyla 'hayırdır birader ' der gibi bir işaret yaptı. Ne diyicem ki şimdi . Ne için geldim buraya neden geldim ki ?
İçeri girebilir miyim diye sordum yine kekeleyerek İngilizce bi şekilde.
Ses çıkarmadı yine kafasıyla gir işareti yaptı .
İçeri girdiğimde tam tahmin ettiğim gibiydi. Burası bir gözlem evi ama dehşet büyüklükte. Fabrika gibi görünüyordu. Yerin altına doğru bina devam ediyordu. Altta deneyler yapan bir sürü insan vardı ve üst kısımda ise teleskoplar... Ah astrolojiye karşı hep bir ilgi duymuşumdur. Çok güzel bir görüntüydü..
Sonra yanıma Alman görünümlü sarışın bir adam geldi.

-Are you Doruk?
Adımı biliyo OmG !!
Yes dedim kısık bir sesle
Follow me dedi ve yürümeye başladı. Onu salak gibi takip ederken etrafta metal görünümlü duvarları inceliyordum. Bir kapıya geldik. Beni burda bıraktı ve oraya girmem gerektiğini söyledi.
Kapıyı sessizce açtım. Kafamı uzatınca mükemmel bir görüntüyle karşılaştım. Kocaman bir teleskop vardı. Televizyonda bile görmemiştim bu kadar büyük teleskobu !! Ve bir adam.. Saçlarımda çok az beyazlar vardı. Arkası bana dönüktü.

"Excuse me " dedim. Heyecanlı bir şekilde arkasını döndü. Yüzünde mükemmel bir gülümseme belirdi. Yüzü bana benziyordu , gülüşü falan.. Gelecekteki beni görmüş gibi oldum.
Tam " The man...." diye konuşacakken sözümü kesti .
"Ben Türk 'üm evlat."
Ah sonunda !!
- Şey.. Ben Doruk. Buraya gelmem gerekiyordu . Bende geldim . Biraz garip biliyorum ama buraya gelince bir adam beni size yönlendirdi. "

Konuşmaya devam edicektim ki adamın ağladığını fark ettim. Resmen tıkanmıştı. Sesli bir şekilde ağlıyordu. Ne yapsam bilemedim.
-Afedersiniz yanlış bir şey mi söyledim ??

Konuşamadı ama eliyle hayır diye işaret yaptı.

Nerdeyse 10 dakikadır adam ağlıyor ve ben de onu izliyorum .
Kendini toparladı ve yanıma geldi.
-Üzgünüm çok üzgünüm. Kendimi tutamadım . Afedersin. Bana benziyorsun."
-"Size benzediğim için mi bir saattir ağlıyosunuz ?"
Hayır anlamında kafasını salladı ve bu sözüm onu gülümsetmişti. Yaka kartı dikkatimi çekti.

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
FURKAN YILMAZ
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

Yılmaz ??? Soyadı benzerliği ? Yoksa bu adam .... ??

PARAPSİKOLOJİ  [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin