Sabah uyandığımda Rhory'nin kolunu üzerimden yavaşça çekip yataktan kalktım ve biraz kendime geldikten sonra havuza doğru yürüdüm.
Üzerimde gecelik olmasını umursamadan havuzdaki merdivenlerden inip iyice suya gömülürken ellerimi öne doğru uzatıp iki yana açtım ve ayaklarımı sakince oynattım.Kollarımı bedenimle birleştirdikten sonra ise başımı suyun içine sokup en dibe daldım.
Suyun dinginliğini en küçük noktasına kadar hissetmek için çok yavaş hareket ediyordum.Serinliğiyle hücrelerim canlanırken bir yandan da zihnimin dinlendiğini hissediyordum.Tenimde bıraktığı his anlatılamayacak kadar güzeldi.
Kendi hareketlerimin dışında oluşan dalgaların bedenime çarpmasıyla suya birinin daha girdiğini hissettim.Rhory olduğunu düşünerek yüzeye çıktım.Tahmin ettiğim gibi Rhory bana yüzerek yaklaşıyordu.Yanıma gelince durdu ve ellerini belime koyup "Günaydın su perim." dedi.Ben de yüzümde oluşan gülümsemeyle ona sarılıp "Günaydın sevgilim." dedim.
Biraz suda oyalandıktan sonra çıkıp kurulandık.Nedimelerimden biri kıyafetlerimi hazırlarken diğeri saçlarımı kurutup şekil veriyordu.Rhory ise bu süreç boyunca yatağıma oturmuş ve beni islemişti.Saçlarımla işimiz bittiğinde Rhory'ye döndüm."Hadi sen odana git ve üstüne kuru bir şeyler giy.Ben de giyineyim.Kahvaltıda buluşuruz." dediğimde çapkınca sırıtıp "Ben halimden memnunum.Burada yokmuşum gibi davranıp soyunmak falan istersen hayır demem." dedi.
Onun bu haline kahkaha atıp "Rüyanda görürsün." dedim ve ayağa kalkıp yanına gittim.Ellerinden tutup kapıya kadar çekiştirirken söylenmesini duymazdan geldim.Kapıyı açıp Rhory'yi dışarıya ittirdikten sonra yanağına küçük bir öpücük kondurdum ve kapıyı kapattım.Kızlara döndüğümde üçümüz de dayanamayıp kahkaha attık.
Üstümdeki nemli gecelikten kurtulup kıyafetlerimi giydikten sonra litun taşları ve diğer değerli taşlardan oluşan tacımı da taktığımda bugünkü tören için hazırdım.
Odamdan çıkıp yemek odasına gittim.Kahvaltımızı ettikten sonra sarayda toplanacak olan halk ile beraber savaşta kaybettiklerimiz için anma törenine geçecektik.Sofraya oturduğumda herkese "Günaydın" dedim.Nesta ve Vanya kabarık siyah kıyafetleriyle Atfa'yı temsil ederken annem ve ben vücudumuzu saran siyah kıyafetlerimizle Litun'u temsil ediyorduk.Taçlardan en büyüğu benimkiydi.Bu da Litun'a ait saygınlık derecesini belirleyen bir özellikti.
Babam ve Rhory kapıda belirince yerlerinizden kalkıp hafifçe eğilerek onları selamladık.Onlar da başlarını eğerek bize karşılık verdiklerinde yerlerimize oturduk.Babam baştaki sandalyeye geçerken Rhory tam karşımda Nesta'nın yanındaki sandalyeye oturmuştu.Oturur oturmaz da bana gülümseyip göz kırpmayı ihmal etmedi.Üstünde siyah ve ona çok yakışan bir kıyafet vardı.Hiç şüphesiz krallık ona çok yakışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU PERİSİ
FantasyBelli bir yaşa gelene kadar içimdeki güç ve o gücün beni dönüştüreceği kişiyle ilgili en ufak bir fikrim bile yoktu.Bir anda değişen hayatımla birlikte oradan oraya sürüklenişimi anlatacağım size.