6

27 3 3
                                    

(Jaehyun'un kimlikteki adı Haşmet Bey)

Bir süre öylece bakıştık. Sonra önüme döndüğümde kırıkdaşmalar duydum ve birbirimizi görmemiş gibi yapmaya devam ettik. Üyeler de kendi sohbetlerine geri dönse de benim bir kulağım arka masadaydı. Yüzük benimdi, kemikli parmaklar da benimdi. Rüyasında bunu görmüştü. Ben de rüyamda birilerini görüyordum. Ama Changmin hiç böyle bir şey yaşamamıştım. O muydu? Bu saçmalık doğru olabilir miydi? Kafamı boşaltmak için içkimi lafama diktim. O sırada arka masada dönen sohbeti duydum.

-Ben lavaboya gidiyorum.

-Git tabi git! Utancından altına sıçmışsındır şimdi!

-İjoo, diye sertçe uyardı onu ve sonra yanımızdan hızla geçip lavaboya doğru gitti.

-Ben tuvalete gideceğim, dedim ve masadan kalktım. Tuvaletlerin olduğu yere gittim ve erkek tuvaletinin kapısının önünde, kız tuvaletinin kapısının yanında beklemeye koyuldum. Bir süre öylece durdum. Bunu test etmezsem ölecektim. Emindim. Buna emindim. Bir süre beklemenin ardından kapı açıldı ve o çıktı.

-Bekle, dedim ve beni görmezden gelip gidemeyeceğini ona hatırlatmış oldum. Olduğu yerde durdu.

-Efendim?

-Eli...ve yüzüğü rüyanda nasıl gördün?

-Siz de mi rüya eşinizi arıyorsunuz? İdollerin bu mevzuyla ilgilendiklerini sanmıyordum.

-Soruma cevap vermeyecek misin?

-Yani...vereceğim elbet ama neden sorduğunuzu meral ettim.

-Merakını gidermem için önce sorumun cevabını almam gerek.

-Pekiiii, dedi ve çenesini kaşıdı.

-Önce bir süre rüyamda bir erkekle karşılaşıp durdum. Bazen partide, bazen labirentte...hatta bu el ve yüzük mevzusu da o zaman oldu. O gün rüyamda bir labirentin içindeydim. Yürümek istesem de olmuyordu, dönemiyordum hareket edemiyordum. Çok rahatsız ediciydi. Sonra arkamda birini hissettim. Bana kim olduğumu sordu ben de ona sordum ve bu soru bir kaç kez tekrarlandı. Sonra omuzlarımdan tuttu ve göz ucuyla gördüm. Ama sonra her zaman olduğu gibi temas sonrası yerimden sıçrayarak uyandım. İlk başta uykularım yarım yamalak olmaya başladı ve uyku düzenim bozuldu. Sonra bu biraz ilerleyince doktora gittim. Vitaminsizlikten olduğunu söyledi ve ilaç verdi ama işe yaramadı. Sonra daha da kötü hale gelince psikoloğa gittim ve rüyalarımdaki bu erkekle tanışana kadar da psikoloğun izinden gidiyordum, dedi ve ellerini arka cebine koyup yeri izledi. Sonra tekrar konuştu.

-Hatta uyku bozukluğumun sebebini telefonuma bağlayıp telefonumu kapatmıştım. Tıp okumama rağmen bütün ders notlarını yok sayıp telefonu kapatmıştım ve aylarca kapalı bir şekilde çekmecemde durdu. Sonra eniştem bir şekilde aklıma girdi ve bu rüya eşi mevzusunu anlattı. Ben de şansımı denemek istedim, dedi ve yüzüme bakıp dudaklarını birbirine bastırdı.

-Veee bugün Dreammate uygulamasından bir bildirim alıp Gang Bar'a gittim. Ama karşılaştığım kişi bir erkek bekliyordu. Anonim bir uygulama olduğu için böyle hatalar olabiliyormuş. Sadece rüya benzerliği. Sonra oradan bir şekilde çıktım ve...özürlerimi iletirsin ama Q Bey ile karşılaştım. Elini ve yüzüğü görünce...önce hayır imkansız dedim ama uyku konusunda o kadar çaresizdim ki şansımı deniyeyim dedim. Ama sanırım deli olduğumu düşündü değil mi, dedi ve burnunu büzüştürüp güldü. Ben de bir süre yüzüne baktım. Evet...dürüsttü. Anlattıkları da doğruydu ve rüyalarımız birdi. Evet...rüya eşi mi kader ortağı mı bilmiyorum ama bu oydu. Cebimde olan elim yine cebimde olan yüzükle oynamayı kesip onu avuçladı ve çıkardı. Sonra gözünün önünde yüzüğü parmağıma takıp elimi ona gösterdim.

-Yok artık! Hadi canım ordan, dedi ve bana şaka yapıp yapmadığımı anlamak için baktı.

-Changmin yüzüğü yurtta görünce alıp takmış olmalı. Bu benim yüzüğüm. Bu da haliyle benim elim. Bu muydu?

-B-buydu ama...yok! Belki de hatırlamıyordumdur. Yani...belki de benzetiyorumdur. Zihnim bana oyun oynuyor olabilir. Size söyledim...uyku düzensizliği beni mahvetti.

-Olabilir...ama benim zihnimin bana oyun oynayacağını sanmıyorum. Ve bir de uyku problemi beni henüz mahvetmedi.

-Sen de mi gördün, diye sordu cevabın hayır olmasını umarak. Ama başımı evet anlamında salladığımda gidip duvara yaslandı ve derince nefes verip bir küfür fısıldadı. Sonra yerle bakışıp bir süre napacağını düşündü. Ben de ona bakıp napacağımı düşünüyordum ve bu bir süre böyle devam etti.

-Peki. Sanırım birbirimizi gördüğümüze göre artık rüyalarımız yarım kalmayacak. Birbirimizin yüzünü görüp rüyalarımızı tamamlayabileceğiz...değil mi? Bu kadar tanışma kaynaşma yeter. O halde...ben gideyim. Size iyi akşamlar, dedi ve selam verip uzaklaştı. Ben de bir süre sonra içeri gittim ve üyelere baktım. Toparlanıyorlardı.

-Gidiyor muyuz?

-Bu herif biraz daha içerse sarhoş olacak, diyerek Eric'i gösterdi Jacob.

-Ben ödemeyi yapıp geliyorum. Taksi çağırdık siz dışarı çıkın gelir şimdi, dedi. Ben de Jacob'a yardım ettim. Ve Eric'i kaldırıp kolunu Jacob'un boynuna attım. Henüz bilincini fam kaybetmediğinden, dik durabiliyordu. Onlar bir kaç adım ilerlerken ben de masads ufak bir işimi hallettim ve sonra tekrar ona baktım. O da bana bakıyordu. İçkisini dudaklarına götürüp kafasına dikse de gözleri bendeydi. Somra başımı minicik eğerek beni anladığını belirtti ve çıktık.

(Ryu Miran)
İçimdeki titreme heyecandan olsa da, üşüdüğümü dile getirip sıcaklamak için içmeye başlamıştım. Hyunjae'de geri geldiğinde toparlsnıp gitmişlerdi. Orada bana ait bir şey kalmıştı. Anlamıştım. Bana daha adam akıllı tanışmadan bu kadar uzun bakması bu yüzdendi. Biz de kızlarla biraz daha takılıp kalkana kadar gözümü masadan ayırmamıştım ve şans eseri temizlemeye gelmemişlerdi çünkü dükkan çok dolu değildi. Kızlarla kalkıp ödeme yapmaya giderken masanın üzerine baktım. Yüzük...köşeye yüzüğü bırakmıştı. Altında da ters çevrilmiş bir kart vardı. İkisini de alıp cebime koydum ve kızların peşinden gitmeye devam ettim. Yine arabaya bindik ve İjoo hepimizi evlerine bırakıp gitti. Eve girdiğim gibi ablam kapıda dikiliyordu.

-Kızlar çok ısrar etti.

-KIZLAR ÖL DESE ÖLÜR MÜSÜN? O PİSLİK ENİŞTENİ SENİN ARKANDAN GÖNDERDİM AMA O DA BAŞKA YERE TAKILMIŞ! MEVSİM SONUNA KADAR AKŞAM GEZMESİ YASAK! DERHAL ODANA GİT UYU! SENİ KONTROL ETMEYE GELECEĞİM, diye kükredi. Kafasından çıkan dumanları görebiliyordum. Saygı ile eğilip odama geçtikten sonra kapıyı kapatıp yatağıma oturdum ve cebimden kart ile yüzüğü çıkardım. Şirketin kartını bırakmıştı. Bu bir nevi...numaramı vermek için daha erken ama olası herhangi bir durumda bana ulaş, demek oluyordu. Başımı aşağı yukarı sallayıp kabullendim ve yüzüğü alıp inceledim. Teker teker parmaklarıma denedikten sonra hepsine büyük geldiğini fark edince talı çekmeceme gidip bir kolye aldım ve içindeki süsünü çıkarıp çıplak zincire yüzüğü geçirdim. Yüzüğe kendi kendime gülümsedikten sonra boynuma taktım.

Belki ilk ve son karşılaşmamızdı ama benim için güzel bir anı, hatıraydı. O yüzden boynumda saklamak, gerçekten bunu yaşadığımı bana inandıracak bir güçtü.

Lucid DreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin