Bu bölümü BerruBuNeLan adlı okuyucuma ithaf ediyorum.Geçen bölümü atar atmaz bildirim çubuğumda oylamasını görünce çok mutlu oldum.Çok teşekkür ederimm.💙
Ormanın derinliklerinde atımı durdurdum.Kaçmayacaktım!..Annemi, babamı ve halkımı yalnız bırakmayacaktım..
Atımın yönünü şehre çevirdim.Gidip neler olduğunu öğrenecektim.Üstümdeki pelerini atıp yoluma devam ettim.Ben korkak değildim.Saklanması gereken biri varsa o da düşmanlarımdı!
Hızlı giderken şehre girince yavaşladım.Herkes can derdine düşmüş, gözünün yaşıyla dağılan evini toparlamaya çalışıyordu.Bu görüntü kalbimi sızlatırken bunu yapanlara hadlerini bildireceğime yemin ettim.Birdaha ülkeme adımlarını atmaya cesaret edemeyeceklerdi.
Meydana geldiğimde atımı durdurup insanların beni farketmesini bekledim.Beni görenin önce gözleri büyüyor, sonra yanındakini dürtüp bana dönmesini sağlıyordu.Yavaş yavaş etrafıma toplanmaya başladıklarında bağırarak "Ben Litun'un safkan prensesi Marilla..Gözlerinizdeki yaşı silin!Düşmanlarımızın yaptıklarını yanlarına bırakmayacağım.Bize yapılanların hesabını çok ağır bir şekilde ödeteceğime söz veriyorum.Sizlerden tek isteğim bana güvenmeniz.." dedim.
Sözümü kesen şey insanların alkışları ve "Prenses Marilla çok yaşa!" bağırışlarıydı.Elimi yumruk yapıp dirseğimi kırarak yukarıya kaldırdım.Herkes susunca konuşmaya devam ettim."Hepinize 1000 Litun altını dağıtılacak.Bu parayla evlerinizi ve dükkanlarınızı düzeltip ihtiyaçlarınızı giderin.." dediğimde başlayan alkışlara yüzümde oluşan gülümsemeyle başımı eğerek karşılık verip atımı döndürdüm ve saraya doğru gitmeye başladım.
Atımı seyislerden birine verip saraya girdiğim an annemle göz göze geldik.Koşarak gelip kolumdan tuttu ve beni yanımızdaki boş odalardan birine soktu.Elini kolumdan çekmeden "Ben sana git demedim mi?!" diye sordu.Kolumu ondan kurtarıp "Ben de korkak gibi kaçmayacağım demedim mi?!" dedim.Karşı çıkmamı beklemediği için afallamıştı.Ellerini tutup "Anne, ben böyle kaçıp saklanacak biri değilim.Halkıma bir söz verdim.Onları koruyup olanların intikamını alacağım." dedim.Annem gözünden süzülen bir damla yaşla başını eğdi."Tamam, anlaşılan beni dinlemeyeceksin.Bari dikkat edeceğine söz ver."
Gülümseyerek "Söz veriyorum, dikkat edeceğim.." dedim.Bana sarılmasıyla ben de ellerimi onun sırtına koydum.Birbirimizden ayrılınca "Babam nerede?" diye sordum."Toplantı odasında." diyince annemi orada bırakıp toplantı odasına gittim.Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde babamın ülkemizin üst mertebedeki insanları ve komutanıyla konuştuğunu gördüm.Yanlarına ilerlediğimde benim oturmam için sandalyesinden kalkan birine teşekkür edip yerine oturdum.Babam kulağıma doğru eğilip "Neden gitmedin?!" diye fısıldayarak sorunca ben de onun gibi eğilip "Halkımızı korumak için" dedim.Gurur dolu bakışları ve gülümsemesiyle doğrulup diğerlerine hitaben "Kızım Marilla bu savaşın her saniyesinde bizimle olacak." dediğinde masadaki herkes yumruğunu kalbinin üstüne koydu.Ben de onları tekrar edip yumruğumu kalbimin üstüne koydum.
Daha sonra ben gelene kadar neler konuştuklarını anlatmaya başladılar.Kafasının yan tarafında çok önceden aldığı yaralar yüzünden olduğunu düşündüğüm iki adet çiziği olan komutan Zack "Onların saldırmasını bekleyeceğiz.O zamana kadar da kendi içimizde daha fazla güçleneceğiz.Onların 50.000 askeri var, bizimse 70.000..Herkesi geçtim siz ve anneniz gücünüzü kullanarak tek başınıza bile yetersiniz.Mühimmat olarak da kılıçlar dövülüyor, yaylar geriliyor..Birkaç güne o konuda da üstün taraf biz olacağız."
"Birkaç gün içinde saldırmayacaklarını nereden bileceğiz?" diye sorduğumda "Onların tarafında adamımız var.Bize haber veriyor.Saldırma kararı çıkar çıkmaz haber gönderecek.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU PERİSİ
FantasyBelli bir yaşa gelene kadar içimdeki güç ve o gücün beni dönüştüreceği kişiyle ilgili en ufak bir fikrim bile yoktu.Bir anda değişen hayatımla birlikte oradan oraya sürüklenişimi anlatacağım size.