(Romantik Jaehyun yazacaz madem Hotjae devam edem)
-Pek değil.
-Gelip seni almamı ister misin?
-Gelebilir misin?
-Evet.
-Ah hayır! Gelme. Ablam bu sefer saat geç olduğu için ikimizi de azarlayabilir. Ben şimdi uyuyacağım.
-Emin misin?
-Evet. Sesin daha uykuluyken uyu. Yarın işin var.
-Senin de okulun var.
-Olsun...ben hallederim.
-Yaklaşık 10 dakika sonra aşağıda ol. Bu sefer gerçekten 10 dakika. Tamam mı?
-Hyunjae! Yapma, gelmene gerek yok.
-Görüşürüz, dedi ve kapattı. Ahlayıp vahlayıp yerimden kalkıp oturdum ve hırkamı aldıktan sonra odamdan çıktım. Ablam ve eniştemin odasına ucundan baktım. Eniştem kollarını ablama sarmış, ikisi de horul horul uyuyorlardı. Ben de kapılarını kapatıp yavaş yavaş aşağıya indim ve kapıyı açıp dışarı çıktım. Biraz bekledikten sonra Hyunjae'yi ellerini ovuşturup ısıtmaya çalışarak bana geldiğini gördüm.
-Gelmene gerek yoktu.
-Biraz uzaklaşsak mı?
-Neden?
-Ablan yine çıkmasın, dediği zaman gülmüştüm.
-Hayır bu sefer kontrol ettim. İkisi de uyuyor. Eminim.
-İyi bakalım, dedi ve bana bir süre baktı. Ben de ona baktıktan sonra neden geldiğini hatırlayıp başımı çevirdim.
-Aslında yakında bi park var oraya mı yürüsek?
-Olur, diyerek bana yürümekte eşlik etti.
-Kaç yıl oldu?
-Ne?
-Anne ve babanı kaybedeli kaç yıl oldu?
-Sanırım liseye yeni geçmiştim. 8 veya 9 yıl kadar oldu işte.
-Geçmiş biraz.
-Öyle...üyeler bir şey demedi mi sen böyle apar topar çıktın?
-İlk kez bir kız için kaçmıyoruz yurttan. Kimsenin haberi yok.
-Ne? Haber vermedin mi?
-Vermedim tabi.
-Ustalaşmış gibisin.
-İjoo nasıl oldu?
-Yani...en son çıktığımızda yüzü hala düşüktü ama en azından ihanet duygusunu çabuk bastırdı diyebilirim.
-Jacob da geldiği gibi odasına gitti. Hala çıkmamış.
-Sanırım Jacob'un konuşması gerek.
-Konuşacaktır.
-Umarım, dedim ve sustum.
-Beni yanlış anlama ama içim hiç rahat değil. Yurda gitsen iyi olur gibi.
-Uyuyamadım zaten birazdan giderim, diye bir yalan söyledi. Dönüp ona baktım ve yalan söylediğini fark etmesini bekledim.
-Woaah! Nefes alır gibi yalan söylüyorsun Lee Hyunjae!
-Ne? Ne var yani, dedi ve bana baktı. Ben hala ona dümdüz bakarken anlamıştı.
-Ne yapayım? Seni kontrol etmem gerekiyordu. Rüya falan ama eşimsin. Napayım? Neee? Bakma öyle, dedi ama ben söylediği şeye gülümsemiştim. Başımı çevirip güldüm ve parka kadar öyle devam ettik. Sonunda parka vardığımızda ağlayan bir bebek duyduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lucid Dream
FantasyYarım kalan rüyalarınızı tamamlamak için saçma sapan şeyler yapmaya kalkışmayın. Bu tarz gruplara girmeyin sakın...