Selâm, can içlerim. Hoş geldiniz!
Şarkıyı dinlemenizi tavsiye edeyim.
Kitabımıza slogan arıyordum sonunda buldum.
"Ben gideyim..."Biliyorsunuz Teslime, sıkıştığı an bu iki kelimelik cümleyi çokça kullanıyordu.
Bana da sevimli geldi.Keyifli okumalar dilerken, oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Sözü daha fazla uzatmadan ben gideyim...
Bölüm.22. Bir Adım Ötesi
Fırat sevgilisini uzun süre görmeyecek olmanın düşüncesi ile yine ondan izin almadan sarmış göğsüne bastırmıştı. Saniyeler içinde Teslime kendini Fırat'ın kollarından sıyırıp bir adım geriledi. Kinayeli bakışların odağı genç adamın, kara gözleriydi. Öyle bir bakmıştı ki, hoyrat bir fırtına esmişti aralarında.
İnsanı iliklerine kadar donduran soğuk bakışları genç adamın donuk bakışları izledi. Fırat, donuk bakışlarla genç kızın hareketini sorgularken kalın ve gür kaşları hafifçe çatılmıştı. Fazla düşünmesine gerek kalmadan genç kızın neden geri adım attığını anlaması uzun sürmedi. Mahcubiyetle birleşen dışa doğru kıvrık dudaklarını birbirine bastırıp, "Affedersin Teslime, seni görünce her şeyi unutuyorum." dedi.
Teslime, devrik bakışlarını boşlukta rotasız bir şekilde gezdirmeye devam ederken suskunluğu adet edinmiş dili, bu kez konuşmayı yeğliyordu zira genç adama çoktan alışmış utangaçlığını yenmişti.
"Hep böyle unutacak mısın?"
Bu kez kızaran Fırat'ın yüzüydü. Yine yanlış yapmış ve yanlış yaptığının farkına geç varmıştı. "Ah, benim akılsız kafam!" derken sağ elinin içini alnına vurdu.
"Teslime sen bende akıl mı bıraktın? İnan bana, senli dakikalarda her şeyi unutuyorum."
"Söyler misin bana, ben sürekli bunu hatırlatmak zorunda mı kalacağım?"
Sitem eder gibi dilinden kelamlar dökülüyordu ama buna binaen heyecandan yanakları al al olmuştu. Ayaz'ın kuruttuğu dudaklarına hafif bir tebessüm oturmuş, kalbinden geçen kelimeler ervahından doğmak üzereydi.
"Sen beni çok mu seviyorsun?"
"Çok, hem de pek çok seviyorum!"
"Ya, demek beni çok fazla seviyorsun?"
Sevgi sözcükleri ve adamın sevgisinin ölçütü genç kızın kalbini ihya etmişti.
Öyle güzel, öyle içten bakmaya başlamıştı ki...
Bu kez de genç kızın bakışları, gülüşleri, cilve yapar gibi ayakta sağa sola salınışı, genç adamın ruhunu ihya etmişti.
"Sen böyle bakmaya devam edersen ben hiçbir yere gidemem ki. Bak yine aklımı çeldin sormayı unuttum."
"Teslime, salona mı geçip oturmak istersin yoksa benim odama mı geçelim?"
Hayır, odası olmazdı, küçücük odada tek başına onunla kalamazdı. Kapalı alanlar onun ruhuna karabasan gibi çöküyor soluksuz bırakıyordu. Nefes alamadığı sürece de boğuluyor hissini yaşıyordu.
"İstersen salona geçelim. Hem ben pencereden ara sıra bizim eve gelip giden var mı diye bakarım."
"Teslime, benim odamdan da bakabilirsin. Unuttun galiba sürekli benim odanın penceresinden sana baktığımı?"
"Bak gördün mü, unutkanlık bulaşıcı olmalı..." İkisinin de dudaklarına hafifçe bir tebessüm oturdu.
"Olsun, biz yine salona geçelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiddetli Hazlar
Action(+18 yaşa uygundur) Şiddetli arzuları yalın ruhunu kamçıladıkça zıvanadan çıkıyordu... Her yanını ateşler basmış gözlerinin akı şehvetinden kana susamış bir vampir gibi kızarmıştı.. Heyecandan göğüs kafesi kalaycı körüğü gibi şişip iniyor, aldığı...