Bölüm 2

1.1K 372 170
                                    

İyice yaklaştığımı düşündüğümde;"Bırakın çocuğu" dedim sesimi çıkarabildiğim kadar güçlü çıkarmaya çalışarak. Telefonumun flashını açıp etrafa tuttum 5-6 adam vardı. Hepsi bana bakıyordu. Zilal'i döven kişi hariç. Durmuş beni dinliyordu ama yüzünü bana dönmüyordu:
"Bakın şuan telefonun ekranında 155 yazıyo. Ara tuşuna basıp açtıklarında imdat diye bağırmam bile yeterli. Buraya çok yakın bir polis karakolu var. Telefon sinyalinden burayı bulmaları 5 dakika buraya gelmeleri 2 dakika. Bırakın çocuğu" dedim. Biraz olsun etkili olmayı ümit ederek. Bana bakanlar şok olmuş şekilde arkası dönük adama bakıyolardı. Komut vetmesini beklercesine sanırım başları oydu. O ise inatla dönmüyordu yüzünü sanki bilerek göstermiyordu.
"Geri çekiliyoruz" dedi arkası dönük adam. Bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim hiç. Ne yani bana saldırmayacaklar mı? Arkamdan başıma vurup bayıltmayacaklar mıydı? Ne diyorum ben..



Adamlar arabalarına yaklaştıkça bende Zilal'e doğru yavaşça yaklaştım. Malesef o adamın yüzünü göremrmiştim. Onlar gider gitmez. Adımlarımı hızlandırıp Zilal'in yanına çöktüm:" İyi misin?" dedim. Daha saçma bir soru soramazdım. Tabi ki cevap vermedi:"Pekala bana tutun hadi gidelim burdan" dedim. Bana hiç bakmadan yerden destek alarak ve sendeyelerek de olsa kalktı yerden. " Koluna gireyim" dedim
"Gerek yok." dedi buz gibi ses tonuyla. Topallayarak yürümeye başladı. Bende sessizce peşinden gittim.


Hiç öyle dizi veya filmlerdeki gibi kolunun altına girmemiş çok yaklaşıp birbirimize uzun uzun bakmamıştık. Teşekkürde etmemişti zaten. O önde sendeleyerek gidiyo ben de arkadan onu takip ediyordum. Yeni dayak yemiş birine göre fazla hızlı yürüyordu. Ve ben ona bu sağlam halimle yetişmekte güçlük çekiyordum. Terk edilmiş alandan çıkıp okula doğru yürüme başladı.
"Kim o adamlar ne istiyolarlar senden?" dedim cevap vermedi.
"Kaşın patlamış, dudağın da burnundan da kan gelmiş. Hastahaneye gitmelisin. Mikrop kapabilirsin." dedim. O ise beni umursamayıp okulun tam önünde simsiyah gold detayları olan plakası bile özel olan bir arabaya doğru yöneldi.

Elindeki anahtara basmasıyla arabanın açıldığını belli eden ses ve ışıklar yanıp söndü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elindeki anahtara basmasıyla arabanın açıldığını belli eden ses ve ışıklar yanıp söndü. Sürücü koltuğu tarafına geçip arabaya binmeden buz gibi sesiyle "Arabaya bin" dedi.Bende arabaya yaklaştım ve arabanın yanında durdum. Tam kapıyı açmış binecekti ki benim hareketsiz görünce bana baktı. Ortalık ışıklar dolayısıyla aydınlık olduğundan gözlerinin rengini görebiliyordum. Saçlarıyla yarışır derecede koyu siyahtı ve bana dikdik bakoyordu. Bende ona dikdik bakıp:
"Hastahaneye gitmelisin"
"Arabaya bin"
"Yaraların var"
"Hastahaneye gitmicem"
"Eczane o zaman, bilmiyorum ya dikişlik bir yaran varsa ya burnun kırıldıysa morarmış."
"İlk defa kaşım patlamıyo dikişlik bir sızı da yok, bin şimdi şu lanet arabaya." dedi. Sinirlenmişti. Arabaya bindim.
"Evini tarif et."
"Etmiyorum." dedim. Gözlerinde hafif bir şaşkınlıkla bana döndü.
"Evet doğru duydun etmiyorum. Sen şimdi beni bekliyceksin. Ben şuradaki eczaneden tentürdiyot, pamuk alıp geliyorum. Düşüp bi yerlerimi yaralamayı çok sevdiğim için çantamda çok etkili bir yara kremi ve antibiyotik merhem var. İstersen beklemeyip gidebilirsin. Tabi bu karanlıkta genç bir kızı bırakıp gitmeye için el verirse. "diyip arabadan indim ve eczaneye doğru yürümeye başladım. Açıkcası ben egzoz sesi beklerken arabadan indiğini belli eden kapı sesi ve kilit sesi duydum. Arkamı döndüğümde arabadan inmiş ve arabayı kilitlemişti. Ona bakınca başıyla bana ilerle işareti yaptı. Bende önüme dönüp yürümeye devam ettim; yüzümde aptal bir gülüş vardı.



Zilal - Gölgenin çığlığı (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin