#Zilal'in Ağzından#
Herkes gibi şok olmuş bir biçimde Efe'ye bakarken Sayha'nın"Iı şey"demesiyle ona döndüm. Konuşmaya devam etti:"Yani ne diyeceğimi bilemedim şimdi. Bilmiyorum ya ama sanırım sırf keyif için insanların ağzını gözünü yaran biriyle de sevgili olmazdım. Bu korku verici bişey çünkü." dediğinde elimde olmadan yutkundum. Kimseden ses çıkmıyordu. Sayha çevirmek için şişeye uzanırken ondan önce davrandım ve şişeyi aldığım gibi duvara savurdu kırılan cam sesi kulaklarımıza dolarken." Bu saçma oyun amacını aşmaya başladı. Yeter artık. "diyip ayağa kalktım. Mutfağa doğru ilerlerken Sayha da peşimden geliyordu. Ben bardak dolabına ilerlerken Sayha:" Neden böyle bişey yaptın?"dedi. Raftan bir bardak alıp kendime su doldururken:
-Beni sevmiyeceğini söylediğin o saçma oyuna daha fazla tahammül edemedim, dedikten sonra suyu içip elimdeki bardağı masaya sertçe bir şekilde koyduktan sonra Sayha'ya döndüm ve konuşmaya devam ettim:
-Ne, keyif için ağız burun kırmak mı, Sevmiceksin öyle mi, yabancı birinden bahsedermiş gibi nasıl konuşursun?
-İlk önce biraz sakin ol, öylesine bir soruydu, böyle bișey olabilir mi, ne diyebilirdim?
-Neden olmasın, elini tutmak için can attığın bu adamı ne kadar tanıyodun. Üstelik hayatın neler getireceğini bilemeyiz hangi olaylarla karşılaşacağımızı, Üstelik ne? Ne diyebilirdim mi, verebileceğin tek cevap bu muydu? Ne diyebilirdin biliyo musun Sayha;Anlamaya çalışırım diyebilirdin, onu sevmekten vazgeçemem diyebilirdin, illaki bi sebebi vardır diyebilirdin, ben böyle derdim. Sende böyle diyebilirdin tabi hissetseydin.
-Zilal 😓
-Sayha, uzatmayalım iş tartışmaya gidicek. İçeri geçelim en iyisi, diyip konuşmasını beklemeden içeri geçtim. Sayha da peşimden gelip Aybüke'ye:
-Aybüke artık kalkalım mı? dedi. Aybüke ilk önce bana bakıp daha sonra Sayha'ya döndü.
-Evet benimde eve gitmem lazım zaten yapmam gerekenler vardı, dediğinde:
-Ben bırakim sizi, dedim.
-Yok gerek yok şoför bekliyo kapıda bugün pazar babam nere gitcekseniz şoför götürsün getirsin dedi. Pazar günleri genelde böyle yapar, dedi. Hafifçe olumlu kafamı salladım. Sayha kapıya doğru ilerlerken bende peşinden gittim. Bi anda bana dönüp boynuma sarılınca ilk önce afallasam da daha sonra hemen kollarımı ona dolayıp kafamı saçlarına gömüp o güzel lavanta kokusunu içime çektim. Ben bu kıza az önce kızgındım değil mi? Hadi ama kimin umrunda.Sayha kolları hala boynuma dolalıyken kafasını biraz geri çekip:
-Seni seviyorum Zilal, ben gerçekten seni üzmek istememiştim. 😔
-Biliyorum yer elması, sorun değil, dedim. Aybüke:"Hadi Sayha çıkalım artık." demesiyle Sayha kollarını benden çekmişti.Kızların gitmesi ile kapanan kapının ardından bir müddet baktım. Daha sonra geriye dönüp yanımda duran Yiğit'e küçük bir bakış attıktan sonra salona tekrar geriye döndüm. Koltukta oturan Efe'ye hitaben:" Bunu neden yaptın?" dedim Efe izlediği televizyondan başını yavaşça kaldırarak bana baktı ve:" Neyi?" dedi. Sinirden nefes alışım hızlanırken:
- Efe oyun oynamıyoruz abi. Neyi kastettiğimi çok iyi biliyorsun. Sayha'ya öyle bir soruyu niye sordun? Gerçekten bunu yapmak zorunda mıydın?
- Neden yaptım biliyor musunuz Zilal. Çünkü İnsanoğlu bazı şeylerin olmayacağını bile bile inatla ister. Etrafındaki herkes ona bunun olmayacağını söylese bile o inatla ister. Ya belki der, acaba der, nerden bilebiliriz der, inatla ister. Sende istiyosun belki Sayha kabul eder diyosun, belki öğrendiğinde büyük bi tepki vermez diyosun.
-Nerden biliyosun böyle dediğimi?
-Seni çok iyi tanıyorum. İşte bu yüzden yaotım. Sen kendi kulaklarınla belkinin olmadığını duy diye sordum o soruyu. İnsanlar imkansıza meyil etmeyide imkansıza umut etmeyi severler. Sen de seviyorsun, Sen sanıyorsun ki Sokak dövüşçüsü Zilal Sayha'nın prensi olmaya devam edebilir. Olmaz. Bir şeyi seçmek zorundasın bir şeyden vazgeçmek zorundasın ve bunun sonuçlarına da göğüs germek zorundasın. İkisini aynı anda isteyip, istemediğin şekilde sonuçlandığında hiç kimse kızamazsın Zilal. Bir daha o piste gitmeyeceksin demi?dediğinde ne diyeceğimi bilemez bir şekilde ellerimi saçlarıma daldırıp kendimi koltuğa bıraktım uzun bir süre tavanı izledikten sonra odama çıkıp biraz uyudum. Sahi neydi bu sorunun cevabı..
Uyandığımda saat bayağı geçti telefonu elime aldığımda Sayhadan birkaç mesaj geldiğini gördüm. Cevap yazdıktan sonra kapının aralanması ile gelenin kim olduğuna baktım gelen Anıldı. Anıl:
- Abi uyandın mı ya? Ben de seni uyandırmaya geliyordum. Çocuklarla dışarı çıkalım diyoruz. Hadi kalk hemen hazırlan.
-Nereye gideceğiz oğlum bu saatte.
-Bu saatte mi? Görende her akşam ezanından önce evde olursun sanar. Bir şeyler içelim abi ortamdan epeydir uzak kaldık. Etrafı bir kolaçan edelim, biraz eğlenelim. Hadi çabuk aşağıda bekliyoruz seni.
-Tamam, diyip kalktım yataktan.
Altıma siyah kot üstüme de gece mavisi tişört giydikten sonra aşağı indim. Portmantodan deri ceketimi de üstüme geçirdikten sonra dışarı çıktım. Bizimkiler dışarıdaydı. Benim geldiğimi gördükten sonra Efe ve Anıl Efe'nin arabasına, Yiğit de benim araba bindikten sonra Grcce'ye doğru yola çıktık. Gece kulübüne girdikten sonra üst katta bize özel olan locaya çıktık. Garson masayı donatırken aşağıya şöyle bir göz attım. Büyük bir insan topluluğu çalan şarkıya uygun ritmik bir şekilde dans ediyordu, kimisi masasında oturmuş içkisini yudumluyor, kimisi de yüksek sesten dolayı birbirini duymadıkları için bağıra bağıra sohbet ediyordu. Bizimkiler de kısa bir süre sonra konuşmaya başlamışlardı. Ben de arada bir konuya dahil oluyordum. Telefonumun çalması ile ekrana baktım Sayha arıyordu. Telefonu açıp kulağıma götürdüm
- Alo?
-Alo Zilal ben şey diycekt...Zilal o müziğin sesi ne öyle, nerdesin sen?
- Çocuklarla bişey içmeye çıktık. Ne sorucaktın canım?
-Nereye çıktınız?
- Nasıl nereye çıktınız güzelim dedim ya şeyler içmeye çıktık işte.
-Anladım da kafeye mi gittiniz, çay bahçesi mi söylemek bile istemiyorum ama bir bar?
-Evet Anıl'ın mekanlarından birindeyiz
-Öyle mi ve ben aramasam bana haber bile vermeyeceksin. Ne güzel ya Zilal Bey! Ben bölmeyeyim takılın siz kafanıza göre, bir şeyler için eğlenirsiniz. Devam et böyle, dedikten sonra cevap vermeme fırsat bile vermeden suratıma kapanan telefonla kalakaldım. Daha sonra Yiğit'e dönüp:
-Yiğit bara geleceğimiz Aybüke'ye haber verdin mi? dedim. O da:
-Yani bara gideceğiz demedim ama dışarı çıkıyoruz diye haber verdim. Neden sordun? dedi.
-Yok, yok bişe, dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zilal - Gölgenin çığlığı (DÜZENLENİYOR)
Roman pour AdolescentsRuhu gölge, bedeni ruhuna uymuş ağır yaraları olan bir çocuk ve gece körü bir kız. Karanlığın içinde ki gölgeyi görmesi imkansızken peki ya sevmesi? Zilal ismindeki ilk kitaptır. Yeteneğiniz varsa yazın kimsenin emeğini çalmayın. Kitabımın konusu ç...