#Zilal'in Ağzından#
Ayaklarım izin almaksızın ona doğru ilerlerken her seferinde daha da hızlanıyordu. Açtığı kollarının arasında yerimi alırken küçücük kalmıştım sanki. Bende hızla onu sardım. Kafamı boynuna gömdüğümde lavanta kokusunu büyük bir açlıkla ciğerlerime doldurdum. Elleri enseme ulaştığında derin bir nefes daha aldım. Bana bakmak için geri çekilince kafamı yere eğdim. Yanağımda hissettiğim eliyle yavaşça gözlerimi kapattım daha sonra ona baktım. "Noldu?" dedi şevkat dolu gözlerle. "Korktum." dedim dürüstçe. Kalbimin etrafına itina ile ördüğü duvarların arkasından konuşacak kadar güçsüzdüm bu gece;
-Korktun mu? dedi şaşırmış bir şekilde.
-Evet.
-Neden?
-Kaybolmaktan. dedim ve ıslanan Sayha'ya baktım ve devam ettim;
-Islanıyorsun, dedim.
-Sende yanıyorsun, dedi.
-Hasta olursun, geldin ya yeter bu bana hadi eve git hadi.
-Sen?
-Ben.. Ben durim burada, dururum yani hemen gidemem, dediğimde tereddütle bana baktıktan sonra elimi tuttu ve siteye doğru yürümeye başladı;
-Gel benimle.
-Nereye?
-Gel, dedi. Sayha'ların kapıya geldiğimizde bana dönüp;"Sessiz ol" dedi. Başımla onayladım. Burada olmamalıydım belki ama gidemezdim bugün. Odasına girmek düşündüğümden daha kolay oldu. Kimseye yakalanmadan odaya girdiğimizde odayı incelemeye başladım vizon rengi ağırlıktaydı ve pudra ayrıntılar vardı. (Aşağıda)Aslında onun odasını rengarenk hayal etmiştim ama buda onu yansıtmıyor değildi. Napcağını bilemez bir şekilde yatağına oturunca bende yanına oturdum. Heyecanını hissedebiliyordum. Eğer zor nefes alıyor olmasaydım bende heyecandan ölebilirdim;"Sayha dizine yatim mi?" dediğimde yukarı doğru kayıp doğru pozisyonu aldı, bu evet demekti. Dizine yattığımda yavaşça gözlerimi kapattım. Elleri hemen saçımı buldu. Sanırım şuan ölebilirdim. Yıllar sonra ilk defa bu kadar huzurluyken tamda şuan burada ölebilirdim.
Bir müddet sadece saçımı okşadıktan sonra;"Anlat hadi ne oldu?" dedi şevkat dolu sesiyle. Cevap vermeyince;"Anlat hadi, konuşacaksın belli. Konuşmak istiyosun yoksa gelmezdin buraya kadar, hadi geldin aramazdın." diyince dizinden kalkıp ona döndüm;"Bugün Efe'nin sevgilisinin ölüm yıl dönümü.Eylül'ün" dedim. Doğru diyordu. Konuşmak istiyodum. Anlaşılmak ve sığınmak istiyordum. Dediğim şeyle Sayha'nın gözleri kocaman olmuştu. Konuşmaya devam ettim;"Bugün ben onu mezarının başından aldım. Sayha görmeliydin berbat bir haldeydi. Ben hiç bișe yapamadım. Durdum ve öylece izledim. Bir kardeşim daha ölüyordu ve ben kurtaramadım."
-Bir kardeşim daha?
-Kardeşim öldü benim, öz! Dediğim de eliyle hızla titreyen ağzına götürdü, gözleri dopdoluydu. Konuşmaya devam ettim;" Öldü! Ben koruyamadım onu kurtaramadım da. Üzgünüm dediler başınız sağ olsun dediler. Benim kardeşim ölmüş başım sağ olsa ne olur. Eylül öldü ve ben Efe'ye başın sağ olsun demedim. Eylül ölmüş Efe sağ olsa ne olur, diyince sıkı sıkı sarıldı Sayha bana, sıkıca....Kolumu tutan iki adam yüzünden yerimden kıpırdayamıyordum. Giray nefret dolu gözlerle bana bakarken;"Ona iyi bak Karasümen, onu da koruyamadın. O da Murat'ın yanına gidecek. Sen sevdiklerini koruyamadığını anlayana kadar kimi seversen o ölcek." dedi önünde bana doğru dönük olan ve kafasına silah dayandığı Sayha'ya bakarken. Yalvarmaya başladım;"Yapma Giray yapma onun bir suçu yok, hiç bișe yapmadı, yalvarırım."
"Benimde yoktu, annemin de" diyip silahı ateşlediğinde Sayha'nın kanlar içinde yere yığılmasıyla bağırmaya başladım. Canım çıkar gibi, canım çıkmış gibi... Ona doğru gitmeye çalıştım ama adamlar kollarımdan o kadar sıkı tutuyordu ki olduğum yerde kayıp düşmekten başka bir işe yaramadı. Hala bağırıyordum ve vücudum zangır zangır titriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zilal - Gölgenin çığlığı (DÜZENLENİYOR)
Teen FictionRuhu gölge, bedeni ruhuna uymuş ağır yaraları olan bir çocuk ve gece körü bir kız. Karanlığın içinde ki gölgeyi görmesi imkansızken peki ya sevmesi? Zilal ismindeki ilk kitaptır. Yeteneğiniz varsa yazın kimsenin emeğini çalmayın. Kitabımın konusu ç...