Bölüm 15

608 272 18
                                    

Beğenmeden geçmeyelim 😄İyi okumalar gençler ❤
 

              #Zilal'in Ağzından #
Derya zafer kazanmışcasına gülerken çektim gözlerimi ondan ve gidip az önce kalktığım koltuğa oturdum. Derya:" Burada mı konuşacağız?" diyince kafamı kaldırıp ona baktım:"Şansını zorlama!" diyince:" Pekala" diyip yanımdaki koltuğa oturdu ve konuşmaya başladı;
- Lafı uzatmadan direk konuya giricem. Aslında defalarca prova yapmıştım ama şuan ne diyeceğimi bilmiyorum. Cümleye nasıl baş...
-Uzatıyosun şuan.
-Tamam. Bak Zilal, ben verdiğim kararı asla savunmuyorum bunu yanlış anlama, sen ogün bana "Gitme" dedin evet ama korktum. Ben, yani sonuçta yaşadığım şey, dediğinde araya girip;
-Derya sen ogün korkmadın. Gözlerinde binbir duygu vardı birtek korku yoktu. Birbirimizi kandırmayalım. Saptırmadan anlat ne anlatacaksan,dedim ve tekrar kucağımda duran telefonu elimde çevirmeye devam ettim. Derya'ya değil telefona bakıyodum.
-Zilal ben hata yaptım tamam mı? Dürüst olmak gerekirse seni bu kadar sevdiğimi ben bile bilmiyordum, dediğinde istemsizce tıslarcasına bir gülüş çıktı ağzımdan o ise telaşla konuşmaya devam etti:
-Zilal unutmuş olamazsın, beni nasıl sevdiğini unutmuş olamazsın. Sen Zilalsin, yani sen bensiz yapamazsın! Bak ben dersimi aldım, bana bir şans daha ver, lütfen,dediğinde başımı yavaşça ona çevirdim ve;
-Bi daha yapma, dedim. Hevesle bana:
-Neyi? Dediğinde ;
-Bi daha beni asla Sayha'yla tehtit etme, diyip ayağa kalktım ve tekrar ona dönüp;
-Ha, söylediklerini dinledim ve hiç biri dikkatimi çekmedi, diyip kapıya yöneldim. İçimde bişelerin sıkıştığını fark ettiğimde "Yapma Zilal sakın, sakın titremesin dizlerin. Şimdi değil,şimdi olmaz" dedim içimden yürümeye devam ettim. Derya ise bağırmaya başladı;
- O kız yüzünden değil mi? Cazip geliyo sana, ulaşılmaz geliyo, farklı. Ama kaçacak o hevesin. Onunda diğerleri gibi sana hayran, aşık olduğunu duyduğun an başitleşecek ve geleceğin kişi yine ben olacağım,dediğinde çıktım kapıdan. Kendimi yan duvara yaslayıp derin nefesler almaya çalıştım. Nefes darlığı çekiyordum. 1 yıl boyunca kimsenin açmadığı o konu hakkında konuşmak ağır gelmişti. Kendimi zar zor konferansın yanındaki sahne arkası olarak kullanılan odaya attım.

            # Sayha'nın Ağzından #
Sinirle konferans salonuna inerken bi yandan da söyleniyodum;
-Kendini ne zaman bi yerlerde kaybetceksin acaba Sayha, dediğimde;
-Bu kaybetmemiş halin mi? diyen iç sesime ;
-Kes sesini, diye bağırdım.
Ellerim iki yanda yumruk ayaklarımı yere vura vura yürüyordum. Tam konferans salonuna girecektim aralık olan kapıdan gördüğüm manzarayla olduğum yere çakıldı resmen. "Zilal" dedim fısıltıyla. Zilal ve Derya vardı içerde. Sadece ikisi. Derya bişeler anlatırken Zilal kucağındaki telefonla uğraşıyordu. Gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Kafeden kaçar gibi gitmesi ona gelmek için miydi yani? "Ne bekliyodun aptal" dedi iç sesim. Kesinlikle düşman bana...
Derya ;"Seni bu kadar sevdiğimi ben bile bilmiyordum" dediğinde istemsizce elimi kalbime götürüp birkaç adım geriledim. Düşünmek için gözlerimi kırpmamı bekleyen gözyaşlarm "Artık kırpmana gerek yok" dercesine aktı gözümden. Ne şanslısın ama Sayha. Belkide şuan bir barışma sahnesine tanıklık ettin. Hemde sev... derken duraksadım. Hayr Sayha, hayır. Bu sadece basit bir hoşlantı.

Duyduğum ayak sesleriyle kendime gelip hemen bir kolonun arkasına saklandım ve komferans salonunun kapısına dikkat kesildim. Zilal çıktı kapıdan. Çıkar çıkmaz kendini yan duvara yaslayıp derin nefesler almaya başladı. Acı çekiyordu, her halinden belliydi. Zilal konferans salonunun yanındaki odaya girer girdikten dakikalar sonra topuklularıyla yeri yara yara Derya çıktı salondan ve alçak dağlar benden sorulur edasıyla merdivenlere doğru yürüdü. Beni görmemesi için iyice sindim yerimde. Öylede oldu, beni görmedi. Derya gidince bende merdivenlere yönelmiştim ki bi an durup arkamı dönüp odanın kapısına baktım. İç sesim:"Yapma Sayha, yapma uzak dur şu çocuktan." desede dayanamayıp oraya doğru ilerlemeye başladıö. Derin bir nefes alıp odaya doğru ilerlemeye başladım. İçeriği girdiğimde gördüğüm manzarayla donup kaldım. Zilal yere oturmuş nefes darlığı çekiyordu. Kesik kesik nefesler alıyo da veremiyomuş gibi bir hali vardı. Telaşla yanına oturdum;"Zilal bana bak iyi misin, noluyo?" dediğimde kafasını kaldırıp bana baktı. Göz göze geldiğimizde derin bir nefes verdi.
"çocukları çağıracağım bekle" diyip kalkmaya yeltenmiştim ki kolumdan çekince burun buruna geldik. Zar zor :"Gitme" dedi. "Gitmem" dedim anın büyüsünden çıkmaya çalışırken. Hala nefes darlığı çekiyodu ve gözleri de boş bakıyodu. "Panik atak geçiriyosun" dedim sessizce. Daha sonra ellerini tuttum:"Zilal bana bak, gözlerini çekme gözlerimden. Benimle birlikte nefes almaya çalış." diyip derin nefesler almaya başladım. O da bana ayak uydurmaya çalışıyordu. "Güzel, aferin. Şimdi nefes alırken benimle tekrar et. Tamam mı? " dediğimde başını salladı. Konuşmaya başladım;"Şuan da ne yaşıyosam az sonra geçicek."dedim ve Zilal'in söylemesini bekledim. Kesik kesik konuşunca devam ettim.

Zilal - Gölgenin çığlığı (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin