#Zilal'in Ağzından#
Beynim bunalıklaşırken gözlerimin kararmasıyla gözlerimi kırpıştırdım. Sayha ve Efe. Efe ve Sayha. Tamam bu olacak şey değil ama bu benim nefesimin kesildiği gerçeğini değiştirmiyor malesef. Efe ve Sayha yanımdan geçerken Sayha yüzüme bile bakmamıştı. Tam yanımdan geçmişti omzu omzuma değmişti ve yüzüme bile bakmamıştı. Bembeyaz bir elbise giymişti nefes kesici gözüküyodu. Bacağını ortaya çıkaran yırtmaç sinirimi bozsada elbise saçları makyajı o kadar güzeldi ki melek gibiydi.(Sayha'nın saçı makyajı ve elbisesi)
Efe'lerin arkasından Yiğit ve Aybüke de salona girdi. Yiğit tam yanımdan geçerken durdurup;"Senin oyunun mu lan bu? "dedim sinirle, başımla Efe ve Sayha'yı gösterirken. İlk önce kolunu tuttuğum elime daha sonra bana baktıktan sonra;" Oyun mu oynuyoruz kardeşim. Sen o kızı masamıza otururken oyun mu oynuyordun. "dedi ve yanımdan geçip onlarda masaya geçti. Hemen peşlerinde Anıl vardı. Derin bir nefes alıp bende masaya oturdum. Bana karşıydı hepsi.. Yuvarlak masada Derya bir yanımda Anıl diğer yanımda oturuyordu. Anıl'ın yanında Yiğit, Yiğit'in yanında Aybüke vardı. Aybüke'nin yanında Sayha, Sayha'nın yanında ise Efe vardı ve tam karşımda duruyolardı. Masada ki herkes herşey çok normalmiş gibi konuşurken sinirlerimin gerim gerim gerilmesiyle daha fazla dayanamayıp:"Efe" dedim. Herkes bana döndü. Ben sinirle yutkunup yayıldığım sandelyede doğruldum ve :"Napıyosun kardeşim." dedim. Sahte bir gülümsemeyi yüzüne yerleştirip:"Hiç... Balo var dediler geldik." dedi alayla. Gözlerinde saf bir öfke vardı. Hepsi kızgındı bana biliyodum ama Efe de farklı bir sinir vardı. Nefesimi vererek gülerken arkama yaslandım tekrar. Sayha'ya baktım. Bana bakmıyodu ve iyiydi. Resmen iyiydi. Bir müddet daha masa da sahte bir muhabbet dönerken ben kaçıncı kadeh olduğunu unuttuğum içkimi yudumluyordum vr gözümü bir saniye bile Efe ve Sayha'dan ayırmamıştım. Çok çabuk içkiden etkilenen bir insan değildim ve lanet olsun ki hala ayıktım.
Efe ayağa kalkıp elini Sayha'ya uzatınca gözlerim fal taşı gibi açıldı. Yoook yok bu olmaz. Sayha gülümseyip ayağa kalkarken bütün damarlarımın çekildiğini fark ettim. Dans mı edicekler lan bunlar. Derya bana yaklaşıp:"Bizde dans edelim mi diyince ona nasıl bir bakış attıysam doğrulup tam anlamıyla sandalyesine sindi. Tekrar önüme döndüğümde Efe'yle Sayha'nın dans etmeye başladıklarını gördüm. Yeter artık bu saçmalığa saatlerdir iyi dayanmıştım. İçkimi kafama diktikten sonra ayağa kalkıp onlara doğru yürüdüm. Hızla yanlarına gidip Efe'nin koluna yapıştım ve dışarı çık dedim ve yürümeye başladım. Sayha'nın da bizimle geldiğini fark ettiğimde ona dönüp :"Sen burada kalıyorsun." dedim. Beni takmayıp Efe'ye baktığında Efe kafasını sallayıp burda durması gerektiğini onaylayınca durdu ve masaya doğru ilerlemeye başladı. Efe'den talimat alması beni daha da sinirlendirmişti.#Yiğit'in Ağzından #
Efe ve Zilal'in salondan çıktığını fark edince bende ayağa kalktım benimle birlikte Anıl da kalkmıştı. Aybüke anlamayan gözlerle bana bakınca biz birazdan döneriz"dedim. Salon kapısına doğru ilerlerken Sayhada masaya doğru geliyordu. Bana endişeyle baktığını görünce ona gülümseyip endişelenecek bişey olmadığını göstermek ister gibi başımı salladım ve ilerlemeye devam ettim. Sonunda salondan çıktığımızda salonun önündeki büyük holdeydik. Zilal hızla Efe'ye dönüp:
-Bak kardeşim napmaya çalıştığını anlıyorum ama dön ordan orası olmaz, yapma, dedi tıslar gibi.
-Napıyomuşum ben baloya geldim işte.
-Efe, diye bağırdı Zilal içerde yüksek sesle müzik çalıyo olmasaydı büyük ihtimalle herkesin duyabileceği şekilde ve konuşmaya devam etti:
-Bak güzel kardeşim, beni sınama iki gün önce seni.. Demiştiki sustu. Bu sefer Efe Zilal'e doğru bi adım yaklaşıp sesini yükselterek:
-Söyle, söyle lan söyle. İki gün önce seni mezarlıktan almasam inanıcam de. Ulan sen hiç mi ders almadın benim o halimden gerizekalı, dünya o kadar uzun mu? Biz sen iyi ol diye gözünün içine bakıyoruz sen kardeşinin katiliyle giden orospuyu koluna takıp bizim masaya nasıl oturtursun, diye kükredi Efe. Efe sakin bir çocuktur aslında ama eğer bu hale büründüyse Efe'den korkmak gerekir.
Zilal'e iyice yaklaşıp az önceki halinin aksine ürkütücü bir sakinlikle:"Bana napıyosun kardeşim dedin ya, ben naptım biliyo musun kardeşim senin acıdan okul bahçesinde yere yığdığın sevdiğin kızı kaldırdım koluma taktım ve baloya getirdim. Anladım mı ben napmıșım şimdi."dedi. Gerçekten öyle olmuştu. Sayha'nın Zilal'e hesap sorduğu gün Zilal okula girdikten sonra. Sayha yerde beter bir haldeyken Efe koşarak yanımıza gelip Sayha'yı kaldırmıştı. Zaten baloya Sayha'yla Efe'nin birlikte gelmeside o zaman gelmişti aklıma. Zilal haklıydı. Bu benim oyunumdu. Sayha benimle veya Anıl'la da gelebilirdi baloya ama hiç birimiz Efe'nin bıraktığı etkiyi bırakmazdı çünkü Efe Eylül'den sonra hiç bir kızı takmamıştı koluna. Ama şimdi kardeşine bir ders vermek için yapıyordu bunu. Efe salona doğru bir adım atmıştı ki Zilal:
-Anlamıyosunuz, o kızı sevememe izin vermiyecekler,dediğinde Efe tekrar Zilal'e dönüp:
-Aptal, aptal sevmek için izin istersen vermezler tabi. Sevmek için izin izin mi istenir. Hem ne diyceksin"Ben sevmeyi beceremedim alın siz sevin mi" dünya birbirini sevmesine müsaadesi olmayan çiftlerle dolu, kimseden izin istemeyen onlardan olmaya korktun mu?
-Kaybetmekten korktum.
-O zaman öyle bir tutucaksın ki o eli kimse ulaşamıyacak. Kaburgalarının altında ki kalbi ev yapıcaksın, kaburgalarını da siper. Anladın mı? Dedi Efe.Uzun bir süre sessizlikten sonra salonun kapısının açılmasıyla hepimiz oraya döndük. Sayha;"Ben merak ettim, yani kavga ediceksiniz diye" bişeler gevelerken Zilal güç almak ister gibi Efe'ye döndü. İstediği gücü almış olacak ki tekrar önüne dönüp Sayha'nın yanına gidip elini tuttu. "Gidiyoruz" diyip çıkışa doğru ilerledi. Sayha şaşkınlık dolu gözlerle Zilal'in peşinden sürüklenirken Efe zafer kazanmışcasına gülümsemeye başladı. Daha sonra şaşkın şaşkın olanları izleyen Anıl'a dönüp:
-Eee Anıl yok mu ortamın ciddiyetini bozucak saçma sapan bir cümlen.
-Ağzımı açarsam kurşuna dizsinler, şu saatten sonra sizinden korkma kararı aldım, diyip salona doğru ilerledi bizde peşinden.
#Efe'nin Ağzından #
İçeri girdiğinizde tekrar masamıza oturduk ama ben bu sefer Derya'nın yanına oturdum. Hemen bana:
-Zilal nerede? Diye sorunca
-Sayha'yla gitti az önce, dedim. Derya peşlerinden gitmek için tam ayağa kalkmıştı ki kolundan tutup geri oturttum:
-Otur yerine yoksa...
-Yoksa ne beni mi döversin?
-Kadına hiç bir şekilde şiddeti sevmem ama beni zorlarsan ağzına bile sıçarım. Kadınlara küfretmeyi bırak bir kadının yanında argo konuşmayı bile sevmem yaptıklarını bildiğim için sana saygı duyamıyorum Bana bak Derya burdan gideceksin hemde yarın,yurtdışına geri döneceksin.
-Asla!
-Tabi, bu senin seçeneğin seni zorlayamam sana dedim kadına şiddeti sevmem asla hiç bi şeklini ama ağza sıçma yerine gelirsek eğer gitmezsen o mafya babana yurt dışında yaptığın bütün rezillikleri kanıtlayarak anlatırım. İtibarı iki paralık olur. Senin babanın çok önem verdiği bir kuralı vardı neydi? Hah ne halt yersen ye, nereye gidersen git ama soy adıma leke getirme, baban kızının rezilliklerini öğrenip başını önüne eğdiren kızına neler yapar sence? Dediğimde Derya anında bembeyaz oldu. Onu araştıracağımı tahmin etmiyordu tabi. Ona alayla gülümserken Derya derin bir nefes alıp:
-Hiç bișe bildiğin yok kanıt felanda beni korkutmak için yapıyosun hiç bişe kanıtlayamazsın, dedi korkuyla. Telefonumu çıkarıp onun belgelerine girip telefonu ona uzattım. Nefes alış verişi hızlanırken dehşetle bana baktı. Telefonu elinden çekerken:
-Eee napıyoruz, atim mi bunları babacığa ve tanıdığım bir kaç muhabir arkadaşıma çok ilgileneceklerine eminim.
-Tamam, istediğini yapacağım.#Sayha'nın Ağzından #
Beynim ne olduğunu idrak edemezken Zilal çoktan beni o lüks arabasının ön koltuğuna oturtmuş, kendi de sürücü koltuğuna oturmuştu bile. Arabayı çalıştırırken:"Napıyosun?" dedim şaşkınlığım sesime yansırken:"Napıyosun ya deli. Durdur şu arbayı."
-Konuşucaz.
-Ben seninle konuşmak istemiyorum, durdur şu arabayı.
-....
- Ya durdur şunu, diyip direksiyonu tutup çekiştirince Zilal bağırmaya başladı. Ama bi süre sonra pes edip arabayı kenara çekti. Hızla arabadan inerken oda indi. Hızlı adımlarla kaldırımda ilerlerken kolumdan tutup beni kendine çevirdi:
-Delirdin mi sen napıyosun?
-Delirdim evet, ben delirdim sebebi de sensin. Ne senin amacın. Sevgilini benimle olduğundan haberi var mı mesela?
-Derya benim sevgilim değil, herşeyi anlatıcam bin şu arabaya.
-İstemiyorum, seninle konuşmak, dengesizliklerinle uğraşmak istemiyorum.
-Sayha ben seni korumak için...
-Beni korumak mı, ya sen beni neyden koruyosun,hem velevki gerçekten beni koruman gerekiyo sen beni böyle mi koruyosun beni mahvederek mi? İstemiyorum Zilal.. Korkaksın sen, korkak. Açıklama yapıcakmışta bilmem ne daha en başından çözüm olarak kaçmayı seçen bir adamı niye dinlim hadi dinledim diyelim ileride nolcak daha büyük bi sorun olduğunda. Nolcak biliyo musun, dedim ona bir adım daha yaklaşırken:
-Olan bana olacak, sen kaçacaksın çünkü. İşte bu yüzden karasümen istemiyorum seni. Senin gibi bir adamı. Ben beni gerçekten sevip, sevmenin ne demek olduğunu bilen biriyle birlikte olmak istiyorum. Seni unutup bunu başarıcam.
-Buna asla izin vermem.
-Senden izin istemedim. diyip hızla arkamı döndüm ve bir taksi durdurdum. Zor zamanlarda hemen bir taksi bulmak sadece dizilerde olmuyomuş demekki. Taksiye bindiğimde iç sesim bir duvara yaslanmış alayla gülerek bana bakıyordu sanki bir müddet sonra tabiki konuşmaya başladı:
-Aptal, her ne kadar ona verdiğin ders için seninle gurur duysamda Zilal'i unutup başka birini sevmek mi? Buna inandın mı sen? 😑
-Kes sesini, diye yüksek sesle konuşunca taksici:
-Bişe demedim ki abla, dedi.
Özür dilerim, size demedim. Eva sitesine gidicez bu arada,diyip arkama yaslandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zilal - Gölgenin çığlığı (DÜZENLENİYOR)
Teen FictionRuhu gölge, bedeni ruhuna uymuş ağır yaraları olan bir çocuk ve gece körü bir kız. Karanlığın içinde ki gölgeyi görmesi imkansızken peki ya sevmesi? Zilal ismindeki ilk kitaptır. Yeteneğiniz varsa yazın kimsenin emeğini çalmayın. Kitabımın konusu ç...