Bölüm 40

149 40 7
                                    

                     #Zilal'in Ağzından #

Sabah kahvaltı masasında sessizce kahvaltı yaparken gözüm merdivenden inen Anıl'a kaydı.

-Vayy benim yakışıklı kardeşim,bugün ekstra bir yakışıklı görünüyorsun,dediğimde buruk bir tebessüm etti. Moreli bozuktu ve bu gözle görülür bir haldeydi. Anıl'ı çok az bu durumda görmüştüm.

-Teşekkür ederim kardeşim. Senin yanında lafımız mı olur,dediğinde yüzümdeki gülümse suratımda asılı kaldı.

-Ne-, öhö ne alakası var,demiştim ki Anıl;

-Ben çıkıyorum görüşürüz,diyip arkasını dönüp hızla kapıya yöneldi.

Arkasından "Kahvaltı?"diye bağırmıştım ama Anıl çoktan kapıdan çıkmıştı.  Derin bir nefes verip çatalı sesli bir şekilde masaya bırakıp sandalyemde arkama yaslandım. Yiğit;

-Ben senin alttan alta teselli verme şekline s*çim,dedi. Kaşlarım çatılırken;

-Ne diyosun,dedim.

-Merdivenin en üstünde ben vardım ne duyduysan bende duydum diyorum.

-Hııı,bende erdin sandım,beynin taştı da başka bir boyuta geçtin sandım,dediğimde bu sefer Efe;

-Ya çok belli ettin baba, dedi.

-Ay aman çok biliyorsun ya, doydum ben, deyip masadan kalktığım sırada Yiğit;

-Okula gelmiyor musun? diye sordu.

-Bugün dersim ögleden sonra, gelmeyeceğim dedim ve odama çıktım.

Birkaç saat daha uyuduktan sonra çalan alarmla birlikte hazırlanıp okula gittim. Arabamı park edip inip okula doğru yürürken Zilam'ın bana doğru geldiğini fark ettim. Sessiz bir küfür mırıldandıktan sonra istifimi hiç bozmadan yürümeye devam ettim. Zilam bana iyice yaklaştığında gülümseyerek;" Günaydın Zilal"dedi. Hızımı düsürmeden yürümeye devam ettim ve yanından geçerken;" İşine bak kızım,başımızı belaya sokma." dedim. Koşarak önüme geçip beni durdurduğunda kaşlarım istemsizce çatıldı.

-Ben sadece teşekkür edecektim, dedi. Gözlerimi devirip etrafa kısa bir bakış attıktan sonra;

-Dileme! Senden teşekkür istemediğimi söylemiştim. Bak zor durumdaydın yardım ettim bu kadar fazlası yok, olmaz, olamaz, dedim. Zilam çok şaşırmış olacak ki kocaman gözlerle bana bakmayı sürdürürken

- Ben bir şey demedim ki sadec...demişti ki lafını kestim;

-Bir şey deme, bir şey yapma, yolumu kesme, bana günaydın deme, dediğim sırada Okul kapısının girişinden Sayha çıktı. Bizi fark edip bize doğru yürümeye başladığında yüzüm istemsizce gülümserken "tık,doğdu güneşim" dedim ve bende ona doğru ilerlemeye başladım. Karşı karşıya geldiğimizde Sayha çatıkkaşlarla

- Ne oluyor,dedi.

-Bir şey olmuyor,dedim.

-Bu kızı sevmedim,dedi.

-Ben de sevmedim, ama deyince;

-Ama dedi sorarcasına. Tek kaşını kaldırmıştı.

-Anıl sevmiş,deyince Sayha'nın kaşları bu sefer havalandı. Şaşırmıştı ama bişey dememeyi tercih etti.

Daha sonra Sahra ile birlikte sınıfa geçtik yoğun bir ders programının ardından ve  yetiştirmem gereken birkaç projeden dolayı geç saatte okuldan çıktım. Tam yola çıkmıştım ki yol kenarında montuna sıkacağı sarılmış yürüyen Zilam'ı gördüm. Aldırmayıp yoluma devam edecektim ki biraz daha yaklaştığımda üstümü başını dağılmış olduğunu fark edince arabayı durdurdum. Arabadan inip "Zilam"diye seslenince bana döndü. Hırpalanmıştı. Gördüğüm manzara karşısında şaşırkına dönmüştüm. Dehşetle;"Bu halin ne?"diye sordum. Utanarak; "Iıı şey. Gaspa uğradım." dedi.

Zilal - Gölgenin çığlığı (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin